İki ülkeden kaçtı, dayağı Türkiye’de yedi

Güncelleme Tarihi:

İki ülkeden kaçtı, dayağı Türkiye’de yedi
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 31, 2014 01:34

Farzad Şafahi, dört yıldır Türkiye’de yaşayan bir Afgan sığınmacı. Telefon kartı almak için bile türlü bürokratik engelle boğuştuğu ülkemizde üniversite kazanmayı başardı. Ancak aynı bürokrasi şimdi de onunla kazandığı bölüm arasında duruyor.

Haberin Devamı

Ailesi 25 yıl önce Afganistan’dan İran’a kaçmış. Hikâyesi de böyle başlıyor zaten: “Babamın söylediğine göre kaçarlarken annem bana hamileymiş. Ben de İran sınırından geçtikten sonra ilk köyde doğmuşum. Yani hayata kaçak olarak başladım.” Sonrasında o henüz dört yaşındayken annesi vefat ediyor. Babası ve kardeşiyle İran’da kaçak yaşıyorlar. Tam 20 yıl boyunca sürüyor bu saklanma hali: “Zor bir 20 yıldı. 5 yılını anlamamış olabilirim ama diğer 15 yılı gayet net anladım. Kaçak çalışıyor zaten göçmenler. Babam bahçıvanlık yapıyordu bir evde. Bir yandan da orada saklanmış oluyorduk işte. Sonra bir gün kardeşimle pazara gitti. Bir daha gelmediler. Bir süre bekledim evde. Zaten polise gidip sorma şansım yok. Beni tutup atarlar sınırdan dışarı. Onlar gelmeyince ev sahibine söyledim. O gidip araştırdı. ‘Yakalanmışlar, sınırdışı edilmişler’ dedi. Bir süre daha ararlar belki diye bekledim. Sonra oturup ne yapabileceğimi konuştuk. Ev sahibi, bana ‘İstersen burada kalabilirsin ama kapıdan dışarı çıkmadan benim bahçıvanlığımı yaparak nereye kadar yaşayacaksın’ dedi. ‘Afganistan’ı da bilmiyorsun. Oraya girdiğin anda Taliban’ın eline düşebilirsin. Sen en iyisi Türkiye üzerinden Avrupa’ya git’ dedi. Ben de en azından Birleşmiş Milletler var diyerek Türkiye’ye kaçtım. Gelince baktım ki öyle bir şey yokmuş. Tamam Birleşmiş Milletler var da kimse için bir şey yaptığı yok.” Arada sırada hâlâ İran’daki evi arıyor, arayan soran olup olmadığını soruyor.

Haberin Devamı

“BİZ Mİ TÜRKİYE’YE GELİN DEDİK?”

2010’dan beri Türkiye’de yaşıyor Farzad. İlk geldiğinde onu İstanbul, Kadıköy’deki yetiştirme yurduna yerleştirmişler. Mükemmelen konuştuğu Türkçeyi de orada öğrenmiş. “Madem burada yaşayacağım öğrenmek zorundayım dedim” diyor. Daha önce yaşadığı İran’da Afganların doğum veya başka bir yolla vatandaşlık alması söz konusu değil. Türk makamları beyanını esas alıp ‘Afgan’ olarak kaydetmişler. Şu anda sadece Türkiye’de, o da kâğıt üzerinde Afgan sayılıyor.

İstanbul’un ardından sığınmacılar için uydukent olarak belirlenen kentlerden Nevşehir’e nakledilmiş. Metropoller uydukent değil o yüzden İstanbul’da yasal olarak kalmasının bir yolu yok. Şimdi Nevşehir’de yaşıyor. Haftada iki gün de kentteki yabancılar şubesine gidip imza vermek zorunda. Sıkıntının en büyüğü çalışma izni olmamasında: “Valla sığınmacı dediğin kaçak iş bulursa gidip çalışır. O da parasını ya verir ya vermez. O durumda kime şikayet edeceksin zaten? ‘Bizi ilgilendirmez’ diyorlar. Bir kere bir arkadaşım başvurdu. Şubeden ‘Biz mi davet ettik sizi?’ yanıtını aldı. ’Kendiniz geldiniz, başınızın çaresine bakarsınız’ dediler. Sığınmacılık öyle bir şey zaten. Kimsenin umurunda olmuyorsun.”

Haberin Devamı

SOSYOLOG OLACAK

İki ülkeden kaçtı, dayağı Türkiye’de yedi

Farzad’ın şimdi farklı bir durumu var. İkinci kez girdiği üniversite sınavında Pamukkale Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü kazandı. Ancak önünde iki engel daha var. Birincisi Denizli’ye nakil izninin çıkması lazım, ikincisi çalışma izni alamadığı bir ülkede harç parasını bulabilmesi lazım. “Bu üniversite benim için umut kırıntısı oldu” diyor “25 yaşındayım elimde hiçbir şey yok. Ne meslek, ne vatandaşlık, ne aile. Bu bir başlangıç noktası. Çok çabaladım bunun için. Buradaki tek şansım okumak. Dershaneye falan da gidemedim param olmadığı için. Suriyeli arkadaşlarımız harçsız okuyabiliyor. Ben ona bir şey demiyorum. Zor durumdalar elbette. Beni sınava sokma da demiyorum. TC vatandaşları nasıl giriyorsa beni de sınava sok tabii ama çalışma izni vermiyorsun ki? Harç parasını nasıl kazanacağım? Buna bir çözüm bul diyorum. Ver çalışma iznimi ben çalışır çıkarırım zaten harç paramı. Onu vermiyorsun, bir de para istiyorsun. Birleşmiş Milletler’e sordum. Okuyacağım, sizin burslarınız oluyor mu diye. Bütçemiz yok dediler.”

Haberin Devamı

Eğer nakil ve harç sorunu çözülürse okuyacak. Sonrasında bir üçüncü ülkeye nakil talep etmeyi de düşünmüyor: “Türkiye’de bu kadar çabaladım. Buraya kadar geldikten sonra eğitimimi bitirip, benim durumumda olanlar için bir şeyler yapmak istiyorum. Sonsuza kadar kimliksiz yaşayabilirim ama bu eğitim benim için önemli. Asıl amacım şu anda bu. Hangi sığınmacıyla konuşsam içim acıyor. Herkes o kadar çaresiz durumda ki. En azından onlar için bir şeyler yapabilirim. O yüzden üniversiteyi kazandıktan sonra benim için üçüncü ülkenin bir anlamı kalmadı.”

Harç masrafları için adına bir kampanya var. Bir ucundan tutmak isteyenler indiegogo.com’dan ulaşabilir.

Haberin Devamı

İRANLI ZANNEDİP DÖVDÜLER

“Sığınmacılara halk da çok bayılmıyor. Özellikle İranlıların işi zor. Çoğu LGBT veya Bahâi oldukları için İran’dan kaçmak zorunda kalmış. Burada da sıkıntı yaşıyorlar. Küfür ediliyor bolca. LGBT’ler zaten doğrudan dayak yiyor. Bir İranlı arkadaşımı “Lan sen kız mısın?” diye bıçakladılar yolda. Çocuk eve gitti, gelip evi basıp bir daha dövdüler. Beni de İranlı zannedip dövdüler bir kere. İki çocuk bir de baba. Şikâyetçi oldum, “Şikâyetini geri al biz seni terörist zannettik de dövdük” dediler. Bu da özür dileme bir nevi. Geri aldım mecburen, almayıp da ne yapacağım?

Yabancılar şubesindeki görevli bile bana “Sen en iyisi kaçak olarak Avrupa’ya git” diyor. Sonra da kapıya afiş asıyor “Kaçakçıya güvenme” diye. Onu dinleyip kaçan da gidip denizde boğuluyor.

Haberin Devamı

“SİZİ GÖNDERSEK 2 MİLYON AFGAN GELİR”

“Açılmayan dosyalar için eylem yaptık. Ben BM’ye bu dosya işini ilk kez sorduğumda aynen şu yanıtı aldım: ‘Suriye’deki olay yeni. Bütün kameralar orada. Afganlar 40 yıldır savaşıyor. Alışıldı artık sizin oradaki duruma.’ Eylemde gözaltına alındık. Sonra sizi otobüslerle şehirlerinize göndereceğiz dediler. Ben kendimi Konya’da buldum. Sivas’ta oturan arkadaşımı Van’a bıraktılar. BM bize açık açık ‘500 yıl da burada otursanız bir şey yapmayacağız. Çünkü sizin dediğinizi yaparsak o zaman herkes gelir burada eylem yapar’ dedi. Hiçbir sonuç alamadan ayrıldık. Halbuki mantıksız bir şey istemiyorduk. Dosyalarımızı açsınlar niye kaçtığımıza bakıp, işleme koysunlar, bir karar versinler durumumuzu bilelim dedik. Bize uçak tutun ABD’ye gönderin demiyoruz ki. Ama yaramadı işte hiçbir şeye. En son bir görevli bana “Sizi göndersek 2 milyon Afgan gelir” dedi. Savaşımız çekici değilmiş. Irak, Suriye ve Mısır çekici.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!