Ayrılık acısı 1 ay, 4 hafta, 30 gün

Ayrılığın ilk günü bir kere acı falan çekmiyorsun.

Haberin Devamı

Olayın farkında değilsin çünkü. Ayrıldığına inanmıyorsun hatta. Düşünmek istemiyorsun niyeyse. Ya da düşünme kabiliyetini mi kaybediyorsun artık ne yapıyorsan. Kimseyle de görüşmek istemiyorsun. Birilerine anlatmak, dertleşmek hiç içinden gelmiyor. Öfke bile olmuyor içinde. Garip bir şok anı yaşıyorsun... Ama ya sonra? Adım adım gidelim

İlk Hafta


O şok bittikten sonra; acı, dert, keder, elem. Allah’ım hiç bitmeyecek gibi geliyor. Günler sanki olduğundan daha uzun, insanlar daha sıkıcı ve sevgilin çok acımasız. “Arayacak mı, arasam mı?” diye kafan bi gelip bi gidiyor. İşin kötüsü, ararsan hayatının en büyük hatasını yapmış olacaksın. Üstelik bir de adamın dönmeyesi varsa, inada bindirip olayı seni telefonundan engelleyene kadar uğraşacaksın. Aramadığındaysa arasın diye 12 kere Yasin Suresi’ni bile okuyacaksın. WhatsApp’ta “online mı değil mi?” diye sürekli kontrol ediyorsun. “Ne yazmış, neredeymiş?” diye adamı takip etmekten kendini unutuyorsun. Bir uyusan sanki her şey düzelecek ama ağlamaktan uyuyamıyorsun maalesef.

Haberin Devamı


İkinci hafta


Acın hafiften öfkeye dönüşüyor. Özellikle ilk hafta arayıp, uygun bir cevap alamadıysan bu hafta bir gurur yapıyorsun. Her yerden telefonunu siliyorsun. Sosyal medya hesaplarını daha az takip etmeye çalışıyorsun. Eskiden 15 saniyede bir idi. Şimdi 5 dakikada bir işte. İnsanlara ayrıldığını daha rahat bir şekilde söyleyebiliyorsun. Artık gözlerin dolmuyor. Bir de üstüne sanki çok iyiymişsin gibi davranıyorsun. Bu dönemde burçlarınızı okuyorsun. Beraber olup olmayacağınızı burç yorumlarından öğrenmeye çalışıyorsun.


Üçüncü hafta...


Bir şey oluyor, bir anda bütün dengen bozuluyor. Sabah acı çekip, akşam mutlu oluyorsun. Arkadaşlarınla dışarıda deli gibi eğlenirken, birkaç dakika sonra tuvalette kendini ağlarken buluyorsun. Onu aramak için binlerce bahane arıyorsun. Saçma sapan şeyleri mesaj olarak atıyorsun. Genelde bu haftalarda geri dönüş oluyor. Adam da özlemiş mi artık ne yapmışsa... Ama soğuk, kısa, öz ve umut vermeyen cevaplar maalesef. Sen yine tabii umudundan hiç vazgeçmiyorsun. Bir taraftan da inanılmaz derecede paranoyaklaşıyorsun. Hayatında kesinlikle biri olduğuna inanıyorsun. Herkese şüpheli gözlerle bakıyorsun. Kendini yiyip bitiriyorsun.

Haberin Devamı


Dördüncü hafta


“Artık dönse de biz eskisi gibi olamayız” dediğin bir döneme giriyorsun. Hem dönmesini istiyorsun; hem de seni yalnız bıraktığı için ona çok kırgınsın. İşin kötüsü çok özlüyorsun. Onun seninle aynı şeyleri hissetmediğinin farkına varıyorsun. Bu kez kızmıyorsun. “Sevseydi gelirdi, sevseydi zaten hiç gitmezdi” diye düşünüyorsun. En kötü aşaması bu oluyor. Artık umudunun kalmadığı, keşkelerin bir işe yaramadığı, sadece anılarınla yetinmek zorunda kaldığın aşama.
Merak etme ama bundan sonrası düzlük. Bundan sonrası bitişini kabul edip, o defteri bir daha hiç açılmamak üzere kapatman.
Ama yine de garip geliyor tabii. Bir zamanlar seni senden çok seven, her şeyini ezbere bildiğin birinin bir yabancıya dönüşmesi..

Yazarın Tüm Yazıları