Pelin Gündeş Bakır'dan Obama'ya mektup

Güncelleme Tarihi:

Pelin Gündeş Bakırdan Obamaya mektup
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 28, 2014 13:31

Kayseri AK Parti Milletvekili Prof. Dr. Pelin Gündeş Bakır, ABD Başkanı Barack Obama'ya mektup yazdı.

Haberin Devamı

Üç çocuk annesi Bakır, Gazze'deki insanlık durumu hakkında BM Güvenlik Konseyi'ni göreve çağırdığı mektubunda şunları söyledi:

Sayın Başkan,

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Kayseri milletvekiliyim. Size bu mektubu, Gazze’de devam eden en son insani kriz ile ilgili ciddi kaygılarımın sonucu olarak yazıyorum.

Sayın Başkan, 7 Temmuz’da, İsrail, ‘Koruyucu Hat’ adlı askeri operasyonunu başlattığından beri, İsrail’in hava saldırıları ve askeri kara operasyonları, Gazze’de sivillere ait pek çok ailenin evini hedef aldı, bu operasyon esnasında masum bebekler, çocuklar ve kadınlar da dahil olmak üzere 1000’den fazla Filistin’li hayatını kaybetti ve 6 binden fazla Filistin’li sivil ciddi şekilde yaralandı veya ömür boyu sakat kaldı. Gazze Şeridi’nde bu saldırılarda hayatını kaybeden sivillerin üçte biri maalesef çocuk. Sayın Başkan, daha da talihsiz olanı, İsrail, üç gencin ölümünü ve Hamas roketlerini bahane ederek, bir millete toplu olarak saldırıyor, hedef gözetmeksizin onları öldürüyor ve Filistin’lileri toplu olarak cezalandırıyor. Şurası çok açıktır ki, kadınlar, bebekler ve çocuklar Hamas’ın roketlerinden sorumlu tutulamazlar. Daha da ötesi, öldürülen üç gencin katilleri henüz bulunmadı ve Hamas bu konuda sorumluluk kabul etmediğini açıkladı. Sivillerin bu şekilde İsrail tarafından toplu cezalandırılması, kesinlikle kabul edilemez ve bir insanlık suçudur. Bu aynı zamanda, uluslararası seviyede kabul edilen savaş kurallarının, uluslararası insani hukukun ve insan hakları hukukunun da ihlalidir. Meşru olan sadece bir suçu işlemiş kişilerin cezalandırılmasıdır. Hukuk kurallarına göre, bireyler, işlemedikleri bir suçtan dolayı cezalandırılamazlar.

Haberin Devamı

İsrail yetkilileri, saldırılarının nokta saldırıları olduğunu, bir bölgeyi bombalamadan önce evlere telefon ettiklerini iddia ediyorlar. Ancak bu iddialar temelsizdir. Zira, bir mahalle hedef gözetmeksizin vuruluyor ve zaman zaman aynı aileden Hamas militanı olamayacakları çok açık olan bebekler, çocuklar ve kadınlar da dahil olmak üzere 7-10 kişi hayatını kaybediyor. Ayrıca, Gazze Şeridi dünyadaki en yoğun nüfusa sahip yerlerden biri ve mahalledeki herkese telefon etmek mümkün değil. İnsan Haklarını İzleme Örgütü gibi saygın Sivil Toplum Kuruluşları, İsrail’in bir saldırıdan 5 dakika önce uyarı verdiğini rapor ettiler. Ancak bu süre çok yetersiz, zira kadınlar, çocuklar ve yaşlıların kaçmak ve emniyetli bir yere saklanmak için zamana ihtiyaçları bulunmaktadır. Ayrıca, Filistinlilerin, evlerinin bombalanacağını bilseler dahi gidecek bir yerleri de yok. Bombardıman sırasında, caddeler emniyetli değil. Gazze’de kaçacak emniyetli bir yer bulunmadığı ve bombardımana karşı bir sığınak olmadığı da bir gerçek. Her şeyi bir tarafa bırakalım, bu siviller nereye kaçabilirler ki? Çünkü Gazze kuşatma altında, Gazze bir şehir değil, bir açık hava hapishanesi. Acil Durum Sığınağı olarak ilan edilmiş olan Birleşmiş Milletlere ait bir okul hiçbir uyarı yapılmadan vuruldu ve 16 Filistin’li sivil hayatını kaybetti. Bir diğer bombardımanda, yedi aylık hamile bir kadın bebeğini kaybetti. Anne karnındaki o bebeğin yaşamaya hakkı vardı. Televizyonlarda da görmüş olmalısınız, İsrail ordusu sahilde oynayan dört Filistinli çocuğu öldürdü. İsrailli yetkililere sormak isterim: Nokta atışları bunlar mıdır?

Haberin Devamı

Sayın Başkan, Gazze’deki insani durum bir insani felakete dönüştü. Gazze’nin içme suyu ve sanitasyon tesisleri bombardıman yüzünden zarar gördü. Günde bir saat dışında elektrik verilemiyor. Bu elektrik kesintisi hastaneleri de etkiliyor. Hastanelerde yaralıları tedavi etmek için gerekli tıbbi malzemenin sadece yüzde 10’u bulunuyor. Hastaneler bombalandı, doktorlar öldürüldü. Çok acil bir ateşkese ihtiyaç var.

İçinde bulunduğumuz 21inci yüzyılda, iki milyona yakın savunmasız sivilin küçük bir toprak parçasına sıkıştırılıp, yukarıdan hedef gözetmeksizin bombardımana tabi tutulmalarını nasıl açıklayabiliriz? Bu savaş suçu değilse, savaş suçu nedir? Bu sizin ülkeniz Amerika Birleşik Devletleri’nin temel kuruluş prensiplerine de aykırıdır. Amerika Birleşik Devletleri 1950’de Kore halkının özgürlüğü için savaşmıştır. Amerika Birleşik Devletleri ve NATO, 1995’de Sırp saldırganlığını ve Bosna’lı Müslümanların katledilmelerini durdurmuştur. Amerika Birleşik Devletleri, 1999’da Kosova’da ağırlığını koyarak, akan kanı sonlandırmıştır. Amerika Birleşik Devletleri 1999’da, Çeçenistan’da yargılamadan öldürmelere ve insan hakları ihlallerine tepki göstermiştir, 2008’de Gürcistan’ın işgaline karşı çıkmıştır. Amerika Birleşik Devletleri, Çin’in Sincan bölgesinde Müslüman Uygur Türk’lerinin insan haklarını desteklemiştir. İlkelerimizde tutarlı olmalıyız. Uluslararası hukuk pazarlık konusu değildir. Hiç bir devlet uluslararası hukuktan muaf değildir. Hiç kimse dokunulmaz değildir.

Haberin Devamı

İsrail bu askeri operasyonların amacının İsrail’in güvenliği olduğunu iddia etmektedir. Fakat bir ülke için sürdürülebilir güvenlik, askeri operasyonlarla değil, demokrasi ile, özgürlük ile, istihdam sağlanmasıyla, iş alanları açılmasıyla, etnik kimliği veya dini ne olursa olsun, tüm vatandaşlarının refah seviyelerini yükseltmekle ve komşularla iyi ilişkiler ile sağlanır. İsrail Devleti’nin politikaları, Filistin’lileri, kaybedecek hiçbir şeyi olmayan insanlara çevirmiştir, Filistin’lileri ileri seviye fakirliğe ve ümitsizliğe sevk etmiştir. Bir ölüm kültürü ortaya çıkmıştır ki bu kültürün derhal bir yaşama kültürüne dönüştürülmesi gerekmektedir. Aslında, bölgede güvenlik tehditlerine neden olan işte bu atmosferdir.

Sayın Başkan, Irak savaşının başlamasından 10 yıl sonra varlığını sürdüren şiddet ortamında ve dönüşü olmayan noktaya gelen Suriye iç savaşı sonrasında, İsrail-Filistin barışı bugün her zaman olduğundan daha önemlidir. Fakat barış, adalet olmadan içi boş bir kelimedir ve geciken adalet, adalet değildir. Barışın tesis edilmemesi ve 1967 yılında başlayan işgal, Filistin halkının onur ve özgürlüğünü inkar etmektedir. Bu durum kabul edilemez ve aynı zamanda sürdürülebilir de değildir.

Haberin Devamı

Sayın başkan size bir ricamı, bir milletvekili ve siyasetçi olarak değil, sadece üç çocuk annesi bir kadın olarak iletmek isterim: Lütfen, acil bir ateşkes ve barış müzakeresi için öne çıkın. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi olarak ülkeniz Amerika Birleşik Devletleri, bu insani felaketi sona erdirmek için tüm taraflar üzerinde ciddi bir kaldıraç gücüne sahiptir. Sayın Başkan, bu aşamada sizin, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komiseri’nin ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin atabileceği pek çok adım bulunmaktadır. Bugüne dek yapılanlardan daha çok şeyin yapılmasına ihtiyaç vardır. İsrail; Gazze Şeridi’nde sivillerin yaşadığı mahalleleri, okulları ve hastaneleri hedef gözetmeksizin vuran, yüksek sayıda Filistin’li sivilin hayatını kaybettiği ve uluslararası savaş kurallarını ihlal eden askeri operasyonlarına derhal son vermelidir. İsrail, gıda ve ilaç da içeren insani yardımların bölgeye girmesine derhal izin vermelidir. Barışın kalıcı olabilmesi için, Gazze üzerindeki abluka derhal kaldırılmalıdır. Böyle bir vahşetin bir kez daha tekrarlamaması için, Filistin’in Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne katılmasına izin verilmelidir ve Filistin bu mahkemeye başvurmalıdır. Savaş suçlarına varan, insani hukuku ihlal eden her bir vaka tam anlamıyla, bağımsız olarak incelenmelidir.

Haberin Devamı

Sayın Başkan, bunun için çokça eleştirilsem de, hakkı, hukuku ve insan haklarını savunmaya devam edeceğim. Kalbimin derinlerinde, bir insan olarak, kapasitemin ve gücümün yettiği yere kadar bunu yapmak zorunda olduğumu hissediyorum. Bunun ahlaki ve vicdani bir görev olduğuna inanıyorum. Size yazdığım mektubun sebebi budur.

Hem İsrail’liler hem de Filistin’liler için ve aslında Orta Doğu’daki tüm halklar için, bu çatışmaların durdurulması ve 1967 sınırlarını temel alan, iki halk için iki demokratik ve çoğulcu devlete dayanan, adil ve kalıcı bir barışın Ortadoğu’da hakim olması kritik derecede önem arz etmektedir. Benim ülkem Türkiye, Orta Doğu’da barış ve istikrarı desteklemektedir ve bölgede insan hakları, hukukun üstünlüğü ve demokrasinin yerleşmesi için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Onlarca yıldır, NATO üyesi stratejik ortak iki ülke olarak, Orta Doğu’daki acılara ve akan kana bir son vermek ve bölgede barış ve güvenliği yerleştirmek için ülkelerimize tarihi bir görev düşmektedir.

Prof. Dr. Pelin Gündeş Bakır
Kayseri Milletvekili

BAKMADAN GEÇME!