MHP’nin 30 Mart’taki yükselişi sekteye uğradı

Seçim Analizi (2)

Haberin Devamı

YAZININ içinde gördüğünüz birinci tablo, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin memleketi ve seçim bölgesi olan, bu yönüyle MHP açısından özel bir yeri bulunan Osmaniye’de geçen 30 Mart yerel seçiminde kullanılan oylarla geçen 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçiminde sandıktan çıkan oyların karşılaştırmasını gösteriyor.
MHP’nin 30 Mart’taki yükselişi sekteye uğradıMHP’nin 30 Mart’ta Osmaniye’de il genel meclisi sandıklarındaki oyu AK Parti’den 18 bin kadar fazlaydı. CHP’nin de 38 bin dolayında oyu vardı bu ilde. MHP’nin 126 bin oyuyla topladığınızda bu iki partinin çatı adayı Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Osmaniye’deki potansiyel oyu 165 bine yaklaşıyordu. Teorik olarak bu iki parti Osmaniye’deki seçmenlerini 10 Ağustos’ta, 30 Mart’ta olduğu oranda sandığa taşıyabilme başarısını göstermiş olsaydı, çatı adayı İhsanoğlu’nun bu ilde AK Parti adayı Recep Tayyip Erdoğan’a önemli fark atması gerekirdi
Öyle olmadı. İhsanoğlu, 10 Ağustos akşamı Erdoğan’a sandıkta ancak 38 oy fark atabildi. Çatı adayı toplam oy potansiyelinin yaklaşık 45 bin kadar eksiğini aldı. Tek bir CHP’linin bile Osmaniye’de 10 Ağustos’ta sandığa gitmediğini varsayalım, bu takdirde bile hepsinin MHP’den geldiğini varsaydığımız 121 bine yakın oy MHP’nin 30 Mart’taki oyunun (126 bin) gerisinde kalmaktadır.
AK Parti ise Osmaniye’de 4 ay kadar önce 108 bin dolayında oy almışken, 10 Ağustos’ta 12 binlik bir artışla 120 binin üstüne çıktı. Osmaniye’de 45 bin seçmen sandığa gidip oy kullanmadı.

***

Osmaniye’de karşımıza çıkan bu tablo Anadolu’da başka pek çok ilde de kendisini tekrarlıyor. Bir başka örneği Aksaray’dan verebiliriz. Bu ilde MHP+CHP toplamının 10 Ağustos’ta 30 Mart’a kıyasla 38 binlik bir düşüş kaydettiğini, buna karşılık AK Parti’nin oyunu 22 bin kadar artırdığını görüyoruz.
Doğu Anadolu’nun önemli merkezi Erzurum’da MHP ağırlıklı çatının yaşadığı düşüş yine serttir. MHP, 30 Mart’ta Erzurum’da belediye başkanı seçiminde 114 bin dolayında oy almıştı. CHP’nin bu kentteki varlığı cılızdır. Çatı adayı İhsanoğlu’nun 10 Ağustos’ta Erzurum’da aldığı oy 66 bin dolayındadır. Neresinden bakılırsa bakılsın 48 bin kadar bir gerileme söz konusudur.
İlginç bir yöneliş, bazı illerde AK Parti’nin 30 Mart’ta CHP-MHP toplamına kıyasla geride olmasına karşılık, bu seçimde aynı illerde ikisinin toplamının da önüne geçmiş olmasıdır. Bu duruma örnek olarak Burdur ve Amasya gösterilebilir. Amasya’daki durum özellikle çarpıcıdır.
Anadolu’da ana gövdesini MHP’nin oluşturduğu çatı oylarının gerileme gösterdiği illerde genellikle AK Parti’nin bazen önemli, bazen de mütevazı artışlar sağladığını görüyoruz.
Düşük katılım faktörü de kuşkusuz hesaba katılmalıdır. Ancak yine de AK Parti’deki artışlar bu partiye belli ölçülerde MHP’den bir kayma olduğu yolundaki tezleri destekler bir nitelik gösteriyor. Özellikle Orta Anadolu ve Karadeniz’de tabanda bu yönde hareket eden dip akıntılardan söz edilebilir. İPSOS adlı araştırma kuruluşunun bulgularına göre, 30 Mart’ta MHP’ye oy verenlerin yüzde 27’si 10 Ağustos’ta Erdoğan’a oy verdi.
Bununla birlikte çatı adayının birinci geldiği Türkiye toplamındaki 16 il içinde çoğu sahil şeridinde olan Antalya, Manisa, Denizli, Balıkesir, Hatay, Mersin gibi illerde CHP-MHP ittifakının –yaşanan oy gerilemesine rağmen- AK Parti’ye kıyasla üstünlüğü garanti ettiği de gözden uzak tutulmamalıdır.

***

MHP’nin bu gerilemesi nasıl izah edilebilir? Öncelikle, adil olmayan seçim koşulları bir faktör olarak kayda geçirilmelidir. Ama buna ek olarak, CHP’de olduğu gibi MHP cephesinde de teşkilatlar olarak İhsanoğlu’nun başarısı için büyük bir seferberlik sergilendiği ileri sürülemez.
İhsanoğlu’nun Anadolu’da Erdoğan gibi çok yüksek profilli bir aday karşısında yeteri kadar tanınmaması da kuşkusuz sonuçta etkili olmuştur. Ayrıca İhsanoğlu’nun MHP tabanının bir kesimine sıcak gelmediği, bir kesimin de kendisini tanıyacak zamanı bile bulamadığı söylenebilir. Erdoğan’ın kampanya boyunca özellikle MHP tabanını hedef alarak bu kitleyi çözmeye dönük sistematik bir söylem geliştirdiği de unutulmamalıdır. Anadolu’da tabanda MHP ile AK Parti arasındaki geçişkenlik 12 Eylül 2010 anayasa referandumunda olduğu gibi bir kez daha teyit edilmiş olmaktadır.

***

Tabii sonuca şu açıdan da yaklaşabiliriz. MHP çatı adayı çıkarmayıp kendi adayını göstermiş olsaydı, Erdoğan karşısında kuvvetle muhtemeldir ki, olumsuz bir sonuç alacaktı. Örneğin ikinci tura CHP adayı kalırsa, MHP oyları büyük ölçüde Erdoğan’a yönelecek, MHP açısından sıkıntılı bir durum belirecekti. Çatı aday formülü MHP’nin kendisini içinde bulabileceği bu olumsuzluğu önlemiştir. Risk CHP ile paylaşılmış, kazanma şansı kendi başına aday çıkarmaya kıyasla daha yüksek bir seçenek öne sürülmüştür.
MHP, 30 Mart’ta oransal olarak en önemli yükselişi gerçekleştiren partiydi. 2011 seçimlerinde Türkiye’de toplam 5 milyon 715 bin olan oyunu 30 Mart 2014’te ‘51 ilde il genel meclisi + 30 büyükşehirde belediye meclisleri’ toplamında 7 milyon 909 bine çıkarabilmişti. Cumhurbaşkanlığı seçimleri MHP’nin yakaladığı bu yükseliş trendini sekteye uğratmıştır.
MHP kurmayları bu durumun konjonktürel olduğunu belirtiyor. Yine de genel seçime bir yıldan az bir zaman kalmışken, MHP’nin 10 Ağustos’ta yaşadığı türbülansın etkisini üzerinden atıp atamayacağı yeni dönemin siyasetteki en kritik sorularından biridir.

Yazarın Tüm Yazıları