O aile fotoğrafına kim girecek

ÖNCEKİ akşam o cümleleri işitince, “tak” diye uyandım... Ve kendi kendime o soruyu sordum:

Haberin Devamı

“O insan kim olacak?”
Soruyu neden sorduğumu ve kimi kastettiğimi birazdan anlatacağım.
Ama önce biraz ileri gidiyorum.

***

Bundan 102 gün sonra...
Tam tarihiyle, 16 Kasım 2014 günü, 20 insan Avustralya’nın Brisbane şehrinde bir araya gelerek bir fotoğraf çektirecek.
İşte o fotoğraf, Türkiye’de rejimin niteliğini de gösteren çok çarpıcı bir aile fotoğrafı olacak.
Dünyanın en büyük ekonomilerini oluşturan 20 ülkenin liderleri o gün Brisbane’de bir salonda geleneksel aile fotoğrafını çektirecekler.
Şimdiden merak ediyorum...
Bu aile fotoğrafına Türkiye’den kim girecek?
Hadi daha açıkça yazayım...
Seçilecek yeni cumhurbaşkanı mı?
Yoksa o gün kim olacaksa, Türkiye başbakanı mı?
Ne önemi mi var diyorsunuz?
Anlatayım...

***

G20 toplantıları zirvesinin adı, “Heads of Governments”, yani “Hükümet Başkanları”nın katıldığı liderler zirvesi olarak biliniyor.
Daha da açık yazarsam, bu toplantıya katılan kişi, o ülkede “icranın başındaki kişi” oluyor.
Peki 16 Kasım 2014 günü çekilecek o aile fotoğrafına Türkiye’den kim girecek?
Başbakan Erdoğan, “Bizden önce G20’de Türkiye yoktu” diyor ama, vardı.
Türkiye 1999 yılından beri G20 üyesi...
Ama ben 2007 yılına döneceğim.
O yıl 21 Eylül günü bir referandum yapıldı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin artık direk olarak halk tarafından seçilmesi benimsendi.
O günden bu yana cumhurbaşkanının anayasal yetkileri de hiç değişmedi.
Şimdi o tarihten sonra yapılan G20 toplantılarının aile fotoğraflarına tek tek bakalım.

***

2008 yılında Washington’da yapılan zirvede Başbakan Erdoğan ikinci sırada duruyor.
Soluk mavi üzerine beyaz çizgili bir kravat takmış.
2009 yılında ABD’nin Pittsburgh ve aynı yıl Londra’daki ikinci zirvede yine o var.
Pittsburgh’da kırmızı-beyaz çizgili, Londra’daki zirvede sarı kravat tercih edilmiş...
2010’da Seul’daki zirveye de o katılmış.
Kravatı nefti renk. Aynı yıl Toronto’daki zirvede de Erdoğan var.
Orada kravatı sarı. Koyu zemin üzerinde dirilik hissi veriyor...
2011 yılında Fransa’nın Cannes şehrindeki zirvede o var.
Kravat koyu lacivert.
2012 zirvesi Meksika’da...
Türkiye’nin temsilcisi yine Erdoğan... Tek fark, kravat yeşile dönmüş...
2013 zirvesi Saint Petersburg’da..
Yine Erdoğan... Kravat yeşil...
Özetle:
2007’deki referandumdan bugüne yapılan bütün G20 zirvelerine “hükümetin ve icranın başı” olarak hep Türkiye’nin Başbakanı katılmış...

***

Şimdi merak ediyorum..
16 Kasım günü çekilecek aile fotoğrafında, Obama’nın yanında kareye kim girecek?
Türkiye’nin halk tarafından seçilmiş ilk cumhurbaşkanı mı?
Yoksa yine başbakan mı?
Şimdi geliyorum dün sabah aklıma o hınzır “kim” sorusunu kimin taktığına..
Onu da yan tarafta anlatıyorum.

Haberin Devamı

İzmir’de dile getirilen sözlerin adresi kimdi

Haberin Devamı

Başbakan yardımcısı Ali Babacan önceki akşam İzmir’de konuşuyor.
Kendisini “Ege Genç İşadamları Derneği” davet etmiş.
Özel bir gün... ”Yetmişinci Ege Toplantısı”nı yapıyorlar.
Babacan konuşmasının bir yerinde çok önemli bir sıkıntıyı dile getiriyor.
Çok açık bir dille, “Gezi olayları ve 17 Aralık süreci uluslararası imajımızı bozdu...” diyor.

***

Arkası da var.
Artık dünya medyasında Türkiye ile ilgili olarak “Ağırlıklı şekilde negatif haberlerin” yer aldığını vurguluyor ve aynen şöyle devam ediyor:
“Önümüzdeki aralık ayında G20 dönem başkanlığı Türkiye’ye geçecek.
Bu olumsuz algının düzeltilmesi için önemli bir fırsat.
Küresel ekonomiye yön vermede, başkan olarak masada oturan Türkiye’nin bundan sonraki dönemde daha olumlu algılanmasına faydalı olacağını düşünüyoruz.”
İşte bu cümleyi okuduğu an, kafamda “Kim” sorusu patladı.
16 Kasım’da Brisbane’de, o aile fotoğrafına kim girecek?
Bir yıl sonra, İstanbul’da çekilecek fotoğrafta, başkan olarak tam ortada kim duracak?
Yani Türkiye’nin dışta bozulan imajını “G20 Başkanı” olarak kim düzeltecek?

***

Ali Babacan’a katılıyorum.
Türkiye’nin G20 dönem başkanlığı iyi bir fırsat olabilir.
Ama bunun için yeni bir siyasi duruş ve kimlik gerekiyor.
Türkiye’nin imajını düzeltmenin yolu, önce içerideki kutuplaşmanın giderilmesinden başlıyor.
Bunun için de siyasetin üslubunun değişmesi, belagat düzeyinde bir ateşkesin sağlanması gerekir.
Erdoğan’ın kişiliği buna uygun mu?
Bilmiyorum.
Ama siyasi hayatının bugüne kadarki kısmında istediği başarıların hepsini elde etti.
Cumhurbaşkanı seçildiği takdirde yeni bir dönem başlıyor.
Türkiye siyaset yorgunu bir ülke.
Ülkemizde bir huzur dönemi açılacaksa, bu konuda en büyük görev ona düşüyor.
Hiç kuşkum yok, o haksız-lıkları görürse, kendisine karşı haksızlık yaptığına inandığı insanlar da durumlarını gözden geçirecektir.
Seçim sonrası hepimizin bir muhasebeye ihtiyacı var.
Hepimiz bir balkona dizilip, oradan birbirimizi ikna edecek konuşmaları yapmalı....
Ve uygulamalıyız.

Yazarın Tüm Yazıları