Cem Garipoğlu cezaevindeki 1849’ncu günde canına kıydı

Güncelleme Tarihi:

Cem Garipoğlu cezaevindeki 1849’ncu günde canına kıydı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 11, 2014 10:06

BEŞİKTAŞ Bingül Erdem Lisesi öğrencisi, 17 yaşındaki sevgilisi Münevver Karabulut’u 3 Mart 2009’da Bahçeşehir’deki villalarında başını gövdesinden ayırarak öldüren 23 yaşındaki Cem Garipoğlu, 24 yıllık hapis cezasını çektiği Silivri 5 No’lu L Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki koğuşunda dün sabah ölü bulundu. Başına geçirdiği naylon poşet ile yaşamına son veren Cem Garipoğlu 1849 gündür cezaevinde bulunuyordu. Cem’in önceki gün yapılan açık görüşte ailesiyle bir saat birarada kaldığı, görüş sonrası iki tarafında moralinin bozuk olduğu bildirildi. Cem Garipoğlu cezaevinde yaptığı son ropörtajda, “Kamuoyu baskısı nedeniyle en üst sınırdan hapse mahkûm edildim. Bana verilen en büyük ceza aslında vicdanım. Ömür boyu yaşayacağım bunu” demişti.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Garipoğlu’nun cesedi, sayım için gelen infaz koruma memurları tarafından sabah 08.00’de, tek başına kaldığı 3’lü koğuşunda bulundu. Garipoğlu’nun Silivri 5 No’lu Cezaevi’nde 3’lü koğuşta tek başına kaldığı, kamera sisteminin ise koğuşun ortak avlusunda bulunduğu belirtildi. Kamera görüntülerinde yapılan incelemede, koğuşa kimsenin girmediği görüldü. Koğuşun en son 02.00’de kontrol edildiği, ilk incelemelerde olayın 02.00 ile 08.00 arasında olduğu tespit edildi.

Cem Garipoğlu cezaevindeki 1849’ncu günde canına kıydı
Türkiye yıllarca bu cinayeti konuşmuştu

KANTİNDEN ALDIĞI ÇAMAŞIR İPİYLE...

Sabah sayım yapan infaz koruma memurları Cem Garipoğlu’nun koğuşuna geldiklerinde gördükleri manzara karşısında şok geçirdi. Hemen içeri giren görevliler Garipoğlu’nu başına poşet geçirmiş, poşetin ağız kısmının açılmaması için çamaşır asmak üzere kantinden aldığı iple boğazına dolamış olarak buldu. Garipoğlu hemen cezaevi revirine götürüldü durum savcıya bildirildi. Revirde yapılan incelemede Cem’in hayatını kaybettiği belirlendi. Koğuşta yapılan incelemede çamaşır ipinin bir parçası pencere demirinde bulundu. Garipoğlu’nun önce pencere demirine kendini asmak istediği, ip kopunca başına poşet geçirip ipi de boğazına doladığı ihtimali ağırlık kazandı. Savcının incelemesi devam ederken olay Garipoğlu Ailesinin avukatına bildirildi.

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Cezaevi savcılığının yaptığı incelemenin ardından Garipoğlu’nun cesedi, saat 13.50 sıralarında cenaze aracına konuldu. Jandarma eşliğinde Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nden çıkarılan cenaze, saat 14.30 sıralarında Adli Tıp Kurumu’na getirildi. Savcılık yetkilileri olayın ‘İntihar’ gibi görünmesine rağmen her türlü olasılığın değerlendirildiğini bildirdi.

Cem Garipoğlu cezaevindeki 1849’ncu günde canına kıydı
Cem Garipoğlu'nun cenazesi cezaevinden çıkarıldı

“BAŞINDAN BERİ ‘RUH SAĞLIĞI BOZUK’ DEDİK”
Münevver Karabulut cinayeti davasında Cem Garipoğlu’nun avukatlığını yapan Aytekin Kaya, müvekkilinin ruh sağlığının bozuk olduğunu en başından beri söylediklerini belirtti. Olayın henüz çok sıcak olduğunu, savunmalarında da Garipoğlu’nun akli dengesinin bozuk olduğunu belirttiğini söyleyen Avukat Aytekin Kaya, çok üzgün olduğunu ifade ederek, “Adli Tıp Kurumu’da Cem Garipoğlu’nun ruh sağlığının bozuk olduğunu ancak kişinin ceza ehliyetinin olduğu şeklinde rapor vermişti. Burada da bir çelişki vardı zaten. Başından beri biz bu durumu anlatmıştık. Cem Garipoğlu’nun ruh sağlığının bozuk olduğunu en başından beri biz söyledik ve bu olay yaşandı. Demekki ruh sağlığı bozuk bir insan başkasını öldürebiliyorsa kendisini de öldürebiliyormuş” dedi.

Cem Garipoğlu cezaevindeki 1849’ncu günde canına kıydı
Cem Garipoğlu kimdir? İşte biyografisi ve hayatı...

Haberin Devamı

OLAYIN HİKAYESİ

İKİ PARÇA CESET ÇÖP KONTEYNERİNDE
Münevver Karabulut 7 Mart 1991 doğumluydu. Aslen Bolu Mengenli bir ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Süreyya Karabulut Fener Rum Patrikhanesi’nde aşçı olarak çalışıyordu. Annesi Nagehan Karabulut ise ev hanımıydı. Lise son sınıf öğrencisi Münevver aynı zamanda üniversite sınavlarına hazırlanıyordu. Gittiği dershanede arkadaşları aracılığıyla Cem Garipoğlu ile tanıştı.

O dönem 18 yaşındaki Cem Garipoğlu, işadamı Mehmet Nida Garipoğlu ve Tülay Makbule Garipoğlu’nun ortanca oğullarıydı. Bir süre Rusya ve Japonya’da yaşamış, ailesi eğitimine büyük önem göstermişti. Cem Garipoğlu o dönem ailesine ait olan Burgaz Rakı fabrikasında, pazarlama bölümünde çalışıyordu.

Haberin Devamı

Cem ile Münevver’in arkadaşlıkları kısa zamanda ilerledi. Münevver’in bu birlikteliğinden annesi Nagehan Karabulut ve kardeşi Enver’in de haberi vardı. Anne 2009’un yılbaşı gecesi, Münevver’in Cem’le birlikte gece yarısına kadar dışarıda kalmasına da izin vermişti.

Ancak 3 Mart 2009 gecesi hiç beklenmedik bir şey oldu. Etiler’deki konteynerlerden çöp toplayan bir kişi, başı gitar kutusunda, bedeni ise bir bavulun içerisinde bir ceset buldu. Hemen polisi aradı. Polis geldiğinde durum hiç de iç açıcı değildi. Genç kızın cesedi bıçak darbeleriyle doluydu. Cesetle birlikte yer alan çantadan İETT pasosu, okul kimlikleri ve nüfus cüzdanı da çıktı. Genç kadın 17 yaşındaki Münevver Karabulut’du.

Polisler henüz cesedin üzerindeki inceleme bitmeden Münevver Karabulut’un ailesinin yaşadığı eve gitti. Baba Süreyya Karabulut henüz evde değildi. Münevver’in öldürüldüğünü söylemediler. İlk sordukları soru Münevver’in nerede olduğuydu. Nagehan Karabulut kızının Cem ile birlikte olduğunu biliyordu. Cem’in evini bilen tek kişi ise Münevver’in kardeşi Enver Karabulut’du. Polisler Enver’i de yanlarına alarak Cem Garipoğlu’nun ailesiyle birlikte yaşadığı Bahçeşehir’deki villaya gitti.

Cem Garipoğlu ve babası Mehmet Nida Garipoğlu evde değildi. Anne Tülay Makbule ise hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi davrandı. Oysa ki evdeki kanları temizlediği için ilerleyen zamanda ceza alacaktı. Polisler evde arama yapmak izin aldıktan hemen sonra villaya girdi. Özel ışıkla yapılan incelemede evin kan gölüne döndüğü belirlendi. Evin her köşesinde cinayetin izleri vardı. Münevver’in takma tırnakları oturma odasında bulundu. Cinayet mutfakta işlenmişti. Münevver’in başının kesildiği testere Cem’in yatak odasında, gardıropun içinde gazete kağıdına sarılı olarak bulundu.

Olay mahalli bulunmuş, şüphelinin ismine aynı gece ulaşılmıştı ancak Cem’den hiçbir iz yoktu. Polisler evde arama yaparken gelen babası Mehmet Nida Garipoğlu ve annesi Tülay Makbule Garipoğlu gözaltına alındılar. Cem ise sanki yer yarılmış da içine girmiş gibiydi.

Kamuoyunun cinayete olan ilgisi, Cem’in saklandığı her gün biraz daha arttı. Hatta bir ara tek gündem maddesi Münevver cinayetiydi. Cem Garipoğlu’nu yakalaması için özel bir ekip oluşturuldu. Cem Garipoğlu hakkında kırmızı bülten de çıkartıldı.

Cem Garipoğlu cezaevindeki 1849’ncu günde canına kıydı
Babası kitabında yazmıştı: 'Cem keşke kendini öldürseydi''

197 GÜN KAÇTI

Soruşturma sürecini TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu da izledi. Komisyona sunulan rapora göre, Cem Garipoğlu’nun yakalanması için 16 ilde 106 operasyon düzenlenmişti. Bu sırada Garipoğlu Ailesi’nin şirketleri de TMSF tarafından sıkıştırılmaya başlandı. Burgaz Rakı’ya el konuldu. Cem Gariopoğlu ailesinin en sıkıştığı anda, cinayetten tam 197 gün sonra, 17 Eylül 2009 gecesi Bakırköy’de polislere teslim edildi. Geceyi emniyet müdürlüğünde geçiren Cem Garipoğlu ertesi gün nöbetçi mahkeme tarafından tutuklandı. Emniyetteki ifadesinde cinayetle ilgili hiçbir bilgi vermedi. Münevver’in cinayetten sonra kaybolan telefonunu da çöp konteynerine attığını söyledi.

CİNAYETİN SIRRINI MAHKEME BİLE ÇÖZEMEDİ

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Kasım 2009’da Cem Garipoğlu ile babası Mehmet Nida Garipoğlu, annesi Tülay Makbule Garipoğlu, amcası Hayyam Garipoğlu ile 3 şirket çalışanına dava açtı. Cem Garipoğlu cinayet, babası ise yardımla suçlanıyordu. Diğerlerine getirilen suçlama ise suç delillerini saklamak ya da yok etmekti.

26 Şubat 2010’da görülen davada Cem Garipoğlu ifade verdi. Münevver’in bir teğmenden gelen mesajı gördüğü için kıskandığını, tartışınca da cinayeti işlediğini anlattı. Başka da bir detay vermedi. Kendisini iki kişinin sakladığını ancak nereye sakladıklarını bilmediklerini anlattı. Konuşurken sesi titriyordu. Ne kendi ailesinin ne de Münevver’in ailesinin gözlerine hiç bakmadı. Cinayet davasının devamındaki duruşmalarda da çok az konuştu. Cinayetin perde arkası bir türlü aydınlanamadı. Türkiye’nin en çok merak ettiği, “Neden öldürdü?” sorusunun yanıtı bir türlü bulunamadı.

Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi 18 Kasım 2011’de sonuçlandırdığı davada, Cem Garipoğlu’nu en ağır ceza olan 24 yıla, annesi, amcası ile 3 şirket çalışanını ise 3’er yıl hapse mahkum etti. Baba Mehmet Nida Garipoğlu ise beraat etti.

MÜNEVVER’İN AİLESİNİ YIKAN PİS MASA SKANDALI
Cinayetle ilgili soruşturma devam ederken Münevver Karabulut’un otopsi raporu açıklandı. Rapora göre Münevver Karubulut’un bedeninde başka bir erkeğe ait meni örnekleri bulunmuştu. Ancak kısa süre sonra bu meninin başka bir cesetten Münevver’in cesedine bulaştığı ortaya çıktı. Adli Tıp Kurumu'nda yaşanan ihmal nedeniyle açılan dava kapsamında; ikisi doktor, biri otopsi teknisyeni olmak üzere üç adli tıp görevlisi yargılandı ve yargılama sonucu doktorlar beraat ederken “görevi ihmal” gerekçesiyle otopsi teknisyeni 5 ay hapis cezasına çarptırıldı.

2 MİLYONLUK TAZMİNAT DAVASI AÇTILAR
Münevver Karubulut’un ailesi avukatları Rezan Epözdemir aracılığıyla Cem Garipoğlu ve ailesine 2 milyon TL’lik manevi tazminat davası açtı. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dava sonucuna göre, Küçükçekmece Aile Mahkemesi 8 Ekim 2013’de tazminat davasını da karara bağladı. Garipoğlu ailesinin Karabulut ailesine 37.500 lira maddi, 1 milyon 250 bin lira manevi tazminat ödemesine karar verildi. Küçükçekmece Aile Mahkemesi rekor tazminata hükmedince, Karabulut Ailesi’nin avukatı Rezan Epözdemir 1 milyon 287 bin TL’lik tazminatın tahsili için icraya başvurdu.

Garipoğlu Ailesi ise 110 bin TL’lik harç ödeyerek kararı temyiz etti ve icranın durdurulmasını talep etti. Karabulut Ailesi bunun üzerine Küçükçekmece 1’nci İcra Mahkemesi’ne başvurarak Tülay Makbule Garipoğlu’nun banka kasasından çıkan 49 parça mücevherine kıymet takdiri yapılmasını istedi. İlk bilirkişi mücevherlere 530 bin TL değer biçti. Ancak Tülay Makbule Garipoğlu mücevherine az değer biçildiğini iddia etti ve başka bir bilirkişinin değer tespiti yapmasının talep etti. 2’nci bilirkişi de kasalardan çıkan 5 kilo külçe altın, tek taş yüzük, altın ve pırlantadan oluşan 49 parça mücevheri tek tek inceleyip 543 bin TL değer biçti. Garipoğlu yine değeri az buldu ve itiraz etti. Mahkemenin atadığı 3’ncü bilirkişi ise ziynet eşyalarına 640 bin TL değer biçti. Bunun üzerine mahkeme, kıymetli eşyaların satışa çıkarılmasına karar verdi. Karabulut ailesi avukatı Rezan Epözdemir kararla birlikte Küçükçekmece 2’nci İcra Müdürlüğü’ne satış için başvuruda bulundu. Altınların satışıyla tazminatın yaklaşık yarısı tahsil edilmiş oldu.

CEZAEVİNDE SON ROPÖRTAJ

Habertürk Gazetesi Muhabiri Yasemin Güneri, Cem Garipoğlu ile yattığı cezaevinde ropörtaj yapan tek gazeteci olmuştu. Pişman mısınız sorusuna yanıt vermeyen Cem Garipoğlu, Kasım 2012’de yapılan ropörtajda şunları anlatmıştı:
“Buradan tahliye olduktan sonra Çin’e gidip uluslararası hukuk okumak istiyorum. Daha önce 1-1.5 yıl Çin’de yaşamıştım. Çince konuşmayı ve yazmayı biliyorum. Sevdiğim bir ülke. En çok gelecek vaat eden ülke olarak görüyorum. Bu nedenle Çin’e yerleşip eğitimimi tamamlamak istiyorum. Şimdi 21 yaşındayım 34 yaşımda tahliye olacağım. 34’üncü yaşıma hazırlanıyorum” diye konuştu.

‘EN BÜYÜK CEZA VİCDANIM’
“Adil bir yargılama olduğuna inanmıyorum. Kamuoyu baskısı nedeniyle en üst sınırdan hapse mahkûm edildim. Bana verilen en büyük ceza aslında vicdanım. Ömür boyu yaşayacağım bunu. Verilen hapis cezasının fazla olduğunu düşünüyorum. Zaten bu nedenle AİHM’ye başvurduk. Orada henüz yargılama başlamadı. Orada yargılamalar uzun sürüyormuş. Çıkacak sonucu bekliyorum.”

SPOR YAPARAK KENDİME BAKIYORUM
“Şimdi 21 yaşımdayım. Sürekli kilo alıp veriyordum. Spora başladıktan sonra dengeli bir kiloya kavuştum. Cezaevinden yana bazı mahkûmlar şikâyetçi. Ancak benim hiçbir şikâyetim yok. Burada zamanımı spor yaparak ve ders çalışarak geçiriyorum. Çince’mi geliştirmek için uğraşıyorum.”

‘PSİKOLOĞA BİR KEZ GİTTİM’
“Cezaevinde yaklaşık bin mahkûm var. Hepimiz için atanmış sadece bir psikolog var. Bu nedenle sık sık görüşme şansımız olmuyor. Ben bir kez görüşebildim. Ruh halim iyi mi kötü mü bilmiyorum. Buradaki herkes gibiyim.”

KOĞUŞ ARKADAŞI KAÇMIŞTI
Cem Garipoğlu özel koğuşta kaldığı Metris Cezaevi’nden Silivri Cezaevi’ne nakledildiğinde büyük bir sorun oldu. Cezaevi yönetimi Cem’e zarar verebilirler diyerek diğer mahkumların arasında kalmadı. Bir süre tek başına kalan Cem’in daha sonraki koğuş arkadaşı, amcası Hayyam Garipoğlu’nun yakın arkadaşı Korkmaz Yiğit oldu. Ancak Korkmaz Yiğit 2 ay sonra cezaevi yönetimine başvurarak koğuşunun değiştirilmesini istedi. Cem Garipoğlu’nun pasaklı olduğunu söyleyen Korkmaz Yiğit, Cem’in koğuşun temizlik işlerinde kendisine yardım etmediğini iddia etti. Silivri Cezaevi yönetimi Korkmaz Yiğit’in koğuşunu değiştirdi. Yalnız kalan Cem Garipoğlu’nun yanına yağma suçundan hükümlü Hakan Y. verildi. Hakan Y. koğuşun temizliğini belli bir ücret karşılığında yapıyordu. Cem’le de iyi geçiniyorlardı. Ancak birkaç ay sonra Hakan Y. de Korkmaz Yiğit’le benzer iddialarla cezaevi yönetimine başvurdu. Cem Garipoğlu’nun tutarsız davranışları nedeniyle psikolojisini bozduğunu, gece tuhaf tavır ve davranışlar sergilediğini iddia eden Hakan Y. hemen başka bir koğuşa alındı. Cem Garipoğlu da o günden sonra koğuşunda yalnız kalmaya başladı.

Adli Tıp akli dengesi yerinde demişti
Yargılama aşamasında avukatının akli dengesinin yerinde olup olmadığının araştırılmasını istediği Cem Garipoğlu, Adli Tıp Kurumu’nda müşahede altına alınmıştı. Adli Tıp Kurumu’ndan mahkemeye gönderilen iki rapordan birinde Cem Garipoğlu’nun akıl sağlığının yerinde olduğu belirtildi. Adli Tıp 6. İhtisas Kurulu’ndan gelen diğer raporda ise Cem Garipoğlu’nun samiimi itiraflarda bulunduıu belirtilerek “Olaydan 3–4 gün önce Münevver ‘sen de erkek misin’ dediğinde alınmadım ama olay günü ama yineleyince kendimi kaybettim. Mutfağa gittiğimi hatırlıyorum. Olay gözümün önüne geliyor. Bölüm bölüm hatırlıyorum. Hiçbir zaman hiçbir insan ölmeyi hak etmez” dediğine yer verilmişti.

Liseyi içerden bitirdi
Garipoğlu bu arada, tutuklu olduğu süre içinde liseyi de açıktan bitirip mezun oldu. Bebek Özel Yeni Yıldız Koleji’nin 11 A sınıfında, 161 okul numarası ile ‘aktif öğrenci’ öğrenci olarak görünen Cem Garipoğlu’nun birinci dönem karnesindeki davranış puanı 100’dü. “Teşekkür” belgesi alan Garipoğlunun seçmeli “Demokrasi ve İnsan Hakları” dersinden de 5 üzerinden 4, yani “iyi” almıştı. Birinci dönem karnesindeki tek zayıfı ise 5 üzerinden 2 ile “Geometri” dersinden almıştı. Matematik, felsefe ve seçmeli sosyoloji notları 3,5 olan Garipoğlu, “Dil ve Anlatım”, “Yabancı Dil” ve seçmeli “Beden Eğitimi” derslerinden ise tam not almıştı. Devamsızlıktan sınıfta kalan Garipoğlu, yakalanıp cezaevine girdikten sonra, örgün öğretim dışına çıkarılmıştı.

Liseyi açıktan bitirip mezun olan Cem Garipoğlu 2013 yılında tutuklu bulunduğu Metris 1 Nolu Cezaevi’nde üniversite sınavına girdi. 5 dil bilen Garipoğlu mahkemenin hakkında vereceği cezayı beklerken, yabancı dilini unutmamak ve geliştirmek için dil ağırlıklı kitaplar okurken, bir yandan da ÖSYM’ye başvurup, üniversite sınavlarına hazırlandı. Üniversiteyi iyi bir dereceyle kazanmak istediği belirtilen Cem Garipoğlu’nun hedefinde hukuk ya da uluslararası ilişkiler okumak yatıyordu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!