Vurdulu kırdılı dizilerde oynamam

Güncelleme Tarihi:

Vurdulu kırdılı dizilerde oynamam
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 18, 2014 01:19

Zihni Göktay, şu sıralar Kanal D’nin reyting rekortmeni dizisi “Ulan İstanbul” ile seyirci karşısına çıkıyor. Gece gündüz pencerenin önünde oturup mahallenin nabzını tutan Servet karakterini canlandıran usta oyuncu, bir yandan da yeni tiyatro oyunu için hazırlık yapıyor. “Cibali Karakolu”nda Cafer Sabbah’ı canlandıracak olan Göktay’la diziyi ve bu yeni rolünü konuştuk.

Haberin Devamı

“Ulan İstanbul”a dahil olmanızın hikâyesini dinleyebilir miyiz?
- Ben Şehir Tiyatroları’ndan emekli oldum, fakat kâğıt üzerinde. Konuk sanatçı olarak devam ediyorum. 28 yıl “Lüküs Hayat”ta oynadım. Çok renkli ve hovarda bir yaşantım olmamasına rağmen 50 yılın getirmiş olduğu yorgunlukla birdenbire koroner bypass ameliyatı geçirdim. İyileşme evresindeydim. “Birileri arasa, doğru dürüst bir proje olsa” falan derken, D Productions’dan Ayşe Durmaz Hanımefendi aradı. Senaryo elime geçti, okuduğumda Servet Bey karakteri çok hoşuma gitti. Rolü hemen giyindim, Servet Bey oldum. Setin en yaşlısıyım, evlatlarım yaşında hepsi. Saygı ve sevgi sonsuz. Kamera önü, reji grubu, teknik grup ve prodüksiyon olmak üzere herkesin bana çok büyük saygıları ve sevgileri var. Ben de onlara layık olmak için elimden geleni yapıyorum. Çok güzel gidiyor ve uzun soluklu olmasını temenni ediyorum. Zaten reytingler de onu gösteriyor.

Haberin Devamı

Vurdulu kırdılı dizilerde oynamam


Servet nasıl bir karakter? Siz nasıl tanımlarsınız onu?
- Servet, karısından yana pek mutlu olmayan bir tip. Bütün şeyleri dışarıya kusuyor. Böyle insanlar vardır. Emekli olduktan sonra serbest kürsülere, gazetelere falan yazılar yazarlar. Bu adamın çenesine vurmuş. Çok meraklı biri. Her şeyi tül arkasından takip ediyor. Zaman zaman çizmeyi de aşarak her konuda fikrini açıklıyor. Etraftakiler bıkmış vaziyette. “Muppet Show”da iki tane ihtiyar vardı, her şeye maydanoz olurlardı. Onların tek hale gelmişi Servet. Sevimli biri ama. Halkın nabzına göre konuşan birisi.
Nevizadeler, çok sabırlı Servet’e karşı...
- Konumları itibariyle Servet’e fazla bulaşmak istemiyorlar. Ona karşı hoşgörülü davranıyorlar.
Sizin böyle bir komşunuz oldu mu?
- Oldu... Bunlardan biri de rahmetli anneannemdi. Sedir üstünde namaz kılardı, namazın sonunda selam verirken karşı eve giren çıkan birisi var mı, onu kontrol ederdi. Ve anneme seslenirdi “Tanımadığım biri karşı evin zilini çalıyor Kübra, kimmiş acaba?” diye. Annem de “Aman anne karışma, kimse kim” der, mani olmaya çalışırdı.

Vurdulu kırdılı dizilerde oynamam


SENARİSTİMİZİ GÖRÜRSEM SARILIP ÖPECEĞİM
“Ulan İstanbul” her hafta izlenme rekorları kırıyor. Bu başarıyı bekliyor muydunuz?
- Hikâyenin altyapısında bir kötülük yok. Burada asıl çıkış noktası, birilerine iyilik yapmak. Biliyorsunuz Robin Hood, yanlış iş yapanlardan alıp yardıma muhtaçlara verir. Dizide de ana fikrimiz bu. Senaristimiz Uğraş Güneş fevkalade birisi. Bir kere gördüm, bir daha görürsem sarılıp öpeceğim. Genç, fakat geçmişi çok iyi irdeleyen, gelenekleri, Türk ailesinin yapısını, komşuluk hayatını iyi anlatan bir senarist. Ekip fevkalade uyumlu. Başarımızın yüzde 80’ini bunlar teşkil ediyor. Metrekareye beş ceset düşmüyor, tabancalar falan pek fazla patlamıyor. İnsanlar birbirlerine karşı hoşgörülüler. Bir amaç uğruna omuz omuza vermiş bir aile var ve onların iyi niyetli İstanbul komşuları var. Güzelliği yaşatan bu. Her kesimden herkes seviyor. Beni yolda 7 yaşında bir çocuk da durduruyor, 17 yaşında bir genç kız da, 77 yaşında emekli bir tuğgeneral de.
Dizinin genç bir kadrosu var, onlarla çalışmak nasıl? Hocalık yaptığınız oluyor mu ya da yardımcı oluyor musunuz?
- Anekdot anlatmışımdır. 50 senelik tiyatro hayatımda yaşadığım enteresan olayları paylaşmışımdır. Çünkü onlar, ders çıkarabilecek nitelikte uyanık, benim anlattığım şeyleri cımbızlayacak derecede zeki, dikkatli çocuklar. Oturup da böyle didaktik vaziyette “Şöyle yapın” demem. Ayrıca o kadar fevkaladeler ki, nasihate ihtiyaçları yok. Zeki, uyanık, her şeyi çabuk kavrayabilen oyuncular.

Vurdulu kırdılı dizilerde oynamam


ANTİPATİK GÖRÜNÜYOR AMA ÇOK SICAKKANLI

Önünüze bir dizi ya da film projesi geldiğinde, karar vermenizde en çok neler etkili olur?
- Mahalle dizisi, aile dizisi olmasına dikkat ediyorum. Vurdulu kırdılı işlerin içinde olmamaya özen gösteriyorum. Ekran başındakileri rahatsız edecek, başka kanallara zap yapmalarına yol açacak dizilerde olmamaya önem veriyorum.
Bugüne dek oynadığınız karakterler içinde sizin için en unutulmaz olanı hangisi?
- Tiyatroda 28 yıl aralıksız oynadığım “Lüküs Hayat”taki Rıza karakteri. Hiç bana uymayan bir karakterdi, şirin bir adam oldu sonunda. Ben o hale getirdim. Bir de “Bizimkiler”deki Muvaffak Hoca. Halit Akçatepe benden büyük olmasına rağmen onun babasını oynadım. Mesleğe başladığımdan beri hep kendi yaşımdan büyükleri oynadım zaten. Bir üçüncü karakter de şimdi oynadığım Servet. Antipatik gibi görünen ama çok sıcakkanlı bir adam.
Peki “Ulan İstanbul”da en sevdiğiniz ya da en çok güldüğünüz karakter hangisi?
- Hayati’ye çok gülüyorum. Oğluyla ilişkisine, dinine bağlı biri olmasına rağmen şeytani fikirlerine... O paradoks beni fevkalade güldürüyor. Şehriban da olağanüstü enteresan bir tip. Zeynep (Kankonde) fevkalade oynuyor, çok iyi bir gözlemci. Ferdi, Karlos ve Yaren’in sözde babalarıyla ilişkileri, o grubun birbirleriyle olan diyaloglarına da çok gülüyorum.

Haberin Devamı

Vurdulu kırdılı dizilerde oynamam


CAFER SABBAH’I ŞİMDİ DE BEN OYNAYACAĞIM
“Ulan İstanbul” dışında başka projeleriniz var mı?
- 28 sene sonra “Lüküs Hayat”ı bitirdik. Tiyatro idaresi “Kafidir bu kadar” dedi. 18 Ağustos’ta tiyatronun açılış toplantısı var, 19 Ağustos’ta da Kadıköy Haldun Taner Tiyatrosu’nda provaya giriyorum. Şu meşhur “Cibali Karakolu”nu sahneleyeceğiz. Oradaki komiser Cafer Sabbah’ı oynayacağım. Çok fırıldak. 1951 senesinde Muammer Karaca tarafından Fransız vodvillerinden adapte edilmiş. Muammer Karaca oynadı 5 bin temsil. Ondan sonra Nejat Uygur oynadı. Şimdi de bu rol bana geldi.

Vurdulu kırdılı dizilerde oynamam

Haberin Devamı

ARKADAŞLAR BANA “KILIBIKSIN” DİYE TAKILIR
Tiyatro ve dizi çekimleri dışında neler yapıyorsunuz?
- Gazete merakım var. Günlük gazeteler benim sabah duam gibidir, okumadan yapamam. Enteresan, önemli gördüğüm haberleri keser, dosyalarım, arşivlerim. Eşim Sevinç Hanım “Ne olacak bunlar?” diyor, evlere sığmıyor. Onun dışında yürüyüş yaparım. Adımsayar aldım, Fenerbahçe sahilden Caddebostan Migros’a kadar yürürüm. Aile hayatını severim. Hiçbir zaman münferit bir yaşam tarzım olmamıştır. Tiyatrodan çıkıp “Arkadaşlarla takılacağım” dememişimdir hiç. Hatta arkadaşlar bana “Sen ne kadar kılıbıksın” diye takılır.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!