"Bunun bedelini anında ödersiniz"

Güncelleme Tarihi:

Bunun bedelini anında ödersiniz
Oluşturulma Tarihi: Ekim 10, 2014 21:45

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bingöl'deki il emniyet müdürüne yapılan saldırıyı değerlendirerek; "Tesellimiz, güvenlik güçlerimiz bu adice alçakça girişimi yapanları bulup onlara gerektiği cezayı vermiş olmaları demek ki anında böyle bir şeyi yapmanız halinde bunun bedelini ödersiniz ve bedelini de ödediler. Ama yeterli değil. Bundan sonraki süreçte bu çok daha farklı bir şekilde yürüyecek. Ülkemizdeki can mal güvenliği sorumluluğumuz kesinlikle neyi gerektiriyorsa bunu yapacağız" dedi.

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Trabzon'da STK temsilcileriyle istişare için akşam yemeğine katıldı. Burada konuşan Erdoğan, son dönemde yaşanan olaylar ile ilgili olarak HDP'yi eleştirerek; "Parlamentonun içinde grubu olan bir siyasi partinin partinin temsilcileri herkesi sokağa davet ediyor. Sokağa davet edilenler, neymiş daha sonra diyor ki ben onları şiddete davet etmedim, sokağa davet ettim. Demokratik haklarınızı kullanın dedim. Zaten sizin demokratik hak anlayışınız bu. Şiddet. Sizin demokratik hak anlayışınızda molotof kokteyli var. Sizin demokratik hak anlayışınızda taş var silah var" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca konuşmasında Türkiye'nin IŞİD'e silah yardımı yaptığı iddialarını kesin bir dille reddederek; "IŞİD'e biz silah yardımı yapmışız. Hala bunu maalesef insafsızca edepsizce kullanıyorlar. Kimse Türkiye'nin IŞİD'e silah temin ettiğini bu tür bir yardımda bulunduğunu asla ispat edemez asla söyleyemez. Biz terörün her çeşidine bugüne kadar nasıl karşı olduysak bundan sonra da karşı olacağız" dedi.

"ONLAR İŞİN LAFINI YAPIYOR BİZ UYGULAMASINI"

Konuşmasının başında 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçiminden bu yana 61 gün geçtiğini vurgulayan Erdoğan, bugünün anlamlı olduğuna değinerek; "Bu yönü itibariyle anlamlı. Güzel bir tevafuk diyebilirim buna. Cumhurbaşkanı sıfatıyla da ilk defa böyle bir toplu açılış törenine ve ilk defa büyük şehirlerden Trabzon'da halkımla STK'larla bir arada oldum" sözlerini kaydetti. Ne olursa olsun ekonomi ile demokrasiyi at başı sürdüreceklerini ifade eden Erdoğan, "Türkiye 2023 hedeflerine ulaşmak için ekonomide demokratikleşmede ve bu alanda uluslararası camiada iddialı söylüyorum bugün benim diyen ülkelerden çok daha ileride. Onlar işin lafını yapıyor biz ise uygulamasını yapıyoruz. Demokratik olduğunu söyleyenler kendilerine demokrat. Teokratik, otokratik rejimlere karşı maalesef tavırlarının olmadığını görüyorsunuz. İkili görüşmelerde hani demokrasi, diye sorduğunuzda doğru orada eksiğimiz oldu ama siz tavır koymuş olsaydınız işte bu eksiklikler olmazdı; ve sizin koyduğunuz tavrı biz koyamıyoruz diyorlar. Siz dünyada güya demokrasinin beşiği olarak adlandırılıyorsunuz. Ama uygulamada niçin bu adımları atmıyorsunuz, diye sorduğunuzda verilen cevap bu. Ne olursa olsun biz ekonomi ile demokrasiyi at başı sürdüreceğiz" diye konuştu.

"TERÖR ÖRGÜTLERİNİ BU HALE GETİREN BAŞTA ESED REJİMİDİR"

Demokratik standartların Türkiye'de yükseldiğini belirten Erdoğan, "Hak ve özgürlükler genişliyor. Bir yandan da yakın çevremizdeki kardeşlerimiz başta olmak üzere dünyanın tüm mazlumlarına el uzatmanın yani barışın ve insani değerlerin mücadelesini veriyoruz. Şu son olaylarda 4,5 milyar dolar Türkiye olarak harcadık. Bize yurt dışından değişik ülkelerden gelen rakam 200 milyon dolar civarında. BM Mülteciler Komisyonundan gelen rakamlar o kadar komik ki şaşarsınız. Ondan sonra da Türkiye'yi acaba biz kara harekatının içerisine nasıl sokarız? Türkiye'nin bir gündemi var. Eğer burada müşterek bir şey yapacaksak kaldı ki NATO ülkesi bir Türkiye isek atılması gereken adımlar var. Bunları atmanız lazım. Uçuşa yasak bölgeyi uygulayacaksınız ondan sonra güvenli bölge tezimizi kabul edeceksiniz eğit-donatı kabul edeceksiniz ve şu anda devlet terörü estiren Suriye rejimini de hedefe koyacaksınız. Orada terör örgütlerini bu hale getiren başta Esed rejimidir. Eğer bu hedefe konmazsa buradaki mücadeleden netice almak mümkün değil çünkü Esed rejimi sürekli beslenmektedir. Besleyen ülkeler de malum" diye kaydetti.

Irak ve Suriye'de tüm tarafların barışa kavuşması için mücadele verdiklerini vurgulayan Erdoğan, "NATO üyesi bir Türkiye tüm bu olan olaylarda adım adım NATO bunları nasıl takip ediyorsa Türkiye aynı şekilde bunları takip ediyor. Bu coğrafyaların hepsiyle halen devam eden yakın ilişkilerimiz var. Bu ilişkiler sebebiyle oraların halklarının bizden beklentileri var. Bizim içinde yaşadığımız coğrafyanın herhangi bir köşesinde yaşanan hiçbir gelişmeye Türkiye'nin duyarsız kalması asla düşünülemez. Suriye'den bize ne Irak'tan bize ne Filistin'den Mısır'dan Kıbrıs'tan bize ne diyenler ile İstanbul'dan Ankara'dan İzmir'den Antalya'dan Kayseri'den bize ne diyenler arasında inanın hiçbir fark yoktur. Bu kadar açık ve nettir. Türkiye komşularında bölgesinde yaşanan hadiseler karşısında sadece insani sadece vicdani değerleri savunmuş her zaman barışın tarafında olmuştur. Biz içeride birilerinin yaptığı gibi sadece kendi mezhebinden olanların hakkını savunanlardan değiliz. Birilerinin yaptığı gibi sadece kendi etnik kökeninden olanların tarafını tutanlardan da değiliz. İnanç ve mezhep ayrımı yapmadan Irak ve Suriye'de tüm tarafların barış ve huzura kavuşmaları için mücadele veriyoruz" dedi.

Erdoğan, araçları yakılan sivil vatandaşların da Kürt olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "İçimizde birçok unsurlar var ki maalesef bunlar acaba biz bu iktidarı nasıl düşürürüz Türkiye'yi nasıl zayıf düşürürüz bunun gayreti içindeler. Birlik beraberlik bunlarda böyle bir şey yok. Şu anda olan olayları görüyorsunuz. Birlik zamanı böyle bir zamanda çıkıyor, parlamentonun içinde grubu olan bir siyasi partinin partinin temsilcileri herkesi sokağa davet ediyor. Sokağa davet edilenler, neymiş daha sonra diyor ki ben onları şiddete davet etmedim, sokağa davet ettim. Demokratik haklarınızı kullanın dedim. Zaten sizin demokratik hak anlayışınız bu. Şiddet. Sizin demokratik hak anlayışınızda molotof kokteyli var. Sizin demokratik hak anlayışınızda taş var silah var. Demokratik özgürlük bu değildir. Devletin araç gereçlerine kamu binalarına okullara hastanelere saldıranlar bunların hepsinin bağlantısı sizinle. Bunlar bilinen gerçekler. Sivil vatandaşların araçlarını yakıyorsunuz. Kim bu vatandaşlar? Onlar da Kürt. Bölgede size hizmet veren esnafların mağazalarını yakıyorsunuz. Yakmakla kalmıyorsunuz yağmalıyorsunuz. Bunları ney ile ifade edeceksiniz. Artık aklı selim sahibi benim vatandaşlarım hangi etnik unsurdan olursa olsun bu gerçekleri görmesi lazım. Ben inanıyorum ki Kürt kardeşlerimin içinde de aklı selim sahibi olanlar bu gidişe dur diyeceklerdir. Onların buradaki duruşu birçok hesabı bozacaktır. Artık bu oyun şirazesinden çıkmıştır. Olay sadece kendi saltanatlarını devam ettirebilmek için işte Kobani'yi bahane etmek sureti ile ülkemizin geneline yaygın her tarafı kan ölüm böyle bir tabloyla karşı karşıya bıraktılar. Gezi Olaylarında böyle bir adım attılar başaramadılar, 17-25 Aralık'ta adım attılar başaramadılar. Şimdi acaba böyle bir adım atsak başarabilir miyiz? Kobani'yi bahane ediyorsun da Musul'u niye bahane etmiyorsun? Bu yaklaşım tarzı doğru bir yaklaşım tarzı değil. Barışı hedefleyen bir siyaset böyle bir şeyi konuşamaz. Benim terör örgütüm iyi ama onun terör örgütü kötü. Böyle bir kıyaslamaya gitmek demokratik barışçı insani bir tavır değildir."

"BU TERÖR ÖRGÜTÜNÜN TEDARİKÇİSİ KİM?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, silah göndereceğini söyleyen Batı ülkelerine hitap ederek "Bazı ülkeler ucu kendilerine dokununcaya kadar ucu dindaşlarına ya da petrol kuyularına dokununcaya kadar sorunlara özellikle de terör örgütlerine kayıtsız kalırken biz meseleye insani izaviyeden yaklaştık. Şu anda da Irak ve Suriye'de lokal çözümlerin değil kapsamlı çözümlerin devreye alınmasını savunuyoruz. Biz yıllardır Irak'taki Başbakan Maliki ile ilgili açık ve net düşüncemizi söyledik. Onun arkasında duranlar onu savunanlar ona verdikleri silahlarla Irak'ın üçte birini IŞİD terör örgütüne şu anda teslim ettiler. Musul'u terk ederken Maliki ordusu terör örgütünün elindeki silahlar ki ağır silahlar hepsi bunların ne yazık ki ABD'nin silahlarıydı. Bunları da kendilerine söyledim, sizin silahlarınızdı dedim. Batı ülkeleri, biz buradan silah göndereceğiz. Tamam da silahı nereye göndereceksiniz. Kime göndereceksiniz. Yönetime göndereceğiz. Tamam da o yönetim bunu nerede kullanacak. Bundan önce gönderilenler şimdi kimlerin elinde. Bu terör örgütünün tedarikçisi kim? Bu tedarik nereden oluyor? Çok güçlü bir istihbarat örgütüne sahibiz diyor o büyük ülkeler. Madem böyle büyük bir istihbarat örgütünüz var da bu istihbarat örgütünüz niçin bu tedarik noktasında sizden başka kimlerin bunlara tedarikçi olduğunu söylemiyor? Türkiye'ye geliyorlar fatura kesiyorlar" şeklinde konuştu.

"BİZ ASLA BUNLARIN YANINDA OLMADIK, OLMAYIZ, OLMAYACAĞIZ"

Türkiye'nin IŞİD'e silah yardımı yaptığı iddialarını yalanlayan Erdoğan, "IŞİD'e biz silah yardımı yapmışız. Hala bunu maalesef insafsızca edepsizce kullanıyorlar. Kimse Türkiye'nin IŞİD'e silah temin ettiğini bu tür bir yardımda bulunduğunu asla ispat edemez asla söyleyemez. Biz terörün her çeşidine bugüne kadar nasıl karşı olduysak bundan sonra da karşı olacağız. Asla biz bunların yanında olmadık olmayız olmayacağız. Bizim dinimiz İslam, kelime itibariyle barış kelimesinden türemiştir. Bir barış dini olan İslam'ı kimsenin terörle bir araya getirmeye hakkı yoktur. Bunun da önünü asla açamayız. Bu örgütün İslam adına zaten konuşmaya yetkisi yok. Bu İslam'ın şu anda adeta kara lekesidir. Bunlar sebebiyle İslam ne yapılıyor şimdi karalanıyor. Fakat Batı kısmen bunu anladı. Bunların İslam'la asla bağdaştırılamayacağını dünyada yetkililer gerek Obama olsun gerek İngiltere Başbakanı olsun onlar da bunları konuşmaya başladı. Demek ki anlattıklarımızın bir tesiri oldu. İslam dünyası ortak deklarasyonlarla bunların konumunu yerini ortaya çok açık ve net koymak durumundadır" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini sonlandırırken son dönemde yaşanan olaylarda hayatını kaybeden vatandaşlar olduğunu hatırlatarak can ve mal güvenliği için ne gerekiyorsa yapacaklarını dile getirerek "Bu sıkıntıları yaşadığımız dönemde 31 vatandaşımız biliyorsunuz öldürüldü. Bunların içinde 2 tane malum polisimiz var. Bir emniyet müdürümüz Bingöl'de yaralı. Bugün eşiyle de görüştüm. Durumunun iyi olduğunu söyledi. Bir diğer polisimizle de görüştüm. O da durumunun iyi olduğunu söyledi. Rabbimden kendilerine şifa diliyorum. Ölen kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Tesellimiz, güvenlik güçlerimiz bu adice alçakça girişimi yapanları bulup onlara gerektiği cezayı vermiş olmaları demek ki anında böyle bir şeyi yapmanız halinde bunun bedelini ödersiniz ve bedelini de ödediler. Ama yeterli değil. Bundan sonraki süreçte bu çok daha farklı bir şekilde yürüyecek. Ülkemizdeki can mal güvenliği sorumluluğumuz kesinlikle neyi gerektiriyorsa bunu yapacağız. Bizler asla illegaliteye ülkemizde müsade edemeyiz. Her şey legal çizgide olacak. İllegaliteye başvuranlar bunun bedelini er ya da geç ödeyecek" dedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!