Çocuğa güven verin, aşırı koruyucu olmayın

Güncelleme Tarihi:

Çocuğa güven verin, aşırı koruyucu olmayın
Oluşturulma Tarihi: Eylül 08, 2014 10:02

Okul öncesi, ilkokul birinci sınıf ve ortaokullardaki 5’inci sınıf öğrencileri için okullar bugün açıldı. Öğrenciler bir hafta boyunca okula uyum eğitimi programına alınacak. Ara sınıflar ve liseliler ise 15 Eylül Pazartesi günü ders başı yapacak.

Haberin Devamı

Çocuğa güven verin, aşırı koruyucu olmayın
Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Feyza Tantekin Erden’e göre okula yeni başlayan ve uyum süreci yaşayan çocuklarda çekingenlik, tırnak yeme, tuvalete gidememe, kaygı, yemeye itiraz, gibi davranışlar görülebiliyor. Ailenin, çocukların yanında olumsuz konuşmaları, onlara güvenmediklerini belirtmeleri, aşırı koruyucu olmaları bu süreci daha zor hale getiriyor. Bunları aşamayanlar da gelecekte başarısız ve özgüveni eksik olabiliyor. Doç. Dr. Erden bu durumda yapılması gerekenleri , “Çocuklara güven duygusu verilmeli. Anne baba sabırlı, anlayışlı olmalı, kararlı bir tutum sergilemeli. Öğretmenler de iyi gözlem yaparak onları yakından tanımalı” diyerek özetliyor. Doç. Dr. Feyza Tantekin Erden okul korkusu ve uyum süreci ile ilgili şu bilgileri verdi: Okula başlamak çocuğun sosyalleşme sürecinde önemli bir adım. Onlar içine doğduğu, kurallarını bildiği güvendiği insanlardan oluşan aile ortamından, kurallarını bilmediği ve tanımadığı yeni bir ortama katılıyor. Bu durumda da çocuklar yaşayabiliyor veya tepki veriyor. Özellikle aşırı koruyucu anne babası olanlarda bu durum daha fazla görülebiliyor. Yaşadığı endişe sonucu çocuklar aşırı hareketlilik, parmak emme, çekingenlik, tuvalete gitmeme, yemek yemeye itiraz etme tırnak yeme, gibi davranışlarlarda bulunabiliyor.
Okula uyum sürecinde çocukların biraz heyecan ve kaygı duymaları normal. Aile içinde güvende olduğunu düşündükleri için farklı ve belirsiz bir ortamdan hoşanmayabilirler. Kafalarında birçok soru işareti oluşur. Örneğin öğretmeni kendisini sevecek mi?, Arkadaşları olacak mı? Onu tuvalete kim götürecek? Okulda kaybolur mu? soruları kaygıyı daha da arttırır.

Haberin Devamı

TERK EDİLME KORKUSU OKULA UYUMU ZORLAŞTIRIYOR

Sorun yaşayan öğrenciler sabahları anne babasından ayrılmak istemez ve direnir. Okul korkusu da duyabililer. Bunun öncelikli nedeni anne baba tarafından terk edilme endişesidir. Ancak aşırı koyucu aile tutumları da bunda etkili olur. Büyüme sürecinde sürekli ebeveynine bağımlı olanlar, onların yanında olmadığı zamanlarda zorlanır. Bu da okul korkusu değil, anne babadan ayrılma korkusu olarak görülür. Yetişkinlerin, çocuklara, “Aman kendine dikkat et, öğretmeninin yanından ayrılma, tanımadığın kişilerle konuşma” gibi uyarılar yapmaları ve onların yanında “ Acaba alışabilir mi, öğretmeni kızar mı, okuldan korkar mı?” yönündeki yorumları çocukları olumsuz etkiler. Korkmalarına neden olur. Ayrıca anne baba okula bıraktığı çocuğuna karşı üzgün, duygusal olursa ve vedalaşma süreci uzarsa bu durumda “Ailem okula veya öğretmenime güvenmiyor mu” düşüncesini yaratabilir. Yani en yakınlarındaki insanlar kaygılı olursa onlar da aynı duyguları yaşayabilir. Okulun ilk günü endişe duyan veli aynısını evde de yaptığında, kaygısı çocuğa geçebilir. Bu nedenle aile aşırı koruyucu davranışından vazgeçerek onlara kararlı ve net cevaplar vermeli. Okula uyum süresi aile ve öğretmenin işbirliği ile kolaylaşır. Önemli olan çocuğun okula ve öğretmenine güvenmesidir. Güven varsa çocuk, okula hazır olarak mutlu biçimde derse gider. Bu süreç bazıları için daha uzun olabilir veya okulu redde bir azalma görülmeyebilir. Bu durumda kaygının nedeni irdelenmeli, uzmana başvurulmalı. Çünkü okul reddinin altında anne baba geçimsizliği, çocuğa karşı ilgisizlik, kardeş kıskançlığı gibi farklı etkenler de olabilir.

Haberin Devamı

ANAOKULUNDA AİLENİN ÇOCUĞU OKULA BIRAKMASI NORMAL

Anaokulu döneminde çocuğu ailenin okula bırakması normal. Ancak, veli bunu yaparken net ve kararlı bir tutum içine girmeli. “Merak etme, endişelenme, üzülme, ağlama” gibi ifadelerden kaçınmalı. Çünkü bunlar ters tepki yapabilir. Eğer anne babadan ayrılamıyorlarsa daha kolay ayrılabileceği bir aile ferdi onu okula bırakabilir. Ancak bu kişi sınıfa girmemeli, kurumda geçireceği zaman mümkün olduğunca az olmalı. Çocukların ilk okula adımları sonraki eğitim yaşamları için çok önemli. Kaygısını kısa sürede aşan öğrencinin özgüveni artar. Ailenin koruyucu kabuğundan çıktıkları için bireyselleşme yolunda adım atar. Bu süreci zor geçirenlerde özgüven sorunu ortaya çıkar, çekingen bir kişilik yapısı gelişebilir. Ayrıca davranış problemleri ve başarısızlık da görülebilir.

Haberin Devamı

Anne baba neler yapmalı

- Okul korkusu yaşayan ve okula gitmek istemeyenler aile içinde gergin bir ortama neden olabilir. Bu sürece aile dikkat etemeli.
- Anne baba sabırlı, anlayışlı olmalı,kararlı bir tutum sergilemeli.
- Aile bireyleri bu uyum sürecinde ortaya çıkacak sorunları birbirine atmamalı, çocuğu suçlamamalı.
- Korkutma, ceza verme, şiddet uygulama, yargılama gibi davranışlardan uzak durulmalı. Çocuğu anlamaya çalışarak sorunun nedeni araştırılmalı.
- Okula alışması birkaç ay süren çocuklar için uzmandan destek alınabilir. Bunun için iyi gözlem yapılmalı. Aile, okul ve uzman problemleri birlikte çözmeli.
- Aile, öğretmene güvenmeli. Eğitimcilerin yönlendirmelerine açık hareket edebilmeli.

Haberin Devamı

Çocuğa güven verin, aşırı koruyucu olmayın
VELİ REHBERİ
5 SORU 5 CEVAP

MARKA TAKINTISI

Dokuz Eylül Üniversitesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Hastalıkları Anadalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Taner Güvenir özellikle ergenlerde görülen marka takıntısı konusundaki soruları yanıtladı.

1) Çocuklarda marka takıntısı ne zaman başlıyor?
- Marka takıntısı anne babanın tüketim alışkanlığı ile başlıyor. Anne karnında ve daha sonra bebeklikte bakım kremleri, elbise gibi ürünlerle tanışan çocuklar markaların logolarını da görüp onları keşfetmeye başlıyor. Böylece çocukların zihinlerinde marka algısı oluşuyor. Yani daha anne karnındayken çocuk markayla tanışıyor diyebiliriz.

Haberin Devamı

2) Bu durum nasıl takıntı haline geliyor?
-Bu durumun takıntı haline gelmesinin arkasında tüketim alışkanlıkları yatıyor. Küreselleşen dünya ile günlük yaşamda kullanılan ürünler markaları ile birlikte satılıyor. Logolar, görsel, işitsel reklamlarla birlikte hayatın bir parçası olarak karşımıza çıkıyorlar. Özellikle ergenlik döneminde gençler kimlik arama süreçleri içinde bunlardan çok etkileniyor. Bir gruba ait olma isteğini marka ve trendlerin içinde yer alarak gösteriyorlar. İçinde bulunduğu sosyo-ekonomik duruma uygun olarak tüketim alışkanlığı geliştiriyorlar.

3) Ergenlikte bu durum nasıl görülüyor?
-Bir sosyo- ekonomik gruba ve alt kimliğe ait olmak için belli tüketim ürünlerini kullanıyorlar. Markanın yeniürünleri çıktığında onlara ulaşmak zorunda olduklarını düşünüyorlar. Bunu yapamadıklarında ise kendini dışlanmış hissedebiliyorlar. Mutsuz oluyor, aile içinde uyumsuz veya sorunlu davranışlar gösterebiliyorlar. Örneğin arkadaşlarındaki bir cep telefonu markasına sahip olmayan bir çocuk kendini kötü hissedebiliyor.

4) Özellikle ağladığında her istediği alınan çocuklar bundan nasıl etkileniyor?
-Anne babalar genellikle çocuklarını mutlu etmek için her dediklerini yapmaya çalışıyor. Onları, aldıkları küçük hediyelerle sevindirdiklerini düşünüyorlar. Çocuklar, her istediğini yapmaya çalışan ama bazen isteklerini yerine getirmeyen anne babaya karşı ağlamayı koz olarak kullanabiliyor. Böylece her istediğini bu yolla elde edebiliyorlar. Aile de üzgün bir çocuk görmek yerine onlara olumlu yanıt verebiliyor. Alışkanlık oluşuyor. Bu durumda da olumsuz öğrenme döngüsü ortaya çıkıyor.

5) Anne baba nelere dikkat etmeli?
-Yetişkinlerin önce kendi davranışlarına, tüketim alışkanlıklarına bakması gerekiyor. Kullandıkları araba, telefon gibi ürünlerle onlara rol model olmalılar. Ancak bu şekilde çocuklarının isteklerine sınır koyabilirler. Örneğin, oyuncakçı dükkanından bir ürün almadan çıkan çocukları anne babaları bir dondurma ile ödüllendirilebilir.

SİZ SORUN CEVAPLAYALIM

Özel okul desteği almak isteyenlere ek süre verildi mi?

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, özel okul desteği almak isteyen öğrenciler için ek süre tanındığını açıkladı. Buna göre isteyen aileler, 8-18 Eylül arasında başvuru yapabilecek. 19 Eylül’de destek almaya hak kazananlar açıklanacak ve 20-25 Eylül’de de tercih yapabilecekler

Yeni kurulması planan fakülteler hangileri?

Bakanlar Kurulu kararının ağustos ayında Resmi Gazete’de yayınlanmasıyla birlikte beş üniversitede diş hekimliği, dört üniversite de ise tıp fakültesi açılacak. Buna göre Beykent Üniversitesi’nde tıp ve diş hekimliği, İstanbul Kemerburgaz’da diş hekimliği, İzmir Ekonomi’de tıp, KTO Karatay ile Nuh Naci Yazgan’da tıp ve diş hekimliği, Ufuk Üniversitesi’nde ise diş hekimliği fakülteleri kurulacak.

PANO

Üniversiteliye ücretsiz yazılım programları

Anadolu Üniversitesi Microsoft ile işbirliği yaptı. Buna göre, öğrenciler Microsoft Türkiye’nin sosyal sorumluluk projesi olan Açık Akademi’nin internet sitesi aracılığıyla yazılım geliştirme üzerine eğitim alma fırsatı bulacak. Eğitimlere katılmak için öğrencilerin yapmaları gereken ise üniversitenin kendilerine sağladığı anadolu. edu.tr uzantılı mail adresleriyle www.acikakademi.com internet sitesine kayıt etmek.

Öğrencilere Avrupa’da burs imkânı

Almanya Yeşilci Siyaset Vakfı (The Green Political Foundation) Heinrich Böll Bursu kapsamında uluslararası öğrencilere yüksek lisans ve doktora bursları sağlıyor. Almanya’daki üniversitelerde, uygulamalı bilimler ve sanat okullarında eğitimlerini sürdürmek isteyenlere verilecek burslar için aranan şartlar arasında akademik başarı yer alıyor. Başvurular 20 Ocak-3 Mart 2015 arasında www.boell.de/en’da.

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ

-Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) yaptığı yeni düzenlemeye göre anaokulu ve uygulama sınıflarında yeni eğitim yılından itibaren ikili eğitim yapılacak.

- Kamu Görevlileri Etik Kurulu tarafından “Türkiye’de Kamu Sektöründe Etiğin Güçlendirilmesi” projesi kapsamında “Yükseköğretim Kurumları Kamu Etik Değer ve İlkeleri” taslağı hazırlandı. Üniversitelerarası Kurul’a sunulan, resmileşmesi beklenen ve etik ilkeleri içeren çalışma üniversitelere gönderilecek, akademisyenlerden bu ilkelere uymaları istenecek.

- 1 Eylül’de açıklanan sonuçlara göre eğitim öğretim desteği almaya hak kazananlar, 5-9 Eylül’de yaptıkları tercihlere göre bir özel okula yerleştirilmezlerse, ikinci başvuruların ardından 20-23 Eylül tarihleri arasında ikinci kez tercih yapabilecekler.

ÖĞRETMENLER ÇOCUĞA GÜVEN VERMELİ

- Çocuğun öğretmene güveninin önemli olduğu unutulmamalı

- Çocukla kurulan iletişim olumlu ve sevgiye dayalı olmalı

- Eğitimciler “Diğer arkadaşların ağlamıyor sen niye ağlıyorsun?”, “Niye korkuyorsun?”, “ Artık ağlama” gibi sorgulayıcı ve kıyaslayıcı davranışlardan kaçınmalı, güven verici tavır sergilemeli.

- Öğretmen, öğrencilerini iyi gözlemlemeli. Bireysel olarak onları yakından tanımalı ki ihtiyaçlarına cevap vererek güveni sağlayabilsin.

- Eğitimci ayrıca aile ile de olumlu bir iletişim kurmalı. Onlara doğru ve net bilgiler vermeli.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!