‘AK’ın sırrı Ataşehir’de çözüldü!

İSTANBUL’da Ataşehir Belediyesi’nin Barbaros Mahallesi, Ümraniye Belediyesi’ne bağlandı.

Haberin Devamı

Buna neden gerek duyulduğunu merak edenler mutlaka bir “Avanta Kokusu” da almışlardır. Buna kısaca AK diyelim!
Ataşehir Belediyesi, daha önce Kadıköy Belediyesi sınırları içindeydi. Burada bir “finans kent” kurulmasına karar verildiğinde, AKP iktidarı bir kanun ile Ataşehir’i, Kadıköy’den ayırıp ayrı bir belediye yaptı.
Hesapları ilk seçimde bu belediyeyi kazanmak ve “finans kent”ten kaynaklanan rantın üzerine oturmaktı.
Ankara’daki hesap, Ataşehir’e uymadı, belediyeyi ikinci kez CHP kazandı!
Ama ortada ciddi bir “AK” var, bu parti de onu kimselere bırakmaz biliyorsunuz.
Torba kanuna bir madde eklendi, Ataşehir’in Barbaros Mahallesi, “AK” Partili Ümraniye Belediyesi’ne bağlanıverdi!
Aksi düşünülemezdi!
Çünkü “kupon arazilerin” tümü orada!
Kupon arazi denilince akan sular duruyor tabii, çünkü bu işin en büyük uzmanı “AK” Saray’da yaşayacak.
Eski Türkiye’nin Başbakanı’na bir telefon edip inşa edeceği kuleye bir beş–on metre ekletmeyi başarabilen müteahhitlerin kapattıkları araziler orada.
150 trilyonluk bir inşaat harcından söz ediliyor ki sıfırlaya sıfırlaya bitiremezsin!
İnşaatlarda yaratılacak rantın ne kadarlık bir bölümü çoluk çocuğun kurduğu vakıflara “bağış” olarak aktarılacak, onu da şimdiden hesaplayabilmek mümkün değil.
Ama sıfırların bol olacağını eski örneklere bakarak şimdiden söyleyebiliriz.

Haberin Devamı


Parlamenter demokrasi farkı


CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan’ın, NATO zirvesinde, diğer devlet başkanları ve başbakanlar ile neler konuştuğunu, dönüş yolculuğu sırasında uçakta gazetecilere anlattıklarından öğrendik.
O zirveye Birleşik Krallık Başbakanı David Cameron da katılmıştı.
İngilizler de o zirvede neler konuşulduğunu, Başbakan Cameron’un, Avam Kamarası’nda, milletvekillerine yaptığı açıklamayla öğrendiler.
Milletvekilleri açıklama sırasında merak ettikleri hususları sordular, Cameron da kürsüden onları yanıtladı.
Bir parlamenter demokraside olması gerektiği gibi yani!
Birisi dilinden “milli irade” kavramını düşürmüyor, ama uçak muhabbetinde bilgi veriyor, diğeri Meclis’te, milletvekillerinin karşısına çıkıp anlatıyor, tatmin olmayanları ikna etmeye çalışıyor.

Haberin Devamı


Yüzünün kızarma zamanı gelmedi mi?


HÜKÜMET, Mecidiyeköy’de Torunlar’a ait inşaatta on işçinin ölmesi üzerine bir dizi karar aldı.
Başbakan Davutoğlu’nun verdiği talimatlar doğrultusunda Türkiye’nin yıllardır imzalamaktan kaçındığı İLO’nun iş güvenliği sözleşmesi imzalanacak.
Şantiye asansörlerine güvenliği arttırıcı yeni düzenlemeler getirilecek, bunu yapmayanların inşaatları mühürlenecek.
İş güvenliği ile ilgili yeni kriterler getirilecek vs.
Bu “cek–cak”ları bu tür her kazadan sonra duyuyoruz, ne kadarının yapılacağını göreceğiz.
Soma’daki maden kazasından sonra da benzer “cek–cak”ları dinlemiştik, bir adım atıldığını duyan oldu mu?
Türkiye’de son beş yılda inşaat sektöründe 35 bin 846 iş kazası meydana geldi.
1754 işçi ölmüş, 1940 işçi sakat kalmış.
Ve hükümetimizin “uyanması” için demek ki on kişinin aynı anda, bir asansör kazasında ölmesi gerekiyormuş!
Bu hükümetin Çalışma Bakanı yeni değil, 2007 yılından beri Çalışma Bakanı olarak üç ayrı hükümette görev aldı.
Onun görevlerinden birisi de işçi sağlığı ve iş güvenliğini sağlamak.
Davutoğlu başkanlığındaki hükümet toplantısında alınan kararları daha önce düşünmeli ve alınmasını sağlamalıydı.
Çabalarına rağmen bunu başaramadığında da istifa etmesi gerekirdi.
Ama işçiler sapır sapır ölürlerken o koltuğunda oturmaya devam etti, hâlâ da oturuyor!
Bütün bu ölümlerin siyasi sorumluluğu onun boynundadır.
Artık yüzünün kızarma ve bu işi daha iyi yapabilecek birisine bırakma zamanı geldiğini hâlâ düşünmüyor mu?

Haberin Devamı


Okuyucularıma
Bu hafta sonuna kadar bir dizi toplantıya katılacağım için yazı yazacak zamanım olmayacak. Pazartesi günü yine bu köşede buluşmak üzere, bilgilerinize sunarım.

Yazarın Tüm Yazıları