Sorun, cevaplayalım

Sağlığınızla ilgili aklınıza takılanları doktorunuza sormaktan çekinmemelisiniz. Hatta yalnızca ona sormalısınız. Konu-komşu, eş-dost bütün iyi niyetleriyle yardımcı olmak isterler. Her kafadan bir ses çıkar. Herkes bir yorum yapar. Ama size özel çözümlere ancak hekiminizle ulaşırsınız. Sağlıkta başımıza gelen problemlerin birçoğunun nedeni, bilgisizlik ve ilgisizliktir. Benim sık tekrarladığım bir cümle vardır: “Hastanın ilgilisi ve doktorun bilgilisi, sağlık için en verimli ve en doğru bileşimdir.” Bize her gün birçok soru yöneltilir. Bunlardan en fazla ilgi çekebileceğini düşündüklerimizi siz okurlarımızla da zaman zaman paylaşırız. İşte onlardan birkaçı...

Haberin Devamı

SORU 1: Alkalen besinler daha mı yararlı?

Asidik gıdalardan zengin beslenmenin vücudun iç ortam pH’sını alkalen taraftan asitik tarafa doğru kaydırdığını, bu durumun da sağlığı olumsuz yönde etkilediğini düşünen uzmanlar var.

Çoğu tamamlayıcı tıp üzerinde çalışan bu kişiler, beden pH’sının asit tarafa kayması ile enerji üretiminin azaldığını, hücrelerin kendilerini onarma yeteneğinin düştüğünü, detoks süreçlerinin tıkanıp vücudun toksinlerden, özellikle ağır metallerden arınmada zorlanmaya başladığını, daha da önemlisi kanser hücrelerinin gelişimine ortam hazırlandığı belirtiyorlar.

Son yıllarda fazlaca miktarda tüketilen bazı besinler, vücuttaki asidik ortamı destekliyor. Özellikle şeker ve şeker katılmış besinler, fruktoz şurubu eklenmiş meşrubatlar, kahve ve beyaz un en çok eleştirilen besinler.

Haberin Devamı

Tatlandırıcıların da olumsuz etkisi olduğu belirtiliyor. Fazla miktarda yağ tüketmenin, erik, kızılcık ve benzeri meyvelerin, süt, peynir ve dondurmanın fazlasının, tereyağının, yer fıstığı ve cevizin, fazla miktarda tüketilen bakliyat grubu yiyeceklerin de asidik ortamı güçlendirdiği söyleniyor.

Sebzeler ise alkalen gücü artırıyor. Meyvelerden elma, armut, karpuz, kavun, kayısı, şeftali, kiraz, hurma, portakal, üzüm, muz, alkali ortamı güçlendiren yiyecekler.

Baharatların özellikle kırmızı acı biberin, kekik, nane, tere, tarçın ve zencefilin de alkali pH’yı desteklediği belirtiliyor. Limon, asidik bir meyve olsa da alkali ortamı destekliyor. Besin seçimlerinizi yaparken bu bilgiler işinize yarayabilir.

SORU 2: En etkili tansiyon ilacı hangisi?

Hipertansiyon tedavisinde kullanılan pek çok ilaç var. Bazıları damar genişleterek, idrar söktürerek, diğerleri kalsiyum kanallarını bloke ederek, bazı enzimlerin etkisini engelleyerek veya kalp atım sayısını düşürüp kalbin kasılmasını hafifleterek görevlerini yerine getirir.

Beynin çeşitli merkezlerini etki altına alarak kan basıncını azaltanlar da var. Doktorunuz sizin hangi tansiyon ilacını kullanacağınıza karar verirken pek çok faktörü dikkate alır. Yaşınız, kilonuz, işiniz, cinsiyetiniz, kan basıncından etkilenen diğer sistemleriniz, varsa başka hastalıklarınız, kullandığınız diğer ilaçlar bunların en önemlileridir.

Haberin Devamı

Şeker hastasıysanız tiazid içeren idrar söktürücüleri, sık hipoglisemi atakları yaşıyorsanız beta blokerleri, cinsel fonksiyonları zaten sınırda biriyseniz ganglion blokerlerini, akciğer hastası ve sigara içen biriyseniz ACE enzimi baskılayıcılarını kullanmak istemeyecektir.

Kısacası, kan basıncınızın hangi ilaçla kontrol altına alınacağı dikkat, bilgi, beceri ve uzmanlık gerektirmektedir.

Buradan çıkarmanız gereken sonuç; eş, dost ya da komşu tavsiyeleriyle tansiyon ilacı değiştirilmeyeceği, kullanılan ilaçların başkalarına önerilmeyeceğidir. Doktorunuzun önermediği bir tansiyon ilacını asla kullanmayın. Kullandığınız ilaçları başkalarına önermeyin. Hipertansiyon tedavisi kişiye özeldir.

Haberin Devamı

SORU 3: İdrar miktarının azalması önemli mi?

Evet, önemli. Sağlıklı bir yetişkinin 24 saatlik idrar miktarı asla yarım litrenin altına düşmemelidir. İdrar miktarının azalması, böbreklerde ve idrara yollarında süzme ya da direnaj sisteminin arızalandığına işaret eder.

Özellikle ilerleyici bir idrar azalması varsa bu durum gece sık idrara kalkma, yorgunluk, kaşıntı, cilt kuruması, iştahsızlık, kilo kaybı gibi belirtilerle birlikteyse bir kronik böbrek yetmezliğine işaret edebileceğinden dikkate alınması gerekiyor.

SORU 4: CA 15–3 yüksekliği meme kanserine mi işaret eder?

Meme kanserine yakalanmak, kadınların en büyük korkusu. Haksız da sayılmazlar, çünkü kadınlarda sık görülen kanserlerin başına meme kanseri geliyor.

Haberin Devamı

Erken teşhis için rutin muayeneler, mamografi ve ultrasonografi taramaları en sık başvurulan yöntemler. Kanserli meme dokusunun CA 15-3 isimli proteini normalden daha fazla ürettiği biliniyor. Bu nedenle CA 15-3 proteini meme kanserinde sık kullanılan serum işaretlerinden biri.

Ama bu testi tarama amacıyla kullanmak pek doğru değil. Çünkü CA 15-3 düzeyi meme kanseri hastalarının ortalama yalnız yüzde 30’unda yüksek bulunuyor.

Ayrıca meme kanseri dışında bazı kanserlerde de (örneğin yumurtalık kanseri, karaciğer, akciğer kanseri) hatta kanserle ilişkisiz bazı hastalıklarda da (siroz, tüberküloz) yükselebiliyor.

Daha da önemlisi memesinde hiçbir şekilde kanser veya başka bir hastalık bulunmayan kadınların yüzde 2’sinde ve meme kanseri harici meme hastalığı olanların yüzde 10’unda CA 15-3 düzeyi yüksek ölçülebiliyor.

Haberin Devamı

Bu nedenle tarama testi olarak kullanılması doğru değil. Kafa karışıklığına yol açabiliyor.

Yazarın Tüm Yazıları