Ve karşınızda Kaya Çilingiroğlu

Hayatımda en nefret ettiğim erkek tipi beraberlik yaşadığı kadınların arkasından konuşanlardır.

Haberin Devamı

Maalesef bizim ülkemizde de bunlardan çok vardır. Kimi ayrıldıktan sonra, kimi de hâlâ beraberlik yaşarken, bir meze masasında, geyik muhabbetinde olanı biteni gevrek gevrek anlatır.
Bizim bu konudaki en ünlü vakamız Kaya Çilingiroğlu olup, arada ihtiyaç zamanı gelince kendini otomatiğe bağlar ve Hülya Avşar hakkında konuşmaya başlar.
Konuşurken de kendini otomatiğe bağladığından ağzından çıkanın üç beş adım ilerisini göremez.
Hülya, 16 yaşındaki Zehra üzülecek düşünemez.
Yıllar içinde Hülya Avşar için söylediklerine bakayım dedim internetten (bu arada ben sadece televizyonda söylediklerini ve röportajları kale alırım), aman dedim bakmayayım, şiştim kaldım.
Kadını arabayla ezseymiş aynı şeymiş. Ben bu arada Hülya Avşar’la şans eseri aynı butikte ya da bir açılışta bile karşılaşmadım, onu da yazayım.
Çilingiroğlu demiş ki (bunları geçen hafta İkinci Sayfa programında canlı yayında söylüyor) “Geçmişte Hülya Avşar’ı beğenen bir adam değildim, sokakta görsem dönüp bakmazdım.”
Cevap: Aradan kaç sene geçmiş, şimdi bu ne alaka bir açıklama. Güzel bir kadın, sokakta ona yeterince bakan var.
“Bir akşam gazinoya gidip dinleyeyim istedim.”
Cevap: Hayatta sokakta dönüp bakmayacağım bir adamın sahnesine gitmem ben mesela, bütün akşam o adamın suratını mı çekeceğim ayol, bu ne çelişki?
“Çıkışta bir arkadaşımız sayesinde tanıştık.”
Cevap: Vay, yani tanışmak istemiş Çilingiroğlu, demek kendi içinde çelişen bir ruh yapısına sahip. Bir anda değişebiliyor huyu suyu.
“Gazinoya gittim, Hülya sahneye bir çıktı, ulan ne biçim bir şey dedim.”
- Cevap: Bak önyargılı olmamak lazım demek ki. Suratına bakmam dediğin kadın ne biçim bir şey çıktı. Gerçi ben ne biçim bir şey yerine ne güzel bir kadın, aman Allahım’ı falan tercih ederdim, neticede bu bir insan, yani kanlı canlı ama değil mi?
“O akşam tanıştık ama görüşemedik.”
Cevap: Ne sandınız? Eh siz tabii dünyaları hep kendiniz yaratmaya alışıksınız...
“Daha sonra tenis kulübünde tenis oynarken bir gün Hülya Avşar seni arıyor dediler. Telefonu açtım. Hülya ‘Çırağan’da kalıyorum, programdan sonra gel de bir çay içelim’ dedi. ‘Gece 01.30’da çay mı içilir!’ deyip reddettim.”
Cevap: Tabii ya, ben olsam ben de reddederdim, gece o saatte çay mı olur? Yahu Kaya Bey şaka mı bu? Bunu neden insan anlatır bin sene sonra. Bize ne Allah aşkına.
Şimdi ne diyelim vay be adama bak, koca Hülya Avşar adamı gece yarısı odasına davet ediyor ve adam reddediyor, peh peh peh mi?
Yukarıda boşuna yazmadım işte konuşmaya başlayınca lafınızın üç beş adım ilerisini göremiyorsunuz diye.
Biz hâlâ insanların saçma sapan açıklar aradığı, sokakta gençlerin ıkına sıkıla el ele tutuştuğu bir ortamda yaşıyoruz, şimdi diyen yok mudur “Bakınız Hülya Avşar’a, gece o saatte odasına davet etmiş Kaya Çilingiroğlu’nu” diye.
Bir kadını, hele ki eski eşini, dünyalar güzeli evladının annesini ucuz gösterme çabası niye?
“Birçok oyunculuk teklifi aldım ama hiç oynamadım, 24 saati geçmezse Hülya ile aynı filmde oynamayı kabul ederim.”
Cevap: Tabii ödüllü Hülya da zaten kabul eder bence, hele şimdiden sonra. Ben bir de şunu merak ettim, siz daha yeni tatilde beraber değil miydiniz? Madem Hülya Avşar’a 24 saatten fazla dayanamıyorsunuz, tatilde teknede falan ne ettiniz?
Çilingiroğlu’nu yaz yaz bitmez, zaten aslında konu Çilingiroğlu da değil belki, bu tip adamlar. Neden, niçin konuşurlar.
Mesela Çilingiroğlu cahil mi? Hayır babası babamın arkadaşıydı, Profesör Kaya Çilingiroğlu. Annesi melek, anestezi uzmanı Gülümser Çilingiroğlu, hayatımın kurtulmasında büyük payı vardır.
Ego, kompleks, reklam...
Bilmiyorum ama Hülya Avşar hâlâ görmezden gelmeye devam eder ve duvar örmezse, daha beter açıklamaları da bekliyorum.

Yazarın Tüm Yazıları