Kayıkçı kavgasına ‘kurultay’ diyorlar

CHP, cuma günü Kurultay yapacak ve bir genel başkan seçecek. Şu anda iki aday var, birisi Kemal Kılıçdaroğlu, diğeri Muharrem İnce.

Haberin Devamı

Muharrem İnce adaylığının gerekçesini Ahmet Hakan’a, “Köprüden önce son çıkış” olarak açıklıyor.
Eğer CHP önümüzdeki genel seçimde çoğunluğu sağlayacak bir oya ulaşamaz ise ya da mevcut oylarının çok çok üzerine çıkmaz ise Türkiye’nin bir anayasal rejim değişikliği sorunu ile karşı karşıya olduğunu anlatıyor.
Bunu nasıl yapacak, oyları nasıl arttırıp, CHP’yi iktidara taşıyacak?
Ayrıntılı bir planının, programının olmadığı anlaşılıyor çünkü bütün söylediklerinin özeti şu: “Ben bunu yaparım”!
CHP’nin kaç seçim kaybettiğini artık saymayı bıraktığım Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da iddialı. Kulislerden sızan bilgilere göre yeniden seçileceğine de kesin gözüyle bakılıyor.
Gazetelere yansıyan haberlere göre Kılıçdaroğlu bu kurultayda “2015 seçimlerinin kadrosunu belirleyeceğini” söylüyormuş.
Sosyal demokrat olduğunu iddia eden bir partiyi “seçime götürecek kadroları tek seçici olarak belirleyecek”!
“Kerameti kendinden menkul” iki aday, ülkenin ana muhalefet partisine lider olmak için yarışıyor, konuşulanlar bunlardan ibaret.
“Sen, ben, bizim oğlan” bir araya gelecekler ve geçmiş seçimlerden daha büyük bir başarı elde edecekler!
Bu partinin uzun yıllardır yüzde yirmileri neden aşamadığını tartışan yok mesela.
Örgütlenme modeli, parti içi demokrasi kurumlarının nasıl çalışacağı, partinin ideolojisinin değişen dünya ve ülke koşullarında nasıl şekillendirilmesi gerektiği gibi konuların tartışıldığını hiç duymadık.
Bu parti, insanların önüne nasıl bir hayat seçeneği koyacak ki, bugüne kadar kendisine oy vermeyen kitleleri etkileyebilsin, bir iktidar alternatifi olabilsin?
Ülkenin temel sorunları nasıl çözülecek, adayların bunun ile ilgili programları nedir, bu program gerçek hayat ile örtüşüyor mu?
Bunların hiçbiri tartışılmıyor.
“Ben daha iyi yaparım”, “Hayır ben daha iyi yaparım”dan ibaret bir kayıkçı kavgası görüntüsü var sadece.

Haberin Devamı

CHP için sosyal demokrasi seçeneği


CHP’nin Genel Başkan seçmek için bir olağanüstü kurultaya gideceği belli olmadan çok önce, haziran ayında bir kitap yayınlandı: Adalet Çağrısı–CHP İçin Sosyal Demokrasi Seçeneği.
Kitabın yazarı CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Hurşit Güneş.
Araya Cumhurbaşkanlığı seçimi girince, üzerinde duramadım.
Prof. Dr. Güneş, bu kitabında CHP’nin geçirdiği tarihsel süreci inceliyor. Saha araştırmalarından da yararlanarak, CHP’nin geçmiş politikalarını tartışıyor, “Doğru siyaset ne olmalıydı” sorusunun yanıtlarını arıyor.
Önerisi gerçek adaleti sağlayacak, demokratik hak ve özgürlüklerin genişletilmesine yoğunlaşacak yeni bir politika izlenmesi.
“Bir eksende özgürlük, diğer eksende adalet. İşte bu iki eksen çerçevesinde CHP yeniden ve tek başına iktidar çabasına girişebilir. Ama geçmişe sahip çıkan bir parti olmaktan çok, geniş kitlelere geleceklerinde bir refah artışı ve mutluluk vaat ederek” diye yazıyor.
Toplumsal adaletsizliği ortadan kaldırmak için üç aşamalı bir politika öneriyor.
İşsizlik ile mücadele bu politikaların ana eksenini oluşturuyor. Fırsat eşitliğinin güçlendirilmesi, yoksullara yapılan doğrudan yardımların sosyal hak biçimine dönüştürülmesine çalışılması gerektiğini vurguluyor.
Prof. Dr. Güneş’in çizdiği teorik çerçeveye katılanlar olabileceği gibi itiraz edenler de olacaktır.
Gerçek olan bir şey var ki CHP’nin yapması gereken artık, oturup derli toplu bir değerlendirme yapmak ve partiyi kişiler üzerinden değil, ilkeler üzerinden yeniden şekillendirmek olmalıdır.
Prof. Dr. Güneş’in bu çabasının CHP içinde bir karşılığı olup olmadığı sorusunun yanıtını da kurultayda konuşulanlara bakarak anlayabileceğiz.

Haberin Devamı

Komisyon kuruldu ama çalıştırılmıyor

RÜŞVET ve yolsuzluk iddialarına muhatap olan dört bakan için TBMM’de bir soruşturma komisyonu kurulmasına karar verildiğinde tarih 5 Mayıs’tı.
AKP, önce komisyona aday göstereceği isimleri bildirmeyi geciktirdi.
İsimlerin TBMM Başkanlığı’na bildirildiği tarih, TBMM’de komisyon kurulmasına karar verilmesinden iki ay sonrasıydı.
Komisyon kurulunca çalışmaya başlamadı.
Bu kez komisyonun AKP’li Başkanı, dört bakan ile ilgili savcılık fezlekelerini “Dosyalarda indeks yok” diyerek savcılığa gönderdi.
Ve hâlâ komisyon toplanabilmiş değil.
Komisyonun, üyelerin üçte birinin imzasıyla toplanması gerekiyor ama İçtüzük’ün bu hükmü de çiğnendi, komisyon bir türlü toplanamıyor.
Ve sonra hükümet programına süslü cümleler yazılıyor: Yolsuzlukla mücadele sürecek, Meclis’e itibar kazandırılacak, cart curt!
Belli ki niyetleri yolsuzluk iddialarını hakkıyla soruşturmak değil, çil çil paraların ortaya saçıldığı yolsuzluk iddialarını savuşturmak!
Oyalayabildikleri kadar oyalayacaklar, işbaşına getirdikleri savcıların fezlekeleri yeniden düzenlemesinden sonra komisyonu toplayıp rüşvetçileri aklayacaklar.
Ne de olsa adı da böyle “ak” değil mi zaten?

Yazarın Tüm Yazıları