ZATEN EKSİĞİZ, DAHA NE KADAR AZALABİLİRİZ?

Güncelleme Tarihi:

ZATEN EKSİĞİZ, DAHA NE KADAR AZALABİLİRİZ
Oluşturulma Tarihi: Ekim 27, 2014 01:08

İlkini üç yıl önce izlediğimiz ‘İncir Reçeli’ filminin ikincisinde Halil Sezai’ye Şafak Pekdemir eşlik ediyor. Hayatını kaybeden sevgilisine sadakatle bağlı olan bir adamın hikâyesi bu. Filmi sinemada, aşk üzerine öylenen aforizmaları durmadan not eden, sosyal medyada paylaşan gençlerle izleyip, sonrasında oyuncularla buluştuk.

Haberin Devamı

Filmin sorduğu en büyük soruyla başlayalım: Hayatını kaybeden sevgilinin ardından yeni biriyle ilişki yaşamak aldatmak mıdır?
Halil Sezai: Bunu sadece ölümle kısıtlama. “Ayrılık ölümden beter” derler. Ayrılmak, bir organınızın eksilmesi gibi. Eğer bir organınız eksik yaşayacaksanız bunu kendiniz ve hayatınıza girecek insana kabul ettirmelisiniz. Her şeyi yok sayarsanız, o zaman aldatmış olursunuz..

Hiç sevgilinin ardından filmdeki karakter kadar büyük yas tuttunuz mu?
H.S: Benim hayatım yas tutmakla geçti.

Eyvah! Aşktan çok çektiniz anlaşılan?
H.S: Aşktan çekilir mi hiç? Ayrılıktan çekmek diyelim.
Şafak Pekdemir: Ben hiç büyük bir aşk acısı yaşamadım. Umarım da yaşamam!

ZATEN EKSİĞİZ, DAHA NE KADAR AZALABİLİRİZ


Unutulmaz, büyük aşklarınız oldu mu?
H.S: Evet. 2-3 kere oldu. Hepsi de uzun süreliydi.

Şimdi aşkın tadını çıkardığınız bir dönem mi, yoksa acının yaşandığı mı?
Ş.P: Ben aşkın mutlu kısmındayım. Uzun süredir bir birlikteliğim var.
H.S: 19 yaşımdayken yaşadığım ayrılığın ardından çektiğim acıyla şu anda yaşadığım arasında biraz fark var. Çünkü kendime ve başkasına aynı hataları yapmamaya özen gösteriyorum. Bu yüzden daha tecrübeli bir durumdayım.
Kendimle daha fazla konuşup daha kolay atlatmaya çalışmanın yöntemlerini arıyorum.

Filmde “Zaten eksiğiz, daha ne kadar azalabiliriz?” türü ‘damar’ cümleler almış başını gidiyor. Oradaki kadar melankolik tipler misiniz?
H.S: Evet. Kendimi böyle kabul ettim artık. Aslında çocukluktan beri böyleydim. İlk yaşadığım olayda bu ayyuka çıktı. Mesela küçükken oyuncağımı kaybedip ona bile çok üzülebiliyordum.
Ş.P: Beş dakika önce inanılmaz mutlu olup beş dakika sonra inanılmaz büyük bir derdim varmış durumuna düşebiliyorum. Bu durumdan çıkmak için de kendim aymam gerekiyor.

RAKI AYRILIK ACISININ İLACI DEĞİL, ANESTEZİSİ

Haberin Devamı

ZATEN EKSİĞİZ, DAHA NE KADAR AZALABİLİRİZ

Haberin Devamı

Rakı, filmde söylediğiniz gibi yaranın ilacı mı?
H.S: İlacı değil ama filmde dediğimiz gibi bir nevi anestezi. Kendi hayatımda da birçok zaman diliminde ayrılığı bastırmak için içki içtiğim zamanlar oldu. Ama bu, kişisel bir tercih. Atlatma durumu herkeste farklı işler. Kimileri spor yapar, kimileri çok yemek yer, kimileri yemez...

Filmde ‘yaraya kadar yani acının dozuna göre rakı’ diyorsunuz. Ben önünüze bir kadeh koysam rakıları nereye kadar doldurursunuz?
H.S: Saate göre değişir. Güneş battıkça seviye artıyor.
Ş.P: Ben bir tekini içerim.

Ekranda içki kadehi buzlanarak saklanıyor. Film çekilirken bundan korktunuz mu?
Halil Sezai: Eskiden içki, sigara içilen, dans eden ya da iç çamaşırlı insanları Türk filmlerinde görüp sapık, alkolik ya da sigara bağımlısı olmadık. Sansürün iyisi ya da kötüsü olamaz. Adından belli özgürlüğü kısıtlayan bir terim.

Haberin Devamı

ZATEN EKSİĞİZ, DAHA NE KADAR AZALABİLİRİZ

‘İncir Reçeli’nin üçüncüsü olur mu bilemiyorum. Neden olmasın? İki filmde de insanlar kendi hayatlarından bir şeyler buldu. Bu filmin ilgi görmesinin en büyük sebebi samimiyet.

HALİL SEZAİ: SENİN KARŞINDA SAÇMALIYORUM

Oyunculuk, şarkıcılık, yapımcılık... Hangisidir sizi daha iyi tanımlayan?
- Eğer kabzımalsanız limon, karpuz, domates hepsini satabilirsiniz. Sonuçta oyuncuysanız da bunun içinde müzik, yapımcılık hatta bir sahneyi silip süpürmek de var...

Aşk şarkıları söyleyen bir adamsınız. Ama her röportajımızda hep teksiniz. Yine öyle mi?
- Gönlün kendini kandırdığı denemeler oluyor hayatta. Ama ilişkiyi, aşkı, öyle bir yere koyuyorum ki her şeyin üstüne çıkıyor. Ona yetişemeyen enerjileri ne ben alabiliyorum, ne de karşımdakiler hayatına alabiliyor. Dolayısıyla herhalde büyük aşkı bekliyorum ve onun geleceğini düşünüyorum.

Haberin Devamı

ZATEN EKSİĞİZ, DAHA NE KADAR AZALABİLİRİZ


Çapkın mısınız?
- Denedim, çılgınlıklar yapayım dedim ama becerebildiğim bir dal olmadı. İlla dokunmam, öpmem, koklamam gerekiyor. Bir gecelik ilişkilerin adamı olamadım.

Sanıldığı gibi karanlık bir tarafınız var mı?
- Karanlık tarafı içine kapalı bir adam olarak soruyorsan öyleyim. Yalnız yaşamayı severim. Çok fazla sosyalleşip masadaki neşeli adam olamıyorum. Ama keyifsiz biri olduğumu da düşünme.

ZATEN EKSİĞİZ, DAHA NE KADAR AZALABİLİRİZ


Filmde sizi şalvar sonrası ilk kez pantolonla görüyoruz. Nasıldı?

- Okul yıllarımda yıllarca giydim. Ne olduğunu bildiğim için artık pantolon giymiyorum. Ama bu bizim mesleğimiz. “Tayt giy” deseler onu da giyerim. Ama bu başlık olmasın lütfen.

Bunu editörlere söylemeniz lazım...
- Onlara sesleneyim o zaman. Sevgili editör merhaba. Ağzımdan çıkan tayt kelimesi hiçbir şekilde filme hizmet eden bir şey değil. Yalvarıyorum. Aynı zamanda ben Hakan’ın karşısında nedense hep saçmalıyorum. Gözünüzü sevem. İyi günler... (Hürriyet Pazar editörünün notu: Sayın Sezai, Her ne kadar ‘tayt’ ile adınızı aynı cümlede kullanmak için çılgınca bir istek duysak da, talebiniz doğrultusunda bu dürtümüze ket vuruyoruz. Saygılarımızla.)

Haberin Devamı

ŞAFAK PEKDEMİR :HİÇ ÇITI PITI BİR KADIN OLAMADIM

ZATEN EKSİĞİZ, DAHA NE KADAR AZALABİLİRİZ

Ölen sevgilinin ardından yas tutan bir adamın hayatına girmeye çalışan kadın olmak sizi tedirgin etti mi?
- Evet. İlk filmi izlemiş ve ben de ağlamıştım. İkinci film için rol geldiğinde ilk başta tereddüt ettim. Ama sonra senaryoyu okudum. “Bu bambaşka bir hikâye” diye düşündüm ve üzerime endişe çökmedi.

Canlandırdığınız Gizem karakteri gibi maskülen tarafınız var mı?
- O kadar değil ama var. Hiç çıtı pıtı bir kadın olamadım.

Kalın ve erkeksi bir ses tonunuz var...
-Evet, bazen telefonda “Tamam beyefendi” falan diyenler oluyor. Ama alıştım hatta sevmeye başladım.

Bu ilk başrolünüz. Sizi biraz tanıyalım...
- Çerkesim. Samsun’da doğdum, bir yaşımda İstanbul’a geldim. Uzun yıllar voleybol oynadım, sakatlandım, şan dersi aldım, müzikal derken oyunculukta karar kıldım. Beykent Üniversitesi’nde oyunculuk eğitimi aldım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!