Çocuk Ruh Sağlığı Kime Emanet?

Türkiye’ de son verilere göre 22 milyon çocuk var. 15 bini aşkın psikoloji mezunu var. 15 bin psikoloji mezunun hepsini psikolog olarak bilinse de kanunen uzman olarak tanımlanmıyorlar. Yasalara göre psikoloji mezunu birisinin psikolog olarak tanımlanması için yüksek lisans yapması ve bir yıl vaka incelemesi yapması şart.

Haberin Devamı

Bu eşiği geçen kaç psikoloji bölümü mezunu var biliyor musunuz? 800. Haydi yeni eklenenlerle 1000 kişi olsun. Koskoca Türkiye’ nin ruh sağlığı 1000 psikologa emanet. Teşhis koyup, terapi yapabilmek için ise gerekli niteliklere sahip uzman sayısı sadece 400. Bunlardan kaç tanesi çocuk ve ergen psikolojisi üzerine master ve doktora yapmış olabilir? 200, 150…? Haydi 100 olsun.
22 milyon çocuk bölü 100 çocuk psikoloğu eşittir 22.000 çocuğa 1 çocuk psikologu. Ne kadar az bir oran.
Bu rakamlar cepte dursun. Şimdi şöyle bir etrafımıza bakalım. Pek çok yerde psikiyatr, psikolog ve psikolojik danışmanlar göreceğiz. Birden görünen kalabalık ile somut veriler çelişiyor gibi gözüküyor. Demek ki yayın organlarını aracılığıyla bilgi yaymak ve danışanlara ulaşmak bu işin önemli bir parçası.
Ancak ortada bir kavram karmaşası var. Pedagog kimdir, psikolog kimdir, çocukların davranış veya psikolojik sorunu olduğunda kime danışmalıyım sorusunun yanıtını Türkiye’ de ebeveynler tam olarak bilmiyor. Tam olarak durum şöyle:
- Pedagog: Türkiye’ de üniversitelerde pedagoji lisans bölümü yok. En son 1980 yılında İstanbul Üniversitesi Pedagoji bölümü kapatıldı.Bölüm olmadığı için haliyle resmi ünvanlı pedagog yok.
- Çocuk psikoloğu: Üniversitelerin psikoloji bölümünü bitirmiş +çocuk ve ergen psikolojisi üzerine master bitirmiş uzmanlar çocuklara teşhis koyabilir, terapist eğitimi aldıysa ise terapi yapabilir.
- Çocuk psikiyatristi: Tıp fakültesi mezunu olup, TUS’ a (tıpta uzmanlık sınavı) girerek çocuk ve ergen psikiyatrisi uzmanlığını tamamlamış hekimler çocuklara teşhis koyup reçete yazabilir, psikoterapi eğitimi varsa terapi yapabilir.
Bunun dışında yine özel uzmanlık eğitimi gerektiren alt dallar var. Örneğin dil ve konuşma terapistliği, duyu bütünleme terapistliği gibi…
Tablo böyle aslında çok net durumdayken, ülkede psikolog başına 1000 danışan düştüğünü varsayınca iştahlar kabarıyor. Bir çok psikoloji ve psikolojik danışma ve rehberlik bölümü mezunu uzmanlık dallarını tamamlamadan psikologluk yapmaya başlıyor. Yani koyulan teşhisler, tedavi yöntemleri aslına bakarsanız yasa dışı. Bu açıdan bakıldığında yayın organları ve devletin denetim mekanizmasındaki boşluk çocuk ruh sağlığının altına dinamit koyuyor.
Çocuk ruh sağlığı işte böyle özel, meşakkatli bir alan. Nasıl ki, bir çocuk kolay yetişmiyorsa bir uzman da kolay yetişmiyor. Ancak hergün yükselen şikayetlere bakılacak olursa durum vahim. Çocuğu veya bebeği görmeden, telefonda teşhis koyan ve tedavi öneren uzmanlar var.
Bu nasıl mümkün oluyor?
Örneğin konuşma gecikmesi olan bir çocuğu görmeden herhangi bir teşhis konulduğunda, ileride işitme engeli veya otizm çıktığında ailesi kime hesap soracak?
Çocuk ruh sağlığının sorumlusu kim?
Türk Psikologlar Derneği’ nin psikolog ünvanı olmayanlar hakkındaki açıklamalarına baktığımda, mesleki denetim mücadelesinin 33 yıldır verildiğini, bir türlü mesleki denetim işletilemediğini görüyorum. Psikologlar Derneği pek çok şeyden şikayetçi. Örneğin mezunların uzmanlık alanlarına başvurmadan danışmanlık şirketleri açarak çalışmaya başlamaları yakındıkları konulardan biri. Ayrıca psikologlar olarak bir oda kurmak istiyorlar ama henüz hiçbir ilerleme yok. Toplumda böylesine saygın ve önemli bir yere sahip olan bir meslek grubunun kendi içinde birlik olup meslek adına gereken adımları atamaması çok düşündürücü.
33 yıl gerçekten çok büyük bir zaman kaybı. Nesiller her konuda uzman uzmanların elinde heba olup gideceğine, bir iki yasa düzenlemesiyle işin ehli olanlara emanet edilsin, çok mu zor? Ebeveynlerin, eğitimcilerin ve ruh sağlığı uzmanlarının istediği bu.
Kim ne yapmalı?
Devlet: Gerekli yasaları çıkararak insanlara psikolojik danışmanlık ve psikolojik teşhis koyan uzmanlara mesleki tanımlamalarını yapmalı, mesleki hak ve sorumluluklarını, kurallarını ayrıntılarıyla yasalaştırmalı. Aynı zamanda mesleğe başlangıç ve meslekten men ilkelerini uzmanlara ait STK’larla oluşturacağı bir platformla yürürlüğe koyup, teftişini yapmalı. Bitti.
Medya: Reyting beklentisi olunca göze hitap ön plana çıkıyor. Oysa iyi içerik hedeflenmeden güzel kız, yakışıklı erkek arayışından oluşan bir noktadan sonra havalı saç modellerine, göz alıcı kıyafetlerin gölgesine doğru yol alıyor çocuk ruh sağlığı. İşin eğlence kısmı devreye giriyor.Bu tür konuları kapsayan programlara televizyonlarda nadir rastlandığı için başka bir şeyi tartışmak gerekiyor. Çocuklar gerçek anlamda ne kadar umrumuzda?
Bu ülkede yanlış teşhis ve tedaviden ölen pek çok çocuk var. Hekim olunca Sağlık Bakanlığı devreye giriyor ve gereken az da olsa yapılıyor. Pek çok acı haberde bunu gördük. Meslekten men cezası sadece 3 ayla sınırlı kaldı. Halbuki cinayet işlemiş…
Çocuğu görmeden teşhis koyan, tavsiye veren uzman ve uzman olmayanlar nedeniyle çocuk ruh sağlığı katliamı yapılıyor. Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’ nın bu konuda en kısa sürede harekete geçmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü çocuk ruh sağlığı başta bu 3 bakanlığa emanet. Ardından STK’ lar ve medyaya emanet.
Öncelikle, hukuki düzenlemeleri oluşturarak gerekli sınırları çizmek ve halk sağlığını korumak ve geliştirmekle yükümlü devlet gereken düzenlemeyi yapmaz, medya uzman isim seçiminde daha sıkı davranmazsa özenerek yetiştirilen çocuklara daha çok yazık edilir.

Yazarın Tüm Yazıları