Ve Allah Gülümser’i yarattı

GEÇEN pazartesi akşamı, Sezen Aksu’nun konserinin arasında Doğan TV’nin CEO’su İrfan Şahin, telefonundan bir kadın resmi gösterdi ve “Kim olduğunu tahmin et” dedi.

Haberin Devamı

Çok güzel ve etkileyici bir kadın fotoğrafıydı. Tanıdık gibi geldi ama tam da emin olamadım.
“Cemile” dedi...
“Öyle Bir Geçer Zaman ki dizisinin Cemile’si...”



CEMİLE’NİN YORGUNLUĞU ESKİ MAHALLEDE KALMIŞ


Cemile benim için o dizinin en etkili ve akılda kalan kişiliğiydi. Orada, hayat mücadelesi veren, hüzünlü ama mücadeleci, mücadeleci ama yorgun kadının buradaki kadınla ne ilişkisi olabilirdi.
Karşımda, yüzünde yine hafif hüzün çizgileri olan bir kadın duruyordu.
Ama müthiş çekici ve güzel bir kadın.
Bir belediye otobüsünün pencere kenarına oturmuş, öyle bir bakışı vardı ki, hiçbir erkek bu bakışa ilgisiz kalamazdı.
Eski Cemile’nin muhafazakâr ve kapalı elbiseleri gitmiş, yerine göğüslerini hafifçe açan çok daha şehirli bir kadın gelmişti.
İrfan Şahin’e bu fotoğrafları neden çektirdiğini sordum.
Eylül ayında Kanal D’nin yeni bir dizisi yayına giriyormuş.
Dizinin adını söyleyince kulaklarım iyice dikildi.
“Benim Adım Gültepe”ydi.
“Hangi Gültepe” diye sordum.
“Seninki, İzmir’in Gültepe’si” dedi.

Haberin Devamı

YOKSULLUĞA VE ADALETSİZLİĞE ‘BATSIN BU DÜNYA’ DİYORLAR

“Öyle Bir Geçer Zaman ki” 1970’li yıllarda İstanbul’da geçiyordu.
Yeni dizi 1980’li yıllarda İzmir’in Gültepe semtinde geçiyormuş.
Hep düşünmüşümdür.
İzmir, modern Türk sineması ve televizyonu için doğal bir sosyal platodur.
Konu İzmir olunca biraz daha bilgi istedim. Hikâye, Seygi, Gülali, Fevzi ve Murat isimli 4 çocuğun aileleri ve çevreleri ile ilişkilerini anlatıyor.
Bana göre mükemmel bir konu. Umarım senaryo da aynı mükemmellikte yazılmıştır.
Çocukların mahalle hayatlarındaki psikolojilerini etkileyen en önemli faktör, yoksulluk ve adaletsizliğe duydukları tepkidir.
Ama bu tepkiyi her biri farklı biçimlerde yaşar ve dile getirir.
Ayakta kalmanın zor olduğu yıllardır.
Köşeye sıkıştıklarında, kendilerini çaresiz hissettikleri anda sığınabilecekleri tek yer, arkadaşlıklarıdır.
Çalkantılı yıllardır...
Dizinin sadece bir bölümünü biliyorum.
Orada delikanlılar öyle bir Orhan Gencebay şarkısı söylüyorlar ki...
Sadece bu sahne bile onu, yeni sezonun en iddialı dizisi olmaya aday yapıyor...

Haberin Devamı


Kadını önce Allah 40 yaşında ise ikinci olarak kendi yaratır


Ve Allah Gülümser’i yarattı

AYÇA Bingöl bu dizide bambaşka bir kadın olmuş.
Dizi için 7 kilo vermiş.
Belli ki iyi bir rejim dönemi yaşamış. Ama verdiği kilolar ona yepyeni bir kadınlık kazandırmış.
Kırklı yaşlarındaki kadınları anlattığım “Kırk7” kitabımın niye bu kadar tutulduğunu daha iyi anladım.
Çünkü “Kırklar kadının en güzel yıllarıdır” demekte çok haklıymışım.
Ayça Bingöl 1975 doğumlu. Yani 39 yaşında.
Dizi için de olsa
bu değişim, gözümüzün önündeki bir gerçeği bir kere daha ispatlıyor.
Kadını önce Allah yaratıyor. Sonra kırklı yaşlarına gelince, kendisi ikinci defa yaratıyor.
İnanın yarattığı ikinci kadın olağanüstü güzel...

Haberin Devamı

Hapisteki koca ile kendinden 10 yaş küçük erkek arasında kalan kadın

ÇOCUKLARDAN Gülali’nin annesi Gülümser adlı güzel bir kadındır.
Bir trikotaj fabrikasının gece vardiyasında çalışmaktadır.
Cemile’nin aksine hayat dolu bir kadındır.
Oğlu için yapmayacağı şey yoktur.
Kocası Refik işlediği bir suçtan dolayı 40 yıl hapis cezası almıştır.
Boşanmamıştır ama arzuları olan bir kadındır.
Kendinden 10 yaş küçük yakışıklı minibüs şoförü Halil’e âşık olmuştur.
Bu aşk onu hayata bağlamıştır, ama bir yandan da büyük bir suçluluk duygusu ile yaşamaktadır.
Gültepe’nin çocukları kıstırılmış çocuklardır...
Gülümser de öyledir ama hayat onu yaşamaya çağırmaktadır.
Anlayacağınız bu dizide hepimizin mahallelerinden parçalar var.
Doğduğum Kahramanlar’dan çok sonraları kurulmuş bu mahallenin hayatına girmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.
Bana göre yeni sezonun
en çarpıcı dizisi olmaya aday.

Haberin Devamı


Her mahallenin bir delikanlı ağabeyi bir de ‘Fahriye Abla’sı vardır


TÜRKİYE’nin mahallelerinin “kazananları” ve “kaybedenleri” vardır.
En çok kaybedeni ise kadınlarıdır.
Bu mahallelerde hayat, kadınlar için daha zordur.
Hele hele güzel ve hayatın davetine icabet etme tutkusuyla yanan kadınlar için.
Ben o kadınları severim.
Saygı duyarım.
Türkiye’de her mahallenin bir de ‘Fahriye Abla’sı vardır.
Hani Ahmet Muhip Dıranas’ın şiirinde, “Ne güzel komşumuzdun sen, Fahriye abla” dediği kadın...
İşte o Gülümser...
Diziyi izlemeden şunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Bu rol Ayça Bingöl’e çok yakışmış.


Ölüm döşeğinde ‘Emek düşmanları sevinmesin’ diyen bir Gültepe efsanesi

Haberin Devamı


GÜLTEPE, 1950’lerde kurulmaya başlayan bir semt.
1970’li yıllara gelindiğinde, İzmir’deki sol devrimci hareketin beşiklerinden biridir.
Tariş direnişine en büyük desteği veren mahalledir ve o mahallenin efsane bir ağabeyi vardır.
Aydın Erten...
Diyarbakır doğumlu bir 68’li...
31 yaşında, Adalet Partisi’nin kalesi olarak bilinen Gültepe’ye belediye başkanı seçilir.
Artık Ecevit yıllarıdır.
Her mahallede bir Karaoğlan vardır ve Gültepe’nin Karaoğlan-Keşanlı Ali karışımı efsanesi böyle doğar.
Öylesine isyankâr bir mahalledir ki, merkezi hükümet elektrik direği dikmeyi bile reddeder.
Mahalleli ve işçileri ile birlikte sabaha kadar çalışır, direği diker...
Sonra acılı yıllar gelir.
Seçim sandığının yıkamadığı adamı, 12 Eylül rejimi yıkar.
Sonra takdiri ilahi yılları.
Akciğer kanseridir.
Ama bir daha hiç kalkmayacağı yatağa yatarken söylediği sözlerle biraz daha efsaneleşen İzmirli kardeşimizdir.
Şöyle demiştir can verirken:
“Emek düşmanları sevinmesin. Bu yatışım yeni bir mücadelenin başlangıcıdır.”
Her yıl, 10 Ağustos günü Gültepe Mezarlığı’nda bir tören yapılır.
Mahallenin efsane ağabeyi içindir o tören...
Mahallesi, devrimci ağabeyini hiç unutmamıştır yani...
Böyle bir semttir, delikanlı çocukların Gültepe’si...

Yazarın Tüm Yazıları