İletişimi yönetmek

Haberin Devamı

Ders verirken birkaç tavsiyede bulunurum. Birincisi, “Ne söylediğin değil, nasıl algılandığın önemlidir” sözü... İletişim kazalarının çoğu bu yanlış anlamalardan olur. İkincisi, “Zamanında, gerektiği kadar açık ve net olmak” tavsiyesidir.Ders verirken birkaç tavsiyede bulunurum. Birincisi, “Ne söylediğin değil, nasıl algılandığın önemlidir” sözü... İletişim kazalarının çoğu bu yanlış anlamalardan olur. İkincisi, “Zamanında, gerektiği kadar açık ve net olmak” tavsiyesidir.
Limansız İzmir olmaz tartışması

SOCAR Türkiye CEO’su Kenan Yavuz, Alsancak Limanıyla ilgili, “Konteynerler kalktığı takdirde İzmir büyük bir dönüşümü sağlayabilir. İzmir, Barselona gibi olur. Alsancak, kruvaziyer ve yat limanına dönüştüğünde İzmir muhteşem bir güzelliğe kavuşur ve sosyal donatı alanlarıyla beraber muhteşem bir değer kazanır” dedi.
Yavuz’a da tepki gecikmedi...
İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş, “Yavuz’un Socar’ın yaptığı limana iş ve para kazandırmak için konuşma yapması doğru değil. Öyle yağma yok. İzmir limansız olamaz” diye cevap verdi.
Kenan Yavuz’u destekleyenler var, ancak İzmir kamuoyunu yakından takip eden biri olarak Demirtaş gibi düşünenlerin ağırlıkta olduğunu söyleyebilirim...
Aslında bu tartışmalar yeni değil, belki de son yirmi yılın meselesi...
Yavuz, Alsancak’ın ömrünü tamamladığını, alternatiflerin artık mevcut olduğunu, dolayısıyla kruvaziyer turizm için bir dönüşüm yapılması gerektiğini savunuyor.
Karşı görüşte olanlar, liman kentlerinin varlığının limanla şekillendiğini, Alsancak’ın kapasite artışı imkanlarının olduğunu, büyük gemilerin körfeze girebilmesi için taramanın yapılması gerektiğini savunuyorlar.
Kenan Yavuz, “Fikrin anası ben değilim. Bu fikri ilk ortaya koyan rahmetli Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina’dır” diyor.
Fikri ortaya atan Piriştina değildi belki, ama bu öneri Alman mimar Joche Brandi’nin yarışmayı kazanmasını sağlamıştı. Yarışmayı düzenleyen Piriştina’ydı ve kentin Alsancak, Çankaya, Konak üçgenine sıkıştığını, İzmir’in yeni cazibe merkezlerine ihtiyacı olduğunu biliyordu. Bunu da uluslararası bir yarışmayla yapmak istemişti.
Limanın kaldırılıp buranın kruvaziyer liman olması fikri, öneriler demetinden sadece biriydi.
Esas olan sıkışan İzmir’e nefes aldırmaktı.
Handan bozma iş yerleri yerine modern yapılarla İstanbul merkezli şirketlerin yönetim kademelerini buraya çekmekti.
Nitekim bu bölgede yükselen binalar, İzmir’in kalbinin yakında burada atacağını da gösteriyor.
Özetle...
Şunu net söyleyebilirim.
Türkiye’nin hedefleri büyük olduğuna göre, 2023’te olmasa orta vadede 500 milyar dolar hedefi konduğuna göre bizim daha çok limana, daha kapasiteli limanlara ihtiyacımız olacak.
Gün gelir, limanlarımız çoğalır, 500 milyar dolar ihracata yaklaşırız, o zaman bu tartışmaları daha sağlıklı yaparız.
O gün gelinceye kadar İzmir’in Alsancak Limanı’na ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

Haberin Devamı

İLETİŞİMİ YÖNETME KADINA BİR ÖRNEK

Haberin Devamı

İZMİR milletvekili Mustafa Moroğlu, Meclis’te bir soru önergesi verdi.
Önerge İzmir Milli Eğitim Müdürü Vefa Bardakcı’yla ilgiliydi.
Bardakcı, İzmir’de imam hatip ortaokul ve lise müdürleriyle bir araya gelmiş, burada bir konuşma yapmıştı.
Moroğlu, “Bu konuşma yapılmış mıdır, bu yorumlar Bardakcı’ya ait midir?” diye sordu.
Aslında önergenin verildiği günlerde, İzmir’de bazı eğitim kurumları ve sivil toplum örgütleri Bardakcı’yı protesto etmek ve istifasını istemek için sokaklara çıkmıştı.
Sendikalar, STK’lar neyi protesto ediyordu.
İddiaya göre Bardakcı, “İmam hatip liseleri ile ortaokulları ahlakın ve dinin simgesidir. Biz İzmir’de insanlara imam hatip kültürünü yerleştirememişiz” demiş ve şöyle bir yorum yapmıştı...
“Okullarınızda bazı ateist, komünist öğretmenler var, çocukları bunlara teslim ederseniz onlar emek harcamazlar, Darwin teorisini anlatırlar. İzmir’de herkes birbirine şirin görünmeye çalışıyor, kimse riske girmiyor. Arkadaşlar siz riski göze alın. Ateist ve komünistlere defol git buradan deyin, defterlerini dürün. Okullarınızda böyle yapanlar varsa, odanıza çekin kollarınızı sıvayın, baktınız olmadı önce siz sonra ben ifadesini alacağım. Gerekirse bunların resen tayinlerini çıkartırım.”
Bardakcı, protestolara, tepkilere yorumsuz kalmıştı.
Aslında bu iddialara yanıt verseydi, tepkiler bu kadar olmazdı.
Nitekim İzmir Milli Eğitim Müdürü Vefa Bardakcı, iddiaları yalanlayıp özetle, “Bu sözler bana ait değil” dedi.
Ve ekledi...
“Din öğretimine bağlı imam hatip liselerinin sorunları, ihtiyaçları çözüm yolları tartışılmış, eğitim öğretim ortamlarının iyileştirilmesi, fiziki iyileştirme, donatım ihtiyaçları, personel ihtiyaçları dile getirilmiş, bu temel sorunların çözümü için yapılması gereken çalışmalar paylaşılmıştır. İddia edildiği gibi bu toplantıda hiçbir zümre ve kişiler hakkında olumsuz ifadelerde bulunulmamıştır.”
Ben Bardakcı’nın yerinde olsam, bu açıklamayı dün değil, çok önceden yapardım.
İletişimde değişmeyen bazı gerçekler vardır.
Bunlardan birincisi, “Ne söylediğin değil, nasıl algılandığın önemlidir” sözü...
Ki, bu doğrudur.
İletişim kazalarının çoğu bu yanlış anlamalardan olur.
İkincisi, “Zamanında, gerektiği kadar açık ve net olmak” tavsiyesidir.
Eğer bir iletişim krizi, kazası yaşandığına inanılıyorsa, doğru zamanda, belki de hiç vakit kaybetmeden söylemek, açıklamak en doğrusu...
Vefa Bardakcı, deneyimli bir eğitimci...
Bu sözleri söylediğine şahsen inanmadım.
Ancak Bardakcı, bu açıklamayı çok önceden yapmalıydı.

Yazarın Tüm Yazıları