Bilim...

HARVARD Üniversitesi’nin kütüphanesinde 17 milyon cilt, Oxford’un kütüphanesinde 9 milyon cilt eser var!

Haberin Devamı

Bizim milli kütüphanemizdeki materyal sayısı 2 milyon.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin kütüphanesinde bu sayı yaklaşık 650 bin, Çanakkale zaferinin 100. yıldönümü için hedef bir milyon kitap.
Bu rakamları Rektör Prof. Dr. Sedat Laçiner verdi. Batı standartlarına göre sayı küçük fakat Türkiye’de 23 yıllık bir üniversitenin kütüphanesi için büyük başarı.
Rektör Laçiner, Onsekiz Mart Üniversitesi’nin beş katlı kütüphanesini gezdirirken büyük sevinç duydum. En çok sevindiğim, öğrencilerin çokluğu oldu. Bir kısmı ders çalışıyor, bir kısmı araştırma yapıyor. Kütüphanenin 24 saat açık ve kolay ulaşılır olması öğrencilerde böyle bir alışkanlık yaratmış.

MEŞALE SÖNÜNCE

Haberin Devamı

Bizde matbaa 250 yıl gecikti, Nevşehirli İbrahim Paşa tarafından kurdurulduktan sonra Patrona Halil isyanında kapandı. Şair ve tarih düşünürü Yahya Kemal şöyle anlatır:
“İbrahim Paşa’nın yakıp da düşmanlarının söndürdüğü meş’ale sönmeseydi, hiç şüphesiz şimdi çok başka bir vaziyette bulunurduk; o felaketimiz, o zamandan beri uğradığımız birçok toprak kayıplarından daha ağırdır.”
Ne kadar haklı! 21. yüzyıla geldik, hâlâ bu çağın gerektirdiği düzeyde “okuyan toplum” olamadık. Matbaayı geciktiren, açılınca da kapanmasına yol açan neydi?
Kendimize soralım: Bu konuda hiç akademik bir araştırma kitabı okuduk mu? Yoksa kanaatlerimiz kulaktan dolma önyargılara mı dayalı?
Çok okuyan bir toplum olmadığımız için tavırlarımızda hâlâ bilgi ve muhakemeden ziyade önyargı ve duygular hâkim.

USUL ESASTAN ÖNCE

Bana fahri doktora unvanı verilen törende bir konuşma yaptım. Fikri Hocam merhum Prof. Ali Fuat Başgil, evine yaptığım ziyaretlerin birinde bana akademik kariyer tavsiye etmiş fakat o zaman politik heyecanlarım ağır bastığı için, siyaseti tercih etmiştim. Öğrencilere bundan duyduğum pişmanlığı belirttim.
Bilim zihniyetinin ne olduğunu anlatırken, bilimsel düşüncenin ayırt edici özelliğinin “metot” ya da usul, yöntem meselesi olduğunu söyledim. Doğru sonuçlara doğru metotlarla varılabilir. Hukukta da bilimde de usul, metot “esastan önce gelir”.
İslam tarihinde Gazali’nin ve ‘rasyonalist’ İbn Rüşd’ün “Tehafüt” adlı kitapları aslında bir metot tartışmasıydı. 13. asırda, elli yıl arayla Latinceye çevrilip Avrupa’da kilise üniversitelerinde okunmuştu... Halbuki modern rasyonalizmin kurucusu Descartes’ın 1664’te yayınladığı “Metot Üzerine Konuşma” adlı kitabını biz 250 yıl sonra, 1895 yılında tercüme edip yayınlamıştık!
Bu tür örnekler vererek şunu vurguladım: Çağımızda gelişmiş ülke olmanın tek yolu, bilim zihniyeti ve hukuk devletidir.

Haberin Devamı

NE KADAR EĞİTİM...

Siyasi tarafgirliğin ya da husumetin bilim, eğitim, ekonomi, kültür alanlarında salim kafayla düşünmemizi engelliyor olması ciddi bir zihniyet sorunumuzdur.
Fakat umutsuz olmamak gerekir.
Törende doçentlik ve profesörlük unvanını alan genç bilimadamlarını gıptayla, heyecanla alkışladım.
Onsekiz Mart Üniversitesi, üç yıl gibi kısa bir zamanda bilimsel yayınlarda 299’dan 450’ye ulaşmış. Bilimsel araştırma projelerinde 7. sıraya çıkmış. Heyecanlarımız bilime yönelirse başarıyoruz.
Genel kalite ortalamamız esef verici fakat dünyaca takdir edilen “yükselen üniversiteler” içinde bizim bazı üniversitelerimiz de var.
Kapatmamız gereken mesafe hayli uzun. Rektör Laçiner söyledi: “Türkiye’de yükseköğretim mezunlarının oranı yüzde 12, Güney Kore’de yüzde 42!”
Ben de şunu ilave edeyim: Türkiye’de fert başına gelir 10 bin dolar, Güney Kore’de 24 bin dolar! Ne kadar eğitim o kadar ekmek, o kadar kalite!

Yazarın Tüm Yazıları