Bir ‘kaybedenin’ hükümet raporu

MALUM ben “müzmin kaybedenim”...

Haberin Devamı

Ayıptır söylemesi epey bir süredir de “müzmin muhalifim”...
Bu müzmin arızamın, kısa sürede geçeceğine dair de pek işaret yok.
Ama malum ben de bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım ve meşruiyetçiyim.
O nedenle benim de yeni hükümet konusunda bazı görüşlerim var.
İşte ilk raporum:

* * *

-SEVİNDİM: Bülent Arınç’ın Başbakan Yardımcısı olarak kalmasına sevindim.
Çünkü, bana göre, “Müslüman vicdanını” ve sağduyuyu temsil ediyor.
Çünkü, vefalı...
Çünkü, öfkesini yenebilmiş, kendiyle ve dünyasıyla barışmış bir insan.
-RAHATLADIM: Ali Babacan’ın ekonominin başında kalması beni rahatlattı.
Çünkü, kabinede hoşgörüyü, uzlaşmayı ve sakinliği temsil ediyor.
Çünkü, ekonomide kararlılığı ve gerçekçiliği ifade ediyor.
Çünkü, iyi ekonomi için tarafsız adaleti savunuyor.
-RAHATLADIM: Mehmet Şimşek’in Maliye Bakanı olarak kalması beni rahatlattı.
Çünkü, Ali Babacan’la iyi bir takım oluşturuyorlar.
Çünkü, o da hoşgörülü ve uzlaşmacı.
Çünkü, o da popülizme teslim olmayan, dünya ile entegre ve gerçekçi bir ekonomi vizyonuna sahip.
-UMUTLANDIM: Mevlüt Çavuşoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı’na getirilmesi bana umut verdi.
Çünkü, Batı’yla ilişkileri iyi tutmaktan yana biri.
Ayrıca Avrupa Birliği ile ilişkilerde yapıcı bir performans gösterdi.
Çünkü, Ortadoğu konusunda ılımlı görüşlere sahip.
-UMUTLANDIM: Volkan Bozkır’ın Avrupa Birliği ile ilişkilerden sorumlu bakanlığa getirilmesi de bana umut verdi.
Çünkü, çok Avrupalı bir düşünce yapısı var.
Çünkü çok hoşgörülü ve uzlaşmacı.
Çünkü, Avrupa’yı ve değerlerini çok iyi bilen, benimseyen ve tam üyeliği yürekten destekleyen bir insan.
-SEVİNDİM: Numan Kurtulmuş’un Başbakan Yardımcılığı’na getirilmesine sevindim.
Çünkü, reformist bir insan.
Çünkü, fanatik değil.
Çünkü, dünyayı iyi izliyor.
-ANLAMADIM: Beşir Atalay’ın Başbakan Yardımcılığı’ndan ayrılmasını anlamadım.
Çünkü, başından beri çözüm sürecini en samimi destekleyen insanların başında geliyordu.
Çünkü, fanatik değildi.
Çünkü, çözüm sürecinin en kritik dönemindeyiz.
-ÜZÜLDÜM: Binali Yıldırım’ın hükümete girmemesine üzüldüm.
Çünkü, vizyoner bir yatırımcı.
Çünkü, yeniliklere açık.
Çünkü, İzmir’in milletvekili ve ondan büyük hizmetler bekliyorduk.
-SEVİNDİM: Nihat Zeybekci’nin Ekonomi Bakanı kalmasına sevindim.
Çünkü, Denizlili, yani eşim ve kayınvalidem dolayısıyla hemşerim sayılır.
Çünkü, Denizli Belediye Başkanlığı sırasında nasıl vefalı bir insan olduğunu gördüm. Çünkü, eşi çok uygar bir kadın.
-SEVİNDİM: Taner Yıldız’ın Enerji bakanı kalmasına sevindim.
Çünkü, Soma faciası sırasında nasıl canla başla çalıştığını gördüm.
Çünkü kavgacı değil, uzlaşmacı bir insan.
-SEVİNDİM: Ömer Çelik’in Kültür Bakanlığı’nda kalmasına sevindim.
Çünkü, iyi bir entelektüel.
Çünkü, yaşamayı bilen bir insandır.
Çünkü, sakin itirazı da biliyor, sakin uzlaşmayı da...

Haberin Devamı

Kadınlara sormayı çok isterdim: Hayatınızın en büyük erkeği kim

Haberin Devamı



Bir ‘kaybedenin’ hükümet raporu


HER kadına şu soruyu sormak isterdim:
“Hayatınızda en derin iz bırakan erkek kimdir?”
Ama soramazdım.
Kimi evlidir, samimi cevap veremez.
Kimi mahremdir der, kaçınır.
Kimi, istese de cevap veremez.
Erkeklere de, “Hayatınızın en büyük kadını kim” sorusunun yolunu açacağını düşünür, korkar

* * *

Oysa geçen hafta bir erkek, çok ünlü bir kadına bu soruyu biraz dolambaçlı yoldan sordu:
“Hayatındaki erkeklerden sadece birini tutmak isteseydin, hangisini tutardın?”
Kadın hiç düşünmeden şu cevabı verdi:
“Bundan sonrakini...”
Brigitte Bardot önümüzdeki ay 80 yaşına giriyor.
Paris Match dergisi son sayısının kapağını ona ayırdı.
Bir de mülakat yayınladı.
Orada bu soruyu da sordu ve cevabını aldı.
Sizce bu cevabın manası nedir?
Özel hayatının geçmişini kurcalamak istemediği için mi bunu söylüyor?
Hayatına bugüne kadar girmiş erkekleri kırmak istemiyor mu...

* * *

Haberin Devamı


Bardot yaşadığı hayatı saklayan bir kadın değil.
Çıkar bunu da dobra dobra söylerdi.
Öyleyse bir ihtimal daha var...
Hayat hakkında hâlâ umutlu olabilmek..
Hayattan hâlâ bir beklentisinin olması...
Hâlâ “Daha mükemmel, daha derin iz bırakacak bir erkeğin geleceği” umudu.
80 yaşında...
Bugüne kadar yüzüne neşter dokundurmamış..
Yirminci yüzyılda hiçbir kadın, gününe bu kadar derin bir iz bırakmamış...
Tek ideolojisi, istediği gibi özgürce yaşayabilmek olan bir kadın.
Herkes düğün töreni salonunda beklerken, o yan tarafta çılgınca sevişen kadın. İşte o nedenle bizim kuşakların fena halde kanına giren bu kadının ben de biraz daha hayatının içine girmek istiyorum.

Haberin Devamı


Özgür bir kadının koynuna hayatında kaç erkek girer


BARDOT hayatını saklamayan bir kadın.
Kendisi açıkladı. Hayatı boyunca koynuna 21 erkek girmiş.
Bunların dördüyle evlenmiş.
On yedisi ise sevgilisi olarak kalmış.
1973 yılında, kırkına girmeden sinemayı bıraktı.
O dönemde Marlon Brando gibi bir efsanenin, 1 milyon dolar gibi inanılmaz bir teklifini bile geri çevirip tekrar film yapmayı reddetti.
O günün 1 milyon doları, bugünün neyi eder? On milyon mu, belki 20...
Böyle kararlı bir kadın işte.


Bir kadın hem özgür hem çok bağımlı olabilir mi


İŞTE onun cevapları:
-KADIN HAKLARI: “Ben kadının emansipasyonu için özel bir şey yapmadım. Yaptığım tek şey, arzu ettiğim hayatı yaşamaktı. Böyle yaşamaya da devam ediyorum.”
-ÖZGÜRLÜK: “Çok özgür bir kadınım, ama aynı zamanda âşık olduğum erkeğe de çok bağlıyım.”
-SÖYLERİM: “Yaşadığım sürece, o şöyle demiş, bu böyle demiş bakmadan, düşündüğüm her şeyi söylemeye devam edeceğim.”
-ŞOKE EDERİM: “Derin düşünmeyenleri, vasat insanları, katı ve darkafalıları şoke etmeye devam edeceğim.”
-ÖLÜMDEN SONRA: “Şu an yaşadığım Madrague’a, hayvanlarımın yanına gömülmek için izin aldım.. Hayatın bana vermeyi reddettiği huzuru orada bulacağım.”
-BENDEN ŞU KALSIN: “Hayvanlara olan sevgim ve onlara göstermemiz gereken saygı...”

Yazarın Tüm Yazıları