Batı medeniyeti bizim carcar otunu ne bilsin?

HAİN medya sadece bizde değil. Bunun bir de Le Monde adında Fransa uzantısı var. O da ayrı bir bela.

Haberin Devamı

Sen dünyanın yüzde 98’inin okuyamadığı gazeteye ne diye “Dünya” adını koyuyorsun, diye sorun “Dünyanın derdi, bizi fena gerdi..” diyemediklerinden susup önlerine bakarlar.
Bu adı batasıca gazete benim “Uzun boylu sevgi insanım..” için oturup bir yazı yazdırmış. Yazı çirkeflikte yeterli kıvamda olmalı ki onu herkesin gözüne girsin diye başmakale yapmış.


* * *


Yazı iftira olmasına iftira ama ben dostumuzu düşmanımızı iyi bilelim fikrinden gidip içeriği hakkında biraz bilgi vermek istiyorum.
Şöyle ki.. İleri geri yazılmış Le Monde başmakalesinde benim “Uzun boylu sevgi insanım..” için söylemesi ayıptır, o zat ruhsal açıdan şöyledir, böyledir diyor.
Efendim insanlık bir “Hubris Vak’ası” ile karşı karşıyaymış.
Ben oturup “Bre iblis, nedir bu hubris?” diye yazı yazmayı da bilirdim. Ancak araştırmacı gazeteci olduğumdan önce Google’a girdim.
“Hubris nedir? Paralel yapıyla ilgisi var mıdır?” diye baktım.


HUBRİS ŞU DEMEK..



Önce psikiyatr ağzıyla anlatayım, sonra anlaşılsın diye altyazı yapayım.
İnsan denen eşref-i mahlûkatın egosu tırmanıp, zirve yaparmış. Biz kendi aramızda ona “Başı göğe ermiş...” diyoruz.
Başı göğe eren şahıslara “muazzam bir kibir ve pederşahi duygularla her işe karışma halleri” gelirmiş ki biz buna söylenecek laf bulamadığımızdan “Allah ıslah etsin” deyip geçiyoruz.
O şahıs artık “Ben hiç yanılmam” deyip kimseyi takmaz oluyormuş. Tıp bunu “iktidar sarhoşluğu” diye tarif ediyor. Biz tarife karışmayıp “Laf anlamaz Ormancı. Çekmiş kafayı” türküsüyle durumu dengeliyoruz.
Boyu devrilesice Le Monde’un başmakalesi böyle.


* * *

Haberin Devamı


Bizim “Batı” diye bellediğimiz bu medeniyetlerde psikoloji merakı çok yüksektir. Bunlar olur olmaz şeye bir psikolojik kulp takıp, oradan bin bir mânâ çıkarırlar.
Amerikan filmlerinde, dizilerinde seyretmişsinizdir.
Bir seri katil çıkar. Önüne geleni keser biçer. (İyi huylu olanları sadece tecavüz edip bırakır.) Adam nihayetinde yakalanır. Sonra mahkemenin bulduğu bir ruh doktoru gelir, seri katile teşhisi kor.
“Bu çocuk ilkokulu bitirdiğinde babası mezuniyet törenine gelmemiş. Bu durum çocuğun ruh dünyasında travma yaratmış. Ondan seri katil olmuş.”


* * *

Haberin Devamı


Anladığım kadarı ile Batı dünyasını mahveden yukarıda anlattığım türden sorumsuz babalar. Çocuklarının mezuniyet günlerine bir gelseler, dünyanın öteki yakası cennet gibi olacak.
Bizim toplumun, çok şükür, babadan devir ruhsal dertleri olmadı.
Daha doğrusu psikolojik yardım pahalı bir şey olduğundan bir onu tanımadık. Ruh halimiz bozulduğunda babamız ense köküne bir tane ekleştirirdi. Psikolojimiz o saniye düzelirdi.


BÜYÜK PROJE MERAKI
..


Yeni tanıştığımız hastalığın tarifine dönelim. Ben bu hastalığı size uzun uzun anlatırdım lakin bize ayrılan köşe sınırlı.
Ertuğrul Özkök’e yazısı için yer ayırdıklarında “Kentsel Dönüşümü” model olan yönetim ona TOKİ arazisi büyüklüğünde yer tahsis etmiş, bize de “zeybek donu” kadar yeri uygun görmüş.
Yoksa ben bu “Hubris” işinden iki doktora tezine yetecek kadar malzeme çıkarırdım. Hem de okuyanı zırıl zırıl ağlatmacasına.
Dönelim iftiranın kökenine. Efendim bu “Hubris” denen illetten dertli olanlara bir “büyük proje yapma merakı” gelirmiş ki asıl teşhisi de buradan korlarmış
Misal yeni bir Boğaz köprüsü yapıldığında “Niye bu köprü üç şeritli.. On iki şeritli yapın ki dünya hayran kalsın” diye tuttururmuş.


* * *

Haberin Devamı


İşte Fransa’daki paralel medyanın “Uzun boylu sevgi insanıma..” attığı iftiranın can alıcı noktası, tam burası.
Türkiye’yi büyüteceklerin yolunu kesmek için ona “Hubris” iftirası atalım ki Türkleri, Eurovision’da eskisi gibi ezebilelim.
Hubris’ten korkmayın, tedavisi var.
Çevrenizden biri Hubris olmuş büyüklük taslıyorsa carcar otu’nun suyunu gece yatmadan önce göğsüne sürüp, tülbentle sarın. Carcar otu ekşiyi tatlı yaptığından iyi gelecektir. (Geniş tarif THY dergilerinde.)

Yazarın Tüm Yazıları