BBG evinde yaşıyorum

Ünlü olmak nedir diye sorsanız, tek bir yanıt veririm: Ünlü olmak demek, BBG evinde yaşamak demektir.

Haberin Devamı

“Biri Bizi Gözetliyor” diye bir reality program vardı, “BBG evi” diye geçerdi.
İşte ünlü olmak, o BBG evine girmek demek.
İster müzik, ister oyunculuk, ister spor, hangi alanda olursa olsun herkesin tanıdığı bir isim olduğunuz anda BBG evine adım atmışsınız demektir.
Ünlü olduğunuz sürece de o evden dışarıya adım atamazsınız.
Orası, her tarafı kameralarla dolu, dört bir tarafı duvar değil camlarla çevrili bir evdir. 24 saat gözetim altında yaşarsınız.
Her hareketiniz izlenir, attığınız her adım takip edilir, her şeyiniz gözlenir.
Hele teknolojinin gelişmesiyle o BBG evi iyice şeffaf hale döndü.
Cep telefonları, kameralar her anınızı kayıt altında...
İşte ben yıllardır o BBG evinde yaşıyorum.
Üstelik gencecik, ne yapacağını bilmeyen bir genç kızdım o BBG evine ilk adım attığında.
İtiraf edeyim, çok sıkıldığım, çok bunaldığım zamanlar oldu.
Kaçıp gitmek, o cam duvarları kırmak istediğim anlar oldu.
Ama hiç pişman olmadım. Hayata bir daha gelsem, yine o BBG evinde olmak isterdim.

Haberin Devamı


Güzel kadın aşkı yaşayamaz

Aşkı sıradan kadınlar yaşar. Güzel olanlar, kendilerini sergilemek için çalışmaktan, aşka zaman bulamazlar.
Durun durun hemen eleştirmeyin.
Bunu ben değil, Katharine Hepburn söylüyor. Sinemanın efsane kadın oyuncularından biri.
Zirvede yaşamış, efsane olarak hayata veda etmiş bir kadının yorumu bu.
Deneyimlerinden yola çıkarak söylemiş.
Ben bir yorum yapmayayım bu söz üzerine. Kendinize ve çevrenize bakın, Katharine Hepburn’ün haklı olup olmadığına siz karar verin...


En sevdiğim iki film...

Herkesin kendine göre en sevdiği filmler listesi vardır.
Benim de var ve o listenin ilk iki sırasını tartışmasız şu filmler alır:
1- Peter Sellers’ın oynadığı “Merhaba Dünya” (Being There)
2- Robin Willams’ın oynadığı “Kuş Kafesi” (The Birdcage)
İlk filmde Peter Sellers’ın oynadığı bahçıvan karakterine bayılırım.
Bütün hayatı boyunca bahçesinde çalıştığı malikanenin dışına çıkmamış bir bahçıvandır bu.
İşvereni ölünce kendini sokakta bulur ve gerçek dünyayla karşılaşır. “Kuş Kafesi” filminde ise yakın zamanda kaybettiğimiz Robin Willams homoseksüel bir kabare sahibini oynar.
Peter Sellers, Robin Williams gibi oyuncular bir daha gelmez... Laf aramızda galiba böyle filmler de gelmiyor artık. DVD’sini bulup izlemenizi tavsiye ederim bu filmleri, bana hak vereceksiniz.

Yazarın Tüm Yazıları