Darbe teşebbüsü

ÇARŞI grubu için hazırlanan iddianamede darbeye teşebbüs suçundan 35 sanık hakkında müebbet hapis isteniyor.

Haberin Devamı

Öteden beri bir zihni hastalığımızdır, aşırı politizasyon hukuku bastırır; hukuki olaylara hukuk gözüyle değil, politika gözüyle bakarız. Ben hukuk gözüyle baktım. İzzet Özgenç’in “Suç Örgütleri” adlı kitabının ilgili bölümlerini tekrar okuyarak iddianameyi inceledim.
Prof. Özgenç, yürürlükteki Türk Ceza Kanunu’nu yazan hukukçularımızdan biridir. Ergenekon ve Balyoz süreçlerinde de Prof. Özgenç’le CNN Türk’te yine bu kitabını esas alarak programlar yapmıştım.
Öyle görünüyor ki, tutuklanan polisler hakkında iddianame açıklandığında da tekrar Özgenç’in kitabını okuyarak iddianameyi irdelemem gerekecek.

DARBE ALETLERİ

Çarşı iddianamesinde 35 sanıktan üçü organizatör olarak görülüyor. Bulunan ve iddianameye geçen suç aletleri şunlar:
14 meşale, 14 sis bombası, bir adet gaz bombası, bir adet yarı otomatik tabanca, bir adet 7.65 tabanca ve mermileri, bir adet tabanca daha ve bir adet siyah renkli muşta, gaz maskeleri...
Sanıklar bunlarla hükümet darbesi yapacaklarmış.
Diyeceksiniz ki, neydi o kalabalıklar?..
İddianame, kitle eylemlerinin iyi niyetli başladığını, şiddetsiz protesto eylemlerinin demokratik olduğunu kabul ediyor. Bu masum kitle gösterilerini “marjinal gruplar”ın ve “marjinal örgütler”in yolundan çıkardığını söylüyor, örnek de veriyor: DHKP-C, MLP, MLPK gibi komünist örgütler...
Buraya kadar tamam. Fakat...

Haberin Devamı

İDDİANAMEDE NE VARSA

Savcı, sanıkların bu illegal örgütlerle organik ilişki içinde olduklarına dair bir iddiada bile bulunmuyor.
Onun için hukuk, iddianamede sanıkların eylemleri neyse, değerlendirmenin de bu çerçevede yapılmasını gerektirir.
Mesela iddianamede “faiz lobisi” yok, spekülatör Soros yok.
İddianamedeki eylemler ve suç aletleri neyse, hukuken sadece bunlar açısından değerlendirme yapılabilir.
Hukuken iddianamedeki eylemlerin hepsini ispatlanmış saysak bile, bunlar “darbeye teşebbüs” suçu olmaz, başka suçları oluşturur.

Haberin Devamı

HUKUKUN ÖLÇÜSÜ

Prof. İzzet Özgenç, bahsettiğim kitabında, “darbeye teşebbüs” suçunun oluşması için, kullanılan gücün, araçların, potansiyelin bir hükümeti devirmeye veya işlevini yapamaz hale getirmeye “elverişli” olması gerektiğini belirtir.
Amaç hükümetin düşmesini sağlamak olsa bile, “bu neticenin gerçekleşmesi bakımından somut bir tehlike arz etmeyen eylemler, başka bir suçu oluştursa bile” darbeye teşebbüs suçunu oluşturmaz. (s. 202)
Hukukun ölçüsü budur. Yargıtay kararları da böyledir. Büyük bir askeri birliğe kumanda ediyorsanız ve darbe için “icra hareketleri”ni başlatmışsanız, tamam, “darbeye teşebbüs” suçudur. Yaygın bir terör örgütünün eylemlerini hiyerarşik mekanizma içinde yapıyorsanız, tamam, anayasal düzeni devirmeye teşebbüs suçudur.


HUKUK NE DİYECEK?


Çarşı’nın eylemlerinde, ve genelde Gezi protestolarında, delil durumuna göre, Toplantı ve Gösteri, Ateşli Silahlar gibi kanunları ihlal, polisin görevini engelleme, tahrip türü suçlar olabilir ama TCK’nın 312. maddesindeki darbeye teşebbüs suçu olmaz!
Mahkeme neye karar verir, ülkedeki adli sorunlardan dolayı kesin bir şey diyemem ama, AYM ve AİHM gibi nihai merciler bunu “ölçüsüz” bulacak, “darbeye teşebbüs değildir” diyeceklerdir. Böyle demezlerse ben de bu sütunda “hukuk okumamışım” diye yazarım!
Netice: Savcılarımız siyasi söylemlere kulaklarını tıkamalı, sadece hukuku esas alarak iddianameler hazırlamalıdır, adalete sarsılmış olan güvenin daha da sarsılmaması için.

Yazarın Tüm Yazıları