Kalan mı şanslı yoksa kaçan mı?

Uzun zamandır Türkiye’nin siyasi gündemindeki hıza yetişemiyoruz.

Haberin Devamı

Yakalamaya çalışmak hissizleştiriyor, etrafımızdaki onca dram, onca trajedi normalleşiyor.
Bir Ramazan Bayramı’nı daha yaşıyoruz, dört bir yanda hüzün eşliğinde.
İsrail’in Gazze’ye zulmü, yaralı çocukların feryatları ve büyüyemeden sonsuzluğa giden ana kuzusu bebekler...
Suriye’de dünyanın gözü önünde katledilen siviller, Ukrayna’da yaşanan savaş.

* * *

Bunca kötülükten, şiddetten, acımasızlıktan kaçıp, yerinden yurdundan olmuş binlerce, on binlerce çaresiz insan. Türkiye’nin her köşesine dağılmış, dilenen, üç kuruşa çalıştırılan mülteciler. “Kalan mı şanslı yoksa kaçan mı” dedirten birbirinden acı fotoğraflar.

* * *

Son rakamlara göre 1 milyonun üstünde sadece Suriyeli mülteci ülkemizde. Beşte biri kamplarda gerisi yıkılmayı bekleyen gecekondularda, çadırlarda, sokak aralarında, her yerde...
Savaşla birlikte anıları, umutları, hafızaları yok olan, sayıları gün geçtikçe artan insan yığınları.

Haberin Devamı

* * *

Siyasi istikrar sağlanır, bu insanlar ülkelerine döner mi, bilemiyoruz. Bazılarına göre onlar artık buradalar ve ülkelerinde barış olsa bile çoğu geri dönmeyecek. “Burada ne işleri var. Önce kendi insanımızın sıkıntılarını giderelim” kızgınlığı, davranış biçimine dönüşmeden sorumlu olduğumuz ‘kimsesiz-kalıcı misafirlerimiz’i yok sayamayız artık.

* * *

Devlet de bu ‘kimsesiz-kalıcı misafirleri’ görmezden gelmemeli. Sınırı açmak, kamp yapmak yetmiyor. Geçici çözümlerin, göz yummanın sosyal patlamaya dönüşmesi muhtemel. Başkent’in göbeğinde yakılan mülteci apartmanı ders olmamış gibi.
Ankara’ya ilk yerleşmeye başladıklarından bu yana başarılı haberci Ender Baykuş mültecilerle ilgili haber ve gözlem yapıyor.
Bayramın ilk günü de onlarlaydı Baykuş.

* * *

“Bölge halkıyla temasları neredeyse sıfır. Her geçen gün daha kötüye gidiyorlar. Her çocuğun saçında, yüzünde sinekler uçuşuyor. Geçmiş zamanlarda hasta olan, bugün yatalak olmuş. Yalın ayak dolaşan miniklerin yüzlerindeki küçük yaralar tüm vücuda yayılmış.
Yıkık dökük evlerde yaşayanların hemen yakınında, iyi şartlarda yaşayan Suriyeliler de var. Lüks araçları olan bu kişiler iddiaya göre soydaşlarının kamplardan şehirlere gelmesi telkininde bulunuyor. Ve dilenci ordularının başında hükümdarlıklarını sürüyorlar.”

* * *

Haberin Devamı

Hangi yetkilinin dikkatini çeker bilmiyorum ama durumböyle.
Sizler seyrettikçe ‘kimsesiz-kalıcı misafirlerle’ yerleştikleri bölge insanları arasındaki mesafe artacak, daha çok mülteci dilendirilecek/kullanılacak.
Tehlike bağıra bağıra gelirken, siz daha ne kadar görmezden gelmeye devam edeceksiniz?

Yazarın Tüm Yazıları