Cennet ve cehennem…

Herkesin kendine göre bir cennet, cehennem tahayyülü vardır.

Haberin Devamı

Hangisine daha yakın olduğumuzu Allah bilir. Her halükarda şu can bedenden çıkana kadar durumumuzu iyileştirmeye umut var. Allah'tan umudun kesilmemesi, halimiz ne denli perişan olsa da asla düşmemesi gereken son kale sanırım. Çok şükür, insana yaptığı kötülüklerden pişmanlık duyup gönülden bir tövbe ederek kirini pasını temizleyebilme imkanı, Yaradan'dan bir lütuf olarak bahş'edilmiş. Bu lütufa sırt çevirmek O'nun rahmetini, affediciliğini, keremi bol bir İlah olduğunu inkar gibi olsa gerek; Ah kibir, ah cehalet!

O'nun mutlak oluşu bir yana, görecelilik üzerinden bakınca Allah(cc), "Ben kulumun zannıncayım" buyuruyor. O'nun tamlığın ve ötesinin yegane temsilcisi olduğundan yola çıkarsak, varoluşa bakışımız ve bu nispette yaşamımız 'cennet-cehennem' skalasındaki konumumuzu belirliyor. 'Hüsnü zan' cennete yaklaştırırken, 'sui zan' cehenneme yakınlaştırıyor. Zira hal edindiğimiz alışkanlıklarımız gönle nakş'olunuyor. Ve Rabbim kulun gönlüne nazar ediyor, hızla geçen hayattan da ahirete ancak şu gönül baki kalıyor.. İnanıyorum ki, Gani Allah tüm merhameti ve adaletiyle gönlümüze göre verir! Cenneti de, cehennemi de… Bir başka deyişle, iki kapı da içimizde!

Haberin Devamı

Yaradan'ın helal kıldığı onca şey varken, cennet hayalimizi neden cimrice oluşturacakmışız? Biz dünyada cimrilik etmedik, zulümle savaştık, israftan kaçındık, hak yemedik, yalandan, iftiradan, dedi-kodudan, incitmekten hep kaçtık, Allah rızasını gözettik… ise haktır bize kendimizce en güzel cennet hayali; Hor görmeyin arzulanan çörekleri, börekleri, son moda giysileri, güzelleri, güzellikleri, bağları, bahçeleri, hoş ötüşlü kuşları, binbir çiçekleri, kelebekleri, dayalı, döşeli konakları, özlenen dostlarla, neşeli sohbetleri…
Yahut de ki hiç öyle davranmadık erdem ile, ama uyandık bir gün, anladık, ve mahv'olduk üzüntüden, acı içinde pişman olduk zalimlikten, tövbe kapısına sığındık. Biz o kişi değiliz, olamayız artık, uzak, tekinsiz bir anı gibi silindik, öldük ve gözyaşı içinde doğduk yeniden… Cennete değilse nereye gitsin temiz bir bebek? Bebeğin hayali; nur ve sevgi, neşe ve merak, hep doygun olmak, sıkı sıkı sarılmak!

Haberin Devamı

Galiba mertebe mertebe düzenlenmiş cennet ve cehennem. Her ne kadar helal olsa da, börek, çörek hayali kuranla, Rabb'in cemalinden başkacasını arzu etmeyenin cennetinde bir fark olsa gerek.. Versen misal Yunus Emre'ye yüzlerce huri, olabildiğince türlü libas, nice sofralar ki kuş sütü eksik olmaz, belki ona cehennem bu, her verilene dese de "Elhamdülillah", gönlü duramaz, alevleri yalazlanır, ve şöyle fısıldar; "Bana Seni gerek, Seni!"… Ne bileyim, haddim değil.. hayal işte, cehennemi düşünmek istemiyorum, içim buz kesiyor, korkuyorum, terliyorum, kesif bir koku, sarmasın etrafımı, gırtlağıma kadar batmış olduğum pisliğin görüntüsü, def olsun gözümden, gönlümden.. Ferah olayım, huzurda, dostlarla!…
Evet, evet aşmayayım boyumu, Koca Yunus nere, biz nere, sınav olmasın sonra, gösteriverebilemezsem delilini,, büyük söz etmeyeyim, ama samimiyetten de şaşmayayım talebimde.., Nasipse, benim cennetimde; Bir kere sevdiğim tüm müziklerden bir arşiv olsun mutlaka, tatlı, tatlı çalsın DJ, şaşırtsın. Sonra acayip bir araç isterim Ref Ref misali, uçsun, yüzsün, nereye istersem götürsün, ve akıl almaz manzaralarda gezinmek mümkün olsun, dağlar, denizler, ormanlar, nehirler, uzayın derinliklerindeki muhteşem gezegenler, hepsi evimmişcesine.. Ah cemali nur dostlar, güzeller, tek başına olur mu hiç? En başta (inş'Allah) hep hizmetinde olacağım sevgili ustam, hem siz de varsınız cennetimde! Ve içimde, derinimde, her adını seslendiğimde, O'nunla muhabbet var; Yalnız değilim, üzgün hiç değilim, aşkımız daim! Şimdilik budur halim… Biliyorum, daha halen, arzularımla sınırılıyım, belki size göre çok sığım, ne yapayım? Uykularımı karartan metruk kabuslardansa bundan azına da razıyım! Değiştim, yine ve daha da değişebilirim! Umarım cemaline doğru istikametim…

Haberin Devamı

Belki herşey hayalle başlar, ama fazla hayal, aklı çalar; Dalmışım, kusura bakmayın! Demek istediğim şu idi kısaca; Doğrudan Hakk'a yönelen, edeple, muhabbetle itaat eden O'na yakınlaşıyor, bu da 'doğrudan' cennet; Sevgili'ye yakınlık, Sevgili'yle buluşma. 'Hakk'ın ayrışıp yücelmesi bakımından lüzumlu olan 'batıl'a yönelen de aslında dolaylı olarak Hakk'a hizmet ediyor kaçınılmaz biçimde. Sanırım bu dolaylı yolu, batıl yolu tercih edenlerin Hakk'a terakkisi de dolaylı ve uzak yoldan olacak, yani cehenneminden geçerek.. Senaryo belli, ama rol seçimi özgür iradenin ihsanıyla bize bırakılmış. En nihayetinde ise herşey aslına rücu edecek… Şükür ile Hu! Hayr'ola…

Yazarın Tüm Yazıları