Tezkere

ORTADOĞU’da sınırlar, bu arada Türkiye’nin güney sınırları sarsılıyor.

Haberin Devamı

Türkiye’nin bu coğrafyada büyük tehlikelerle karşılaşabileceğini, Başvekil İsmet Paşa daha 1926’da, İngiltere ile Musul müzakereleri sürerken söylemişti.
Böylesine tarihsel ve kritik bir soruna iktidar veya muhalefet gözüyle değil, daha geniş bir ufuktan bakmak gerektiğini düşünüyorum.
Irak ve Suriye’deki sorunlar büyüyor. Risk, Türkiye açısından daha da büyüyor, daha çok el işe karışıyor! Bu kaotik ortamı fırsat bilen PKK’nın eylemlerinin nasıl tırmandığı da belli.
Bu genel tablo açısından, hükümetin Meclis’e sevk ettiği tezkereyi isabetli buluyorum. MHP’nin destek tavrı da doğrudur.
Tezkeredeki ifadelerle “Türkiye’nin ulusal güvenliğine yönelik terör tehdidi ve her türlü güvenlik riskine karşı”, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni “yabancı ülkelere gönderme... ve yabancı askerlerin Türkiye’de bulunmasına izin verme” yetkisi Ankara’nın elinde olmalıdır.

Haberin Devamı

MÜTTEFİKLERLE BİRLİKTE

Bu yetkileri hükümetin iyi mi, kötü mü kullanacağı ayrı bir konudur. Davutoğlu hükümetinin Türkiye’yi bir kara savaşının, kanlı bir cangılın içine sürükleyeceğine inanmıyorum. Bu yetkilere sahip olmayan bir Ankara, hem diplomatik pazarlıklarda etkisiz kalır hem terör tehditlerine karşı caydırıcılığı azalır.
Ankara, gerektiğinde IŞİD mevzilerini havadan bombalayarak Kobani’deki IŞİD tehdidine karşı koyabilmeli... Gittikçe ağırlaşan göç olayı bakımından da sınırımızın dışında güvenli bir “cep” meydana getirebilmelidir; elbette Batılı müttefiklerle pazarlık yapıp ikna ederek.
Öteden beri Türkiye’nin Batı ittifakına ve Batılı demokrasi kriterlerine büyük önem vermemin bir sebebi de Ortadoğu’da siyaseten güçlü olmamız için “tek başımıza” değil, müttefiklerle birlikte hareket etmemiz gerektiğini düşünmemdir.

ÇÖZÜM SÜRECİ

Batılılar için asıl mesele, IŞİD canavarıdır. Fakat Türkiye için PKK’nın terör tehdidi daha hafif bir sorun değildir.
Selahattin Demirtaş Türkiye’nin PYD’ye davranışının “çözüm sürecine paralel” olmasını istiyor. Doğru, fakat çok tek taraflı... PKK ve PYD “çözüm sürecine paralel” davranıyor mu?!
Baştan beri, demokrasi geliştikçe Kürt milliyetçileri demokratik metotlara yöneleceklerine, siyaseten daha da radikalleşiyorlar; “çözüm sürecine paralel hareket etmek” yerine şiddet eylemlerini tırmandırıyorlar.
Kandil’den sık sık terör tehditleri geliyor. Sayın Demirtaş da Kandil’e ve PYD’ye “Çözüm sürecine paralel hareket edin” diye bir çağrıda bulunmadı henüz.

Haberin Devamı

PYD NE YAPIYOR?

Çözüm süreci bozulmamalı, demokratik usullerle nereye giderse oraya kadar gitmeli. Fakat KCK güdümündeki Kürt hareketi şiddet eylemlerini tırmandırıyor. Suriye ve Irak’taki siyasi deprem ve kaosu fırsat saydıkları açık...
Suriye’nin tamamında düzenin sağlanması çok zor olduğu gibi yakında muhtemel de görünmüyor. En çok zararı Türkiye görüyor. Bu durumda, sınırımızın alt tarafında Suriyeli Kürtler, Türkmenler ve Araplar için belli bir “cep”te güvenlik ortamı sağlanırsa Türkiye’ye yönelik risk azalacaktır.
PYD’yi, IŞİD canavarına karşı savunma yapan masum bir örgüt gibi görmek yanıltıcı olur. IŞİD yokken PYD ne yapıyordu? Silah ve özerklik almak için Esad’la işbirliği yapıyordu. Diğer Kürt gruplarına karşı da şiddet uyguluyordu. Barzani’nin 31 Mayıs 2013 günü “PYD benim için bitmiştir!” sözünün sebebi, PYD’nin bu davranışlarıydı.
Türkiye’nin hem kendi güvenliği hem Suriyeli Kürtlerin güvenliği açısından IŞİD’e karşı Batılı müttefiklerle dayanışmalı hareket etmesi gerektiği açıktır.

Yazarın Tüm Yazıları