Masum değiliz hiçbirimiz...

2005 tarihli ‘Günah Şehri’nin devamı niteliğindeki ‘Günah Şehri: Uğruna Öldürülecek Kadın’, perdede çizgi roman izlemek isteyenleri bir kez daha salonlara davet ediyor.

Haberin Devamı

5 üzerinden 3 yıldız

Masum değiliz hiçbirimiz...


2005’te gösterime giren ‘Sin City’nin eleştiri yazısında da belirtmiştim: “Frank Miller’ın 1991’de yarattığı dünyayı, Robert Rodriguez öncülüğünde Miller’la birlikte sinemaya taşıyan bu film, kuyruk jeneriği yazılarından sonra aslında cümleyi şöyle kurmamız gerektiğini hatırlatıyor: Sinemayı çizgi romana taşıyor...”

Çizgi romanlar ‘süreli’ yayınlardır ve biz, kitabın son sayfasında ‘Bu maceranın sonu’ ifadesiyle karşılaştıktan sonra bir sonraki maceraya adım atmak için sabırsızlanırız. Lakin sinemayı galiba birçok yönden akrabası olduğu çizgi roman dünyasından ayıran en önemli fark da bu olsa gerek; serilerde hikâyenin devamını ya da bir başka macerasını izleyeceğimiz film için bekleme ‘süresi’ daha fazladır. Hoş artık sektör öyle bir hale geldi ki, bazen serinin diyelim ki üç bölümü de aynı anda çekiliyor ama salonlara birer yıl arayla uğruyor (mesela ‘Yüzüklerin Efendisi’ üçlemesi)... Bu noktaya gelme nedenimiz şu; ‘Sin City’nin bir tür devamı niteliğindeki ‘Sin City’: A Dame to Kill For’ ilk filmden tam dokuz yıl sonra huzurlarımıza çıkıyor. İlkinde olduğu gibi yine Frank Miller-Robert Rodriguez işbirliğinin ürünü olan bu ikinci adım da benzer şekilde üç ayrı öyküyle ilerliyor ve iç içe geçmelerle bütüne ulaşıyor.

Masum değiliz hiçbirimiz...

Haberin Devamı

İlk filmin ana karakterlerinden Marv mevcudiyetini koruyor, keza yine Dwight da bu filmin ana tiplemelerinden (tek fark var, karakteri Clive Owen yerine Josh Brolin canlandırıyor). ‘Oyundan çıkan’ ama yine öyküye gölgesini düşüren dedektif Hartigan’ın yerine de genç kumarbaz Johnny’yi görüyoruz...

Masum değiliz hiçbirimiz...
Josh Brolin'ın canlandırdığı Marv Alive

Öykünün ana arterinde, filme ismini veren ‘Uğruna Öldürülecek Kadın’ Ava var... Dwight’ın bir türlü unutamadığı eski aşkı, emelleri uğruna herkesin canına kıyacağı şuh bir kadın. Nitekim hırsıyla onca kanın akmasına, onca canın yok olmasına neden oluyor. Johnny ise adeta şehirdeki bütün kötülüklerin kaynağı gibi duran Senatör Roark’ı poker masasında rezil edince her türlü belaya davetiye çıkarmış oluyor. Marv ise hem Dwight’a hem de Johnny’ye kötülerle olan savaşlarında yardım ediyor.

Haberin Devamı

‘KARA FİLM’ ESİNTİLERİ

İkinci film de ilki gibi bize son derece estetize, son derece çizgi roman kokan ve her bir kadrajı özel olarak düşünülmüş bir dünya sunuyor. Bu özellikler elbette filmi önemli kılıyor ama zamanla hatıralarımız yerine geliyor ve bizi, eski bir tanıdığa uzun bir süre sonra tekrar rastlamak duygusuyla baş başa bırakıyor. Öte yandan ilk filmde olduğu gibi karakterler itibarıyla ‘film noir’ı ve bu türün edebi karşılığındaki isimleri, yani Raymond Chandler’ı, Mickey Spillane’i yine hatırlıyoruz. Öykü yine ana karakterlerin iç sesleri eşliğinde aktarılıyor.

‘ARZU NESNESİ’ EVA GREEN

Ya oyuncular?.. Marv’da Mickey Rourke, Nancy’de Jessica Alba, Gail’de Rosario Dawson, Senatör Roark’ta Powers Boothe, dedektif Hartigan’da Bruce Willis (çok az görünse de), yerlerini korurken Dwight’ta Josh Brolin’i, Johnny’de Joseph Gordon-Levitt’i, Manute’ta Dennis Haysbert’i, Dr. Kroening’de Christopher Lloyd’u, Joey’de de Ray Liotta’yı izliyoruz. Ava’da ise bir tür ‘Gilda’ (Rita Hayworth) esintisi yaratan Eva Green var. Fransız oyuncu, filmin adeta ‘arzu nesnesi’...

Masum değiliz hiçbirimiz...

Haberin Devamı

Sonuç? Siyah-beyaz görüntülerin hâkim olduğu araya bazen kimi renklerin serpiştirildiği bu yeni ‘Günah Şehri’ macerası, çok çarpıcı olmasa da değişik bir deneyim olarak fazlasıyla çekici. Salonlara, görsel anlamda bu kadar farklı film uğramıyor, kaçırmayın derim...

Yazarın Tüm Yazıları