Genel yayın yönetmeni böyle ölür

2001 yılının haziran ayında Washington’un büyük katedralinde bir cenaze törenindeyiz.

Haberin Devamı

Cenaze konuşmasını yapan beyaz saçlı adam, tabuta doğru baktı ve konuşmasını şöyle tamamladı:
“O olağanüstü bir kadındı ve ben onu çok sevdim...”

***

Konuşan adam, Washington Post gazetesinin efsaneleşmiş genel yayın yönetmeni Ben Bradlee idi...
Tabutta yatan kadın ise Katharine Graham...
Washington Post gazetesinin sahibi...
Yani Ben Bradlee’nin patronu...
Cenazesi başındaki konuşmayı, 26 yıl boyunca onun genel yayın yönetmeni olarak çalışan bir adam yapıyordu ve onu çok sevdiğini söylüyordu.

***

İşte o adam da dün öldü...
Haberi sabah çok erken saatte Oray Eğin’in attığı mesajla öğrendim.
O an aklıma geçen ay yurtdışından gelirken aldığım gazetede gördüğüm bir fotoğraf geldi.
Fotoğrafta, Amazon şirketinin kurucusu Jeff Bezos’la Washington Post gazetesinin yayıncısı olan ailenin bir üyesi Elizabeth Weymouth yan yana görünüyordu.
Bu bir veda fotoğrafıydı...

***

Arkadaşları ona Lally diye seslenir.
Lally 1980’li yıllardan beri çok iyi dostumdu. Geçen yıl Oray’la birlikte onunla yemek yemiş, sonra evine bırakmıştık.
Graham ailesi gazeteyi geçen yıl Amazon’un kurucusu Jeff Bezos’a sattıktan sonra Lally, bir yıl boyunca gazetenin başında kalmış ve şimdi ailenin son üyesi de ayrılıyordu.
Bu fotoğraf ve bu ölüm haberi, gazeteciliğe onur ve prestij veren önemli bir dönemin kapandığını anlatıyordu.
Yani Watergate döneminin...
Ben Bradlee, Watergate skandalını ortaya çıkaran gazetenin genel yayın yönetmeniydi. Vietnam savaşı ile ilgili gizli Pentagon belgelerini yayınlayan gazetenin genel yayın yönetmeniydi.
Benim kuşağım gazetecilerin en büyük rol modeliydi.
Tam anlamıyla bir “Beyaz Amerikalıydı”...
Anlgosakson, beyaz ve protestan.
Cebinde Harvard gibi efsane bir üniversitenin diploması vardı.
Ama o hep, İkinci Dünya Savaşı’nda Amerikan Deniz Kuvvetleri’nde geçiridği günlerin verdiği vatanseverlik duygusuyla yaşadı.
Bazen ülkesinin menfaati söz konusu olduğunda, ona zarar verecek haberi yayınlamazdı.
Bir şartı vardı. Ülkenin menfaatini iktidar değil, o belirliyordu. İkna olması gerekiyordu.
Ölüm nedeni şöyle açıklandı: “Doğal ölüm...”
Yani yatağında huzur içinde....

Haberin Devamı


Genel yayın yönetmeni böyle ölür

Haberin Devamı

Genel yayın yönetmeni patronuna açık saçık hikâye anlatır mı

1965 yılında başına geçtiğinde Washington Post yerel bir gazeteydi.
Ondan dünyaca ünlü ve etkili bir gazete yaptı.
Washington Post’un modern gazeteciliği onunla doğdu ve doruğuna çıktı.
Gazeteye “Style” bölümünü, moda, gusto sayfalarını o açtı.
Peki neydi bu olağanüstü gazetecinin özellikleri:
Gazetesi Washington Post dün onun hakkında yayınladığı uzun yazıda bunu şöyle tarif ediyordu:
“İyi görünümü, ekileyici sesi, vokabülere hâkimiyeti, cazibesi ve liderlik özelliğinin yarattığı karizma...”

***

İşte bu cazibe ve karizma onun hayaletinin bugün dahi modern Amerikan medyasının üzerinde dolaşmasını sağladı.
Kendine özgü bir genel yayın yönetmeniydi. Aurasını, karakterini, rengini gazeteye yansıtan adamdı.
Bu başarı halesinde onun şımarıklıklarına bile yer vardı.
Çünkü o şımarıklıklar, karizmayı yaratan cazibenin baharatıydı.
“Haberin ayrıntaları” ile katiyen ilgilenmezdi.
“Ayrıntı, haberi hazırlayan gazetecinin işidir” diyordu.
İşte bu cazip karizmatik kişiliği ve agresif gazeteciliği ile dönemin birçok modern ve yetenekli ismini Washington Post’a çekmeyi başardı.
İyi genel yayın yönetmenleri, usta bir yıldız avcısıdır...

***

Yanlışları da vardı. Muhabirlerinden biri hayali bir eroin bağımlısı yaratmış, 8 yıl boyunca onun hikâyelerini yazmış ve Pulitzer bile kazanmıştı.
Bu büyük gazetecilik faciası ortayla çıktıktan sonra hiç saklamamış ve Amerikan basınının okur temsilciliği statüsünü o yaratmıştı.

***

Bütün bunları yaparken arkasında büyük bir patron vardı.
Büyük bir patron ve olağanüstü bir kadın...
Katharine Graham...
Onunla ilişkisi öyle herkesin anlayabileceği bir ilişki değildi.
Graham, büyük bir gazete yaratması için onun milyonlarca dolar para harcamasına izin vermişti.
Ama ondan da önemlisi Watergate gibi Cumhurbaşkanı deviren bir haberin yarattığı krizler, tehnditler sırasında, genel yayın yönetmeninin hep arkasında durmayı bilmesiydi.
Bu, bir patron-çalışan ilişkisinden çok ileri bir şeydi.
Ben, ona açık saçık hikâyeler anlatır, her şeyi konuşurdu.
Görevden ayrıldıktan sonra da ilişkileri devam etmişti. Her yıl birbirlerine sevgi dolu mektuplar yazdılar.
Ben Bradlee, satıldğı güne kadar gazetenin “başkan yardımcısı” olarak kaldı.
Katharine Graham 2001 yılının haziran ayında öldüğünde, cenaze töreninde konuşmayı yapacak insan olarak herkesin aklına gelen tek isim oydu.

***

Mr. Ben Bradlee...
Rol modelim. Gazetecilik ikonum.
Bana “That was a great life” lafını öğreten lonca büyüğüm...
Şahane adam...
Rengârenk, cesur, cüretkâr, tabu kırıcı, put yıkıcı, modern, kafa tutan, meydan okuyan, gerektiğinde küçümseyen, gerektiğinde en alttan almayı bilen büyük gazeteci...
Hepimize gazeteciliğin neşeli bir hayat olduğunu öğreten insan...
Önünde saygıyla eğiliyorum.

***

Ve diyorum ki...
Keşke senin cenazen başında konuşma yapma hakkına sahip bir arkadaşın olabileydim...
Yok.. yok.. Geri aldım...
Senin gibi harika bir erkeğe olağanüstü büyük bir kadın yakışırdı...
İnşallah öyle olur...

Yazarın Tüm Yazıları