Çözüm süreci ‘Arapsaçı’ olmasın!

AHMET Türk’ün dediği gibi, “Her şey iyi gidiyordu. Çözüm süreci işliyordu. Ama Kobani krizi süreci zora soktu...”

Haberin Devamı

Kobani’nin öteki adı Ayn El Arab’dır...
Yani Kürtlerin yaşadığı bir Arap kenti.
O yüzden Türkiye’deki “Çözüm süreci ‘Arapsaçı’na dönmesin” diyorum.
Kördüğüm olmasın. Çözülmez bir hal almasın. Kamplaşmaya teslim olmasın.
Çok iyi biliyorum ki, eğer sivil inisiyatif, barış sürecini başarıya ulaştırır, yepyeni bir anayasayla demokratik Türkiye’nin kapılarını açarsa...
Bu aynı zamanda bütün bölgedeki demokratikleşme hareketlerine örnek olur.
Türkiye bu bölgedeki çözümün ve demokrasinin cazibe merkezi haline gelir.
Yani Suriye’nin de Irak’ın da demokratikleşme meselesi, Kürt sorunu, Türkiye’deki barış sürecinin başarısıyla doğru orantılıdır.
O nedenle Ankara Kobani’ye kayıtsız kalamaz. Kuzey Irak’a kayıtsız kalamaz.
Çünkü bu bölgenin ortak kaderi sınırların ötesindedir...
Kobani’nin huzuru da Türkiye’deki çözüm süreci ve demokratikleşmeye bakar.
O nedenle barış sürecinin üzerine titremek gerekiyor.
O nedenle, ‘Arapsaçı’na dolaşmadan, Türkiye’deki barış sürecini artık büyük bir hızla yol haritasına bağlamak gerekiyor.
Çünkü bu yol haritasında sınır yoktur. Çözüm bütün bölgeyi ilgilendirir.

Haberin Devamı


HSYK’ya kadın hâkim

HSYK üyeleri arasında kadın hâkim yok...
10 asıl üyenin tamamı erkek adaylardan oluştu. Yerel mahkemelerde görev yapan hâkim ve savcıların yaklaşık 3’te 1’i kadın olmasına rağmen, seçilen 15 asıl HSYK üyesinin tamamı erkek. Kadınlar, 6 kişilik yedek listede sadece Zeynep Şahin tarafından temsil edilebildi.
Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir kadın hâkim atayabileceğini yazdım.
Gerçekten de kadının olmadığı hiçbir demokratik ortamda, ne tam demokrasi ne de tam adalet olur diye inanıyorum.
Ve o nedenle de bu detayı önemsiyorum.
Çünkü...
Nereye bakarsanız bakın, hangi kurumu incelerseniz inceleyin, hangi toplumsal olaya bakarsanız bakın, kadınların olmadığı yer eksiktir...
Adalet de öyle...

Bu resim ne çok şey anlatıyor?


Çözüm süreci ‘Arapsaçı’ olmasın

Haberin Devamı

TURGUTREİS D Marin o kadar güzel bir organizasyon yapmış ki...
Atıklardan bir sergi...
Deniz kirliliği bu kadar mı güzel anlatılır. Bravo...
Ve en önemlisi...
Denizcilerin piri, Sadun Boro’nun portresi... Neden yapılmış biliyor musunuz?
Kıyılardan toplanan atıklardan. Şişelerden, kutulardan. Atık adına aklınıza ne gelirse onlardan yapılmış.
Sadun abi, içimizdeki rüzgârların değişmez pusulasıdır.
O yüzden Doğuş Marinalar koordinatörü Ali Erkan Bezirgan’ı kutluyorum.
Ve elbette orada bulunan Harun Özakıncı ve hayatını çevre bilincine adamış Can Pulak’ı (abimizi) kutluyorum.
Sadun Abi bir de konuşma yapıyor.
Tüm denizciler ve çevreciler için yayınlıyorum: “Yıllarca uğraştık. Ancak koyların büyük bölümünün betona yenik düşmesine engel olamadık. Tatil yapan duyarsızlar, temizleyenlerden daha çok olduğu için koylar da çöpe boğuldu. Tam ümidimi yitirdiğim anda bu sergide gördüğüm çevre ve denize olan ilgi beni umutlandırdı. 60 yıl dünyanın tüm denizlerinde dolaştım, dolaşmadığım deniz, koy, ülke kalmadı. Doğasına, denizine, ülkesine böylesine hoyrat, kötü ve vahşice davranan millet görmedim. Vahşi dediğimiz kabileler bile doğasına böylesine vahşice davranmıyorlardı. Buradaki eserler denize, çevreye ne kadar kötü davrandığımızın ibret belgesidir. Gökova’yı, Hisarönü’nü, Göcek’i ne kadar koruyabilirsek o kadar başarılı oluruz.”
DENİZLERİMİZ TEMİZ
RÜZGÂRINIZ KOLAYINA OLSUN

Yazarın Tüm Yazıları