Yatı görkemli, bayrağı mavi denizi masmavi Marmaris

Geçen hafta sonu Türkiye’nin ilk yat festivali için Marmaris’teydim…

Haberin Devamı

Güneş arkamızda, denizi yanımızdayken, dünyayı yelkeniyle kat eden ikinci Türk’ün anılarını dinledim, ‘uçurtma adam’la baykuştan, kirpiden uçurtmalar uçurdum. En önemlisi korkularımı yendim

Yatın da festivali mi olurmuş, demeyin. Kitabın, şiirin, sinemanın, yemenin, içmenin, karpuzun, şıranın oluyor da yatın neden olmasın. Hemen küçük bir çanta hazırladım... Ve Türkiye’nin ilk yat festivali ‘Turkcell Platinum Hisarönü Aegean Yachting Festival’ için yola çıktım. Önce biraz endişeliydim. Denizle, yatla, tekneyle yelkenle öyle çok sıkı fıkı değilimdir. “Eyvah! Cehaletim ortaya çıkacak...” dedim. Sonra endişelerimi bir kenara attım ve kendimi festivalin rüzgârına bıraktım. Festivalin ev sahibi, beş yüz yat kapasitesiyle hizmet veren, uluslararası mavi bayrak ödüllü Martı Marina & Yacht Club ile Turkcell Platinum. Festivalle birlikte Türk yelkenciler, tekneciler, Ege’de seyreden tüm klasik yatlar, megayatlar, birçok farklı kategoride tekne, tekne sahipleri, deneyimli yelkenciler ve denize gönül vermiş yerli yabancı tüm denizseverler bir araya geldi. Bireysel katılımcılarla birlikte kurumsal olarak adını duyurmak isteyen yelkenciler de oradaydı. Tanınmış şirketler, meslek örgütleri, üniversiteler...

Haberin Devamı


Çılgın uçurtmacı


Bana gelince evet endişelerimi bir kenara atmıştım ama o iç ses yok mu, onu durduramamıştım. “Vır vır” konuşup içimi yiyordu. “Sen tekneye yabancısın... Denizle barışamazsın...” diyordu. Ama Martı Marina &Yacht Club’da gördüm ki endişeye, paniğe hiç gerek yok. Hemen iç sesimi bir kenara bırakıp soluğu konuşmacıların yanında aldım. Ünlü yelkenci ve meslektaş Meriç Köyatası’ndan deniz turizmini, çevre temizliğini ve eğer sahip olursam bir gün kendi yatımda güneş panelini nasıl kullanacağımı öğrendim. Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü’nden Yardımcı Doç. Nilhan Kızıldağ ile tarihe kısa bir yolculuk yaptık ve Hisarönü Körfezi civarındaki Tunç Çağı batığının hikâyesini dinledik. Teknesiyle dünya turu yapan ikinci Türk yelkenci Tanıl Tuncel bize maceralarını anlattı. Tuncel, 1986 ile 1991 yılları arasında dünyayı yelkeniyle dolaşan dört Türk’ten biri, Ümit Burnu’nu geçen ilk Türk yelkenci. Gerçek bir deniz insanı... Daha sonra yelkenciliğin önemli isimlerinden Mustafa Yurtbulmuş ve ekibini dünya turuna uğurladık. Mustafa Bey’in hikâyesi hepimize ilham verdi. Çünkü o bizlerin isteyip de yapamadığı, hayalini kurduğu ama pek çok kez ertelediği bir şeyi yapıyor: Şehir hayatından kaçıp doğaya, denize sığınıyor. Kendini denize adıyor, denizde yaşamaya başlıyor. Şimdi yol arkadaşı teknesi ‘Balıkçıl’la üç okyanus, otuz ülke, otuz sekiz liman ve yüzlerce adaya yelken açacak.
Festivalin en keyifli dakikaları dünyaca ünlü Alman uçurtmacı Rolf Zimmermann ile uçurtma uçurmak, festivalin en renkli katılımcıları da Martı Marina &Yacht Club’ın ödül avcısı minik optimistleriydi. Uçurtmacı Rolf Zimmermann beş yıldır sadece uçurtma yapıp dünyadaki festivalleri geziyor. Denizyıldızı, denizatı, salyangoz, baykuş, kirpi gibi birçok farklı şekilde uçurtmalar yapıyor. Hatta 1996’da yaptığı tek ipli ıstakoz şeklindeki uçurtmasıyla da ödül almış. Birkaç günlüğüne de olsa hepimiz çocukluğumuza geri döndük. Rengârenk uçurtmalarla birlikte hayallerimizi, umutlarımızı, sevinçlerimizi de gökyüzüne bıraktık. Üç günün sonunda denize, yata, tekneye, yelkene artık hiç de yabancı değildim. Abartmıyorum bir yelkenci, tekneci bile olabilirim, sadece hayat dümenimi değil teknelerin dümenini de istediğim yöne kırabilirim...

Yazarın Tüm Yazıları