Cebime koydum leblebi, karıştırdım Şam’ı Halep’i

“KOBANİ nerede dersen Alaska’da sanacak. Çakma Gandi bu çakma..”

Haberin Devamı

Bu satırları okur okumaz “Tamam..” deyip gülümsedim kendime.
“Uzun Boylu Sevgi İnsanı’nın başımıza diktiği yeni hükümet adamı işin özünü kapmış. Daha da durduramazsınız..”
“Çakma Gandi” diye tesmil edilen Altı Kazık Partisi’nin başında dikilen Mülayim Bakışlı Gözlüklü Şahsiyet.
Malezya’dan diplomalı akademisyenimiz başbakanımız, Mülayim Bakışlı Gözlüklü Şahsiyet’in çelebi hallerine bakıp bu benzetmeyi yapıyor. Eminim, bu cümleyi söylediğinde dinleyenlerin yüzüne geniş bir gülümseme ile bakmıştır. Sonra o gülümseme “Çok komik bir şey söyledim, niye gülmüyorsunuz..” sorusunun sessiz efektine dönüşmüştür.


* * *


Bir hükümetin başında dikilen şahıs “doktoruna laf yetiştiren hasta” durumuna geldi mi bırakın ne yerse yesin.
Dr. Eser Alptekin’den dinlemiştim. Profesör sabah kliniğini asistanları ile birlikte yapıp, hastaları tek tek yokluyormuş. Hem günlük kontrolünü yapıyor hem de hastalıklar hakkında bilgilerini genişletiyormuş.
Başında durduğu hastalardan birini göstermiş: “Bakın, hastanın rengi soluk, yüz kasları mimik vermiyor, gözler içeri çökmüş, dudaklar büzük, burun sivrilmiş. Bu tipik bir batın sendromudur.” Alıngan hasta yattığı yerden lafını yetiştirmiş: “Sen sanki dünya güzelisin..”

Haberin Devamı


BU SÖYLEM, BU DA EYLEM


Neyi, ne kadar bildikleri hakkında kafalarımız şallak mallak oldu. O kadar aykırı şeyler oluyor ki insan “Bu kadarı da hata olamaz, bir bildikleri var zahir” demeye başlıyor.
Sadece son haftayı hatırlatayım.
Liderimiz, iki gözümüz, Acun’un takımındaki tutulmaz santrforumuz “Uzun Boylu Sevgi İnsanı” Afganistan’dan dönüyordu. Bizim Hasan Cemal aykırılığında gazeteciden biri Kobani meselesini sordu. O da “Kobani için koridor açmamız mümkün değil” dedi.
Uçak yere indikten iki saat sonra hava koridoru açılmıştı. Amerika silahları, ilaç kolilerini “Ya nasip! Artık kime denk gelirse..” diyerek uçaklarından Kobani üzerine atıyordu.
Medya leşkerleri neyin hesabını tutacağını şaşırmıştı artık.
“Kobani’ye peşmerge geçirmeyeceğiz..”
“Peşmergenin geçme işlemi daha başlamadı.”
“Amerika’ya peşmerge yollayalım akıllarını ben verdim.”
“PYD ile PKK birbirinin aynı birer terör örgütüdür..”
“He kurban! Geçerlerse terör örgütü ilan ettiğimiz PYD’ye yardım edecekler.”
“Güneydoğu’daki olayları kışkırtan Apo’dur.”
“İnsanlar ölür ölmez MİT Müsteşarımızı İmralı’ya gönderip yardım istedik.”
“Apo’ya ceza olarak iki odalı yeni bir ev ve sekretarya vermeyi düşünüyoruz.”
“Kimse gücümüzü test etmesin.”
“Evet, Amerika’nın gücümüzü test ettiği söylenebilir. Sonuçlar devlet sırrı açıklanamaz.”
“Gözümüzün içine baka baka Kobani’ye silah atan Amerika ayıp etti.”
“Başbakanımıza talimat verdim. Obama’yı ilk gördüğü yerde ‘One Minute’ diyecek. Arap oğlunun dili içine kaçacak.”

Haberin Devamı


TERSİNE DIŞ SİYASET


Osmanlı’nın batışına sebep olan İttihat ve Terakki iktidarının da dış politikasını anlayan yoktu. Devletin akil adamları kafa kafaya verip tartışıyorlar, işin içinden çıkamıyorlardı.
Nihayet bir gün Sadrazam Talat Paşa’yı bir-iki meraklı Sirkeci Garı’nda sıkıştırdı. Alman İmparatoru geliyordu, onu karşılamak üzere beklerken.
“Hazret..” dediler. “Acaba bizim dış siyasetimiz nedir?”
Soru Paşa’nın bildiği yerden gelmişti. Kendisi hakkında “Aslen Roman’dır..” iddialarına sebep olan esmer çehresi aydınlandı ve kendinden emin bir ifadeyle cevabını verdi:
“Bizim dış siyasetimiz yoktur. Moskof elçisi İgnatiev ne derse tam tersini yaparız..”


* * *

Haberin Devamı


Elin istemezleri “Bunlar bölgeyi birbirine karıştırdı, Allah sonumuzu hayır eyleye..” deyip söylenedursun, ben Başbakanımızın şekillendirdiği bu güler yüzlü dış politikadan çok memnunum.
Gün gelecek Kobani de IŞİD de tarih olup, unutulacak. Lakin onun muhalefetin başı için yaptığı Karagöz oyunu repliği tadındaki “Çakma Gandi” esprisi, yıllarca konuşulacak.
Malezya’dan alınma diplomalarına hazine tahvili gibi faiz işleyesi Başbakanım, akademisyenim bu güler yüzlü dış politikanın birinciye gelen mimarıdır.
Başarısının alameti de herkesin halimize bakıp, gülmekten yerlere yatmasıdır.


Kıssadan Hisse: “El-Beliyyetü iza ammet tâbet” (Bela umumileştiği zaman güzel hale gelir / Arap Atasözü)

Yazarın Tüm Yazıları