Ona bile dinlettim

ERTUĞRUL ÖZKÖK’ün dünkü yazısını okumuşsunuzdur.

Haberin Devamı

Onun müzik konusundaki yazılarını takip ediyorsanız, Türk Beşleri’nden Ulvi Cemal Erkin’in Köçekçe’sini övmesini biraz hayretle karşılamışsınızdır. Bu konudaki başarımı da okurlarım takdir edeceklerdir. Sanırım bütün beşlerin eserlerini ona dinleteceğim. Böyle bir başarıyı gerçekleştirirsem sevinecek kişilerden biri de Gülper Refiğ’dir.
Şimdi başka besteleri dinletme hazırlığı içindeyim. Yalnız bir sorun var, bu besteleri ona ancak yurtdışında dinletebileceğimi anladım. Şimdi yeni yurtdışı konserler düzenleme işine girişiyorum. Görüyorsunuz, onun yüzünden menajerliğe başlayabilirim. İlk etapta ona dinleteceğim beste Ferid Alnar’ın kanun konçertosu.
Derdim Hürriyet’teki müzik tartışmalarını da bir de benden dinleyin ki, nesnel bir sonuca varabilin.
Genel yayın yönetmenliği döneminde ne zaman Türk Beşleri’ni yazacağımı söylesem, ilgi duymadığını bakışlarının şeffaflaşmasından anlardım.
Çünkü Ertuğrul Özkök, klasik Batı müziğine karşı olan biri değildir. Nitekim hazırladığı ve büyük ilgi gören, benim de çok beğendiğim iki CD’si onun bu konudaki zevkinin de kanıtıdır.
Ancak Türk Beşleri konusunda bir dinleme yoksunluğu vardı, yavaş yavaş o eksikliği telâfi ediyor. Açtığım kanaldan çalışmalarımı sürdüreceğim.
Türk Beşleri’nin bizim ezgilerimizi, özellikle halk müziğinin ezgilerini nasıl çoksesli müziğin malzemesi olarak başarıyla kullandıklarını her dinleyişte biraz daha fark edecektir.
Köçekçe’yi sevdiğine göre daha başka seveceği parçaların adını verebilirim ve o CD’leri ona ulaştıracağım:
Ferid Alnar’ın kanun konçertosu ile çello konçertosunu, Necil Kâzım Akses’in Itri’nin ‘Nevakâr’ı üzerine yazdığı şkerzosu da hoşuna gidecektir.
Adnan Saygun, Bela Bartok’la beraber halk ezgilerinin kaydı için Anadolu’yu dolaştı. Epey sıkıntı çektiler, çektirildiler.
Ali Özgentürk’ün filminin DVD’sini seyrederse Özkök, o günü de daha iyi anlayabilir.
Her Türk Beşleri’ni dinlediğimde, onların bestelerini yurtdışında çalan, kayıtlarının yapılmasını sağlayan Hikmet Şimşek’i rahmetle anıyorum.

* * *

Haberin Devamı


TORUN PROKOFİEV’in bestesini ilk dinleyişte yorumlamak zordur, onun CD’si çıktığında birkaç kez dinledikten sonra eleştiri yapmalıyız.
Ne var ki, Özkök’ün ironisine kurban gitmiş parça.
Ama iyi bir dilekte bulunuyor, böyle besteler yapılmaması için savaşlardan da herkes kaçınacak.
Müzik ve savaş konusunu bir başka yazımda işleyeceğim.
O dönemde, müzikçilerin nasıl ıstırap çektiğini, ateş altında kulaklara sadece top ve bomba seslerinin ulaştığını, savaşanlara güç vermek için bile hiçbir konser verilemediğini, hepsinin iptal edildiğini yabancı müzik dergilerinden okudum. Bu bilgileri okurlarıma yansıtacağım.
O yazımda da savaşta öldürülen bestecilerden söz edeceğim, adlarını vereceğim.
Savaşlar her şeyi değiştirir, elbet müziği de, hatta zevki de.
İnsanlar da, besteciler de bu savaştan etkilendi.
Biri bir araştırma yapmalı. Birinci Dünya Savaşı’nda bizim müzik ortamımız nasıldı, bestecilerimiz, icracılarımız ne yaptılar?
Belki de müzik dışında başka alanlar için de bu çalışma yapılmalı.

* * *

Haberin Devamı

SAVAŞSIZ günlerde müzik dinleyebilmek dileğiyle.

Yazarın Tüm Yazıları