2 leğen 30 mandala gitti!

İZMİR Büyükşehir Belediyesi, kentin 4.5 milyar TL değerindeki servetini korumak için bugüne dek benzeri görülmemiş bir mücadele başlattı.

Haberin Devamı

Kapatılan İl Özel İdaresi’nin sahip olduğu mallarının tamamının Büyükşehir Belediyesi’nden kaçırılarak Hazine’ye devredilmesi üzerine başlayan tartışma, olup bitenden İzmirlileri haberdar etmek için hazırlanan dergiyle yeni bir boyut kazandı. “Hakkımızı istiyoruz”2 leğen 30 mandala gitti başlığıyla yayımlanan derginin kapağını süsleyen anlamlı bir karikatür.
Bu konuyu ‘İzmir’e zırnık yok’ (6 Ağustos) başlığı ile gündeme getirmiş, AKP’li belediyelerin ihya edildiğini yazmıştık.
İl Özel İdare mallarının paylaşımı konusundaki “adaletsizliğin” anlatıldığı dergide, Başkan Aziz Kocaoğlu diyor ki:
“İstedik ki, ‘Özel İdare malları gerçeği’ni herkesin anlayabileceği bir dille ve tüm çıplaklığıyla kamuoyuna aktaralım. Toplam değeri 4.5 milyar lirayı (eski parayla 4.5 katrilyon) bulan bu taşınır ve taşınmaz malların, İzmir’in yerel yönetimleri yerine çeşitli bakanlıklar arasında paylaştırılmasına neden karşı çıktığımızı tek tek anlatalım. Şunu çok iyi biliniz ki, bizim mücadelemiz sadece İzmir için! O nedenle göğsümüzü gere gere, başımız dik bir şekilde, İl Özel İdare’nin mallarını yasal yollardan sonuna kadar savunacağız. Ve tarih, bu mücadeleyi ‘altın harflerle’ yazacak. Bundan kuşkunuz olmasın!”
Bu konuda konuşacak hiç vicdanlı bir kişi veya makam yok mudur?

Haberin Devamı

GÜNÜN SÖZÜ

“ERDOĞAN AKP kongresine katılırsa tarafsızlığı zedelenir. Çünkü Erdoğan, göreve başlarken tarafsızlık yemini edecek. Buna ters olur. (‘Partime dönerim’ diyen Gül için...) Tarafsızlığını gölgelemiş bir Cumhurbaşkanı var. Zaten tarafsızlığı konusunda bir takım şüpheler vardı. Bu açıklama ile de bunu teyit etti.”
(Anayasa Hukukçusu Prof. Erdoğan Teziç)

AOÇ mimarların yakın takibinde

ATATÜRK Orman Çiftliği’nde inşaatı devam eden, 1/10000 ve 1/250002’lik plan kararları ile iptal edilen Başbakanlık binasını dün yapılan toplantıda ‘Koruma Kurulu’ gündemine aldı. Koruma Kurulu’nu yakın takibe alan ve “AOÇ’nin talanına hayır” diyen Mimarlar Odası Ankara Şubesi ile Kurul arasında AOÇ trafiği yaşandı.
Koruma Kurulu AOÇ’yi görüşürken toplantı sırasında Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı imzasıyla, son kararları hatırlatan yazı gönderildi. Yazının ekine ise Danıştay 6. Dairesi’nin AOÇ kararı eklendi. Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından Koruma Kurulu’na iletilen yazıda, Koruma Kurulu’na, “Ankara 5. İdare Mahkemesi’nce AOÇ ana planının iptal edildiği bilginiz dahilindedir” uyarısında bulunulduğu dikkat çekti. Ayrıca yazıda Danıştay kararı kurula hatırlatılarak şu ifadelere yer verildi:
“1/25000 ölçekli Ankara Başkent Nazım İmar Planı Kurumumuz tarafından dava konusu edilmiş, mahkeme davayı reddetmiştir. Ancak yazımız ekinde sunduğumuz Danıştay 6. Dairesi’nin kararı ile planın AOÇ ile ilgili kısmı bozulmuştur. Başka bir ifadeyle AOÇ ile ilgili olan plan kararlarının üst ölçekli plana aykırı olduğu anılan Danıştay kararı ile sabittir.”

Haberin Devamı

Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Koruma Kurulu ve Mimarlar Odası arasındaki AOÇ trafiğini değerlendirdi. Candan, “Başbakanlık Hizmet binasına yasal kılıf bulunmaya çalışılıyor. Koruma Kurulu ile bugün (dün) Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak AOÇ trafiği yaşıyoruz, Kurula yazımızı ve Danıştay kararını toplantı devam ederken elden teslim ettik. Yazıda Kurul’un Danıştay Kararı ve mahkeme kararlarını dikkate alarak karar vermesi gerektiğini belirttik. 5. İdare Mahkemesi AOÇ’nin 1/10.000’lik koruma amaçlı nazım imar planında iptal kararı verdi. Başbakanlığın, Kültür-Turizm Bakanlığı’nın bu karara itirazı da reddedildi. Aynı şekilde bu karardan sonra 1/25.000’lik Başkent 2023 Nazım imar planında da Danıştay AOÇ planını lehimize bozdu. 1/10.000’lik ve 1/25.000’lik üst ölçekli planlardaki kararlar Atatürk Orman Çiftliği’ndeki talanın durdurulmasına yönelik kararlardır.

Haberin Devamı

MANİDAR BİR DURUM

Bu kararlara ilişkin karar alması gerekirken kurul, tartışmalı kararı gündeme alıyor. AOÇ’de yürüyen her tür uygulama yasadışıdır, tartışmalıdır. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hemen sonrasında, kaçak binanın yasallaştırılması kılıfı manidardır. Her kim ki bu kaçak yapıda oturursa, bu ülkeyi temsil edemez” şeklinde konuştu.
Candan binayı ve binayı kullanmaya niyetlenenleri hukukun üstünlüğü ilkelerine uymaya davet etti.

Suriyeliler dönmeyi düşünmüyor

CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal; kaçak olarak asgari ücretten daha az bir meblağa çalıştırılan, git gide Türkiye için toplumsal bir sorun haline gelmeye başlayan Suriyeli mültecilere ait olan ve ülkemizin kara yollarında artmakta olan Suriye plakalı araçların araç sigortalarının bulunmaması, muayenelerinin yapılmaması ve vergilerinin ödenmemesine dikkat çekti.
Tanal şöyle dedi:
“AFAD tarafından yapılan anket sonucu incelendiğinde Suriyeli mültecilerin dönmeyi düşünmediği açıkça anlaşılmış olup, Türkiye’nin artık bir göçmen sorunu olduğu kabul edilerek bu konuda idari bir düzenleme yapılmış mıdır? Veya yapılması düşünülmekte midir? Düşünülmemekte ise bunun hukuki gerekçesi nedir? Karayollarında artmakta olan Suriye plakalı araçların kaydı, takibi ve denetimi yapılmakta mıdır?”

Haberin Devamı

BİLİYOR MUSUNUZ

Haliçport’a tepki...

- “İSTANBUL Haliç’siz, Haliç tersanesiz olamaz. Haliçport, kentin geçmişine saygısızlığın ötesinde, geleceğine de ihanettir” diyerek projeye karşı çıkan ‘Haliç Dayanışması’nın, “Bu proje durdurulmadığı takdirde önümüzdeki yıl ya da yıllarda Haliç tersanelerinin bütünlüğünü geri dönüşü olmayacak bir biçimde yitireceğiz” açıklamasını yaparken bugün Makine Mühendisleri Odası’nda (Beyoğlu) bir açıklama yapılacağını...
- CHP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Aytun Çıray’ın, Kurban Bayramı öncesinde giderek yayılan şarbon hastalığı konusunda hükümete uyarılarda bulunarak Adana, Mersin, Erzurum ve Bingöl’den sonra bu hastalığın Aliağa’dan Bayındır’a, Bayındır’dan Ödemiş’e kadar Ege’de yayılması karşısında “Bu bulaşıcı ve öldürücü hastalık hakkında alınan tedbirler yetersizdir. Halk bu konuda neden bilgilendirilmiyor?” diye sorduğunu...
- 51. ULUSAL 25. Uluslararası Hacı Bektaş Veli’yi Anma ve Kültür Sanat Etkinlikleri’nin 15-18 Ağustos tarihlerinde Nevşehir Hacıbektaş ilçesinde yapılacağını...

Haberin Devamı

10 numara yağ toplumsal bir sorun

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası yıllardır “10 numara yağ kullanımı ile yurttaşlarımıza, çevreye ve ülke ekonomisine zarar vermektedir” diye uyarıyor... Bilimsel, teknik ve kamuoyu yararı dikkate alınmamasını hep eleştirdi. Oda, bunun nedenini de ”10 numara yağ sorunu ve yol açtığı ölümlerin ve zararların nedeni yaklaşık on yıldan bu yana akaryakıt fiyatlarındaki artış ve zamlardır” olarak gösterdi.
Biz de bu konuya kaç kez dikkat çektik unuttuk. Çünkü, akaryakıt ürünlerinden alınan ÖTV ve KDV dünyanın hiçbir ülkesinde bu denli yüksek değil..
Biraz geçmişini hatırlatmakta yarar var; önceki yıllara değil bir yıl öncesine gidelim:
Geri kazanılmış atık yağlar, boya sanayisinde inceltici olarak kullanılan White spirit, Toluen, Hekzan, Tiner gibi çözücüler, baz ve bitkisel yağlar karıştırılarak mazot viskozitesine getirilip dizel motorlarda kullanılmaktaydı. Öyle ki 10 numara yağ üretiminde kullanılan baz yağların 2008 yılında ÖTV`sinin düşürülüp ithalatının serbestleşmesiyle o yıl 438 bin ton olan baz yağ ithalatı 2010`da bir milyon tona ulaşmıştı. İhtiyaç fazlası olarak ithal edilen baz yağlar diğer ucuz yağlar ve çözücüler ile karıştırılarak 10 numara yağ üretilmiş ve yoğun olarak piyasaya sürülmüştür. 10 numara yağ üretiminde kullanılan yağ ve çözücüler gerçekte birçok sanayi sektöründe kullanılsa da 2006 yılından sonra sektörün ihtiyacından fazla ithalat yapılarak ve söz konusu yağları bir başka ülkeye ihraç etmek üzere ithal eden ve tecil / terkin olarak adlandırılan gümrük vergisi muafiyetinden yararlanan bazı ithalat ve ihracat firmaları da söz konusu yağ ve çözücüleri sahte belgeler ile ihraç etmiş gibi göstererek gerçekte 10 numara yağ/akaryakıt üretimi için iç piyasaya sürmüşlerdir.

4 YILDA 6 MİLYAR TL VERGİ KAYBI OLDU

Motorin fiyatının yaklaşık 3/2`sine iç piyasada satılan bu yakıtların kullanım sonucu ülkemiz 2009`dan
2012`ye kadar olan 4 yıllık süreçte 6 milyar vergi kaybına uğramıştır. Meydana gelen ölümler ve diğer maddi kayıpların ise haddi hesabı yoktur.

UÇAKLAR DA KULLANILDI

Kamuoyu duyarlığının artması ile yaklaşık bir yıl kadar önce baz yağların ÖTV`sinin arttırılması sonucu 10 yağ üretimi zora girmiş ve kullanımı önemli ölçüde azalmıştır. Bu sefer de kağıt üzerinde havayolu şirketi kurarak ya da uçak kiralamış gibi gösterilerek bu uçakların kullanımı için şirketlere tahsis edilen ÖTV`si sıfır uçak yakıtı devletten alınarak piyasaya sürülmüştür. Son bir yılda 10 numara yağ üretiminde bu uçak yakıtı ve içerisine katılan geri dönüştürülmüş madeni yağ, kaçak yollar ile ülkeye giren mazot vb. kullanılmaktadır.
10 numara yağın yakıt olarak kullanımı sırasında motorda sıcaklık yükselmekte, motor sistemi bu sıcaklık artışını yok edecek bir yakıt sistemi için tasarlanmadığından ötürü motor aksamında yanabilen kablo vb. elemanların yanması sonucu yangınlar çıkmaktadır.

YAĞIN SEBEP OLDUKLARI

10 numara yağ kullanımı ile kazalarda can kayıpları, yıllık 2 milyar TL vergi kaybı, yakıt (!) tam yanmadığı için çevre kirliliği, araç motor aksamının yıpranması, haksız rekabet, karbonmonoksit, azotoksit, yanmamış hidrokarbon ve partikül emisyonların artması gibi istenmeyen olaylar yaşanmaktadır.
Kimya Mühendisleri Odası sorunun çözümü için öneriler de sıralıyor:
Akaryakıttaki ÖTV oranları düşürülmelidir. Piyasa denetimini zorlaştıran kamusal yönetsel çok başlılık ortadan kaldırılmalıdır. Mali önlemler ile piyasa denetlenmelidir. 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununda piyasayı düzenleyecek ve denetleyecek değişiklikler yapılmalıdır. Atık yağların kontrol yönetmeliğinde düzenlemeler yapılarak denetim artırılmalıdır. Madeni yağ lisanslarında düzenlemeler yapılmalıdır. (Çevre, kalite, denetim, idari önlemler)

Yazarın Tüm Yazıları