GeriSeyahat Şoförsen tak fişeCEO’ysan bak keyfine
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Şoförsen tak fişeCEO’ysan bak keyfine

Şoförsen tak fişeCEO’ysan bak keyfine

Patronların arabası S500’ün yeni hibrit modeli, dünyaya daha düşük karbondioksit emisyonu vaat ediyor.

Otomobil keyif işi. Tabii İstanbul’da bir yerden bir yere ulaşmaya çalışmıyorsanız... Yemyeşil ağaçlarla çevrili bir yolda huzurla araba kullandığınızı düşünün. Bir de akşam 7’de Boğaziçi Köprüsü girişinde dördüncü şeritte sabit bir şekilde beklediğinizi...

Birkaç ay önce taksici kılığına girip İstanbul yollarında halkın nabzını tuttuğum haberden etkilenmiş olsalar gerek, Mercedes beni yeni S500’ün deneme sürüşü için Danimarka’ya çağırdı.
Malum S500, Mercedes’in en heybetli arabası. Devlet başkanları, şirket patronlarının vazgeçilmezi. Ama bence bu aracın testi en iyi arka koltukta yapılır. Çünkü hiçbir patron kolay kolay “Şu direksiyona geçip de bir trafiğe gireyim” demez.

Yine mesela bir Turgut Özal değilse herhangi bir siyasetçinin “Haydi bir kaset koy da neşelenelim Semra Hanım” diyerek Boğaziçi Köprüsü’nde S serisi bir Mercedes kullanma ihtimali de düşüktür.

Neyse, bizim testimiz arka koltukta değil, şoför mahallinde gerçekleşti. Rotamız, Danimarka’nın başkenti Kopenhag’dan başlayıp İsveç’in sahil kasabalarını ‘yeşil’ ve ‘medeni’ yollardan kat ederek Malmö şehrinde son buluyordu.

ELEKTRİĞE GEL

Şoförsen tak fişeCEO’ysan bak keyfine

Seçilen güzergâhın da aracın da önemli bir özelliği var. Kopenhag, ‘Avrupa’nın yeşil başkenti’ olarak biliniyor. S500’ün yeni modeli de hibrit teknolojiye yani elektrik ve benzinin bir arada kullanıldığı bir mühendisliğe sahip. Bu teknoloji sayesinde araç, 100 kilometrede sadece 2.8 litre yakıt tüketiyor. “O kadar para verdikten sonra yakıt mı düşünür insan” diye sorabilirsiniz. Ki arabanın benzinli modelinin Türkiye’de 900 bin lira civarında olduğu düşünülürse bu soru mantıksız sayılmaz. Ancak S500’ün yakıt tasarrufundan daha iddialı bir vaadi var: Mümkün olan en uzun mesafede emisyonsuz yol almak.

Büyük otomotiv firmaları son yıllarda karbondioksit emisyonunu düşürmek için farklı bir rekabetin içinde. Bir yandan güçlü performans araçları piyasaya sunarken öte yandan hibrit teknoloji sayesinde en düşük yakıt tüketiminin peşindeler. Çünkü ne kadar az yakıt, doğaya o kadar az zarar demek. S500’ün şiarı da bu.

Almanlar uzun hesaplamalardan sonra, yolda kendini şarj edebilen elektrik motoru sayesinde karbondioksit emisyonunda yüzde 43’e varan bir düşüş elde etmeyi başarmış. Mercedes yetkilileri bu çevreci iddiaları sebebiyle test sürüşünü havası, suyu ayrı güzel Kopenhag’a almışlar. Fakat Kopenhag’da bir araç test edilecekse belki de bu sadece bisiklet olmalı. Çünkü Danimarkalılar sokaktaki her üç şeyden birinin bisiklet olduğunu gururla söylüyor.

BURADA YOL BİZİM

Şoförsen tak fişeCEO’ysan bak keyfine

Daha arabayla yola çıkar çıkmaz bunun boş bir söz olmadığını anlıyorum. Sağımdan solumdan fırlayan bisikletliler hiç umursamadan önüme geçmeye çalışıyor. İlk ışıklarda önümde ve etrafımda 50’nin üzerinde bisiklet duruyor. Duruşlarındaki birinci kaptan tavrına bakarsanız “Hangi arabayı kullanırsan kullan, burada yol bizim” der gibiler. Hayır, arka koltukta oturmuş gazetemi okuyor olsam anlayacağım. Şoför koltuğundayım, bana bu tavır niye? Neyse yeşil ışıkla birlikte hepsi fırlıyor ve bisiklet yolundan sürüşlerine devam ediyorlar.

33 KİLOMETRE YAKITSIZ SÜRÜŞ

Şoförsen tak fişeCEO’ysan bak keyfine

S500’ün sadece elektrikli, tasarruflu ve spor olmak üzere 3 sürüş modu bulunuyor. Sadece elektrikli seçenekle 33 kilometrelik karbondioksit emisyonsuz bir sürüş yapmak mümkün. Eğer araç uygun şartlarda kullanılırsa yol alırken kendini şarj edebilen teknoloji sayesinde 100 kilometrede 3 litrenin altında bir yakıt tüketimi mümkün oluyor.

Araçta sürüş güvenliği açısından da dikkat çeken özellikler var. Bunlardan biri, önünüzdeki araca takip mesafesinden daha çok yaklaşırsanız gaz pedalının titreşimle uyarı vermesi. Danimarka’yı İsveç’e bağlayan meşhur Oresund Köprüsü’nden geçerken bu sistemin işe yaradığını fark ettim. Avare avare bu mühendislik harikasına ve yanındaki rüzgâr türbinlerine bakarken gaz pedalının titremesiyle öndeki araca fazla yaklaştığımı anladım.

İsveç’teki varış noktamız Malmö kentindeyse aracın başka bir teknik özelliğiyle tanıştık. Garajda yere monte edilmiş bir plaka bulunuyordu. Bu levha kablosuz elektrik şarjı sağlayan bir aparat. Araç, levhanın üzerinde durduğunda otomatik olarak şarja geçiyor. Özetle şoförün işini kolaylaştırıyor. Yani adamlar aracını fişe takmaya üşenenleri bile düşünmüş.

Hibrit S500’ü kullanmak gerçekten keyifli. 422 beygirlik motoruyla 100 kilometre hıza 5.2 saniyede ulaşıyor. Ama öyle bir performansla 2.8 litre tüketimi unutmanız gerekir. Sürat felakettir, çevre için de öyle. Siz siz olun, gaza basmadan önce çevrenizde yeşil kalan ne varsa düşünün. S500 testinden çıkardığım mesaj bu.

False