Ekmel Bey bu toprağın evladı değilmiş

BAŞBAKAN Erdoğan’a göre Ekmeleddin İhsanoğlu...

Haberin Devamı

“Bu toprakların evladı değil”.


*


Neden?
Çünkü Kahire’de doğmuş.
Çünkü 30 yaşına kadar orada kalmış.


*

E Sayın Başbakanım...
Hani Kahire bizimdi?
Hani Kahire, bizim coğrafyamızın içindeydi?
Hani Kahire’nin plakası 82 idi?
Hani Kahire’ye sırtını dönen kendine ihanet etmiş olurdu?
Kahire yaban toprağıysa...
Neden mitinglerde “Ey Kudüs! Ey Şam! Ey Kahire!” diye selamlar sarkıtıyorsunuz ki?


*

Haberin Devamı

Sayın Başbakanım...
Gurbet elde doğmuş, orada yaşamış insanlarımız var...
Hepsi de bu toprakların evladı...
Hatta seçimde oy kullanacaklar.
Onlara da “Burada doğmadınız, siz bu toprakların evladı değilsiniz ama siz seçimde oylarınızı yine de bana verin” diyecek misiniz?

Bu oturuşa ancak yatarak cevap verilir



Ekmel Bey bu toprağın evladı değilmiş

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, bizim Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun karşısında öyle bir oturmuş ki...
Bu oturuşa ne kaykılarak cevap verilebilir, ne de bacağı bacağın üstüne koyarak.
Bu oturuşa ancak yatılarak cevap verilebilir.
Ahmet Davutoğlu öyle bir yatmalıydı ki...
Ayakları neredeyse ABD Dışişleri Bakanı’nın ağzının kenarına kadar gelmeliydi.


*

Şaka bir yana...
Bu fotoğraf karesinden bir terbiyesizlik fışkırıyor.
Terbiyesizliğin kahramanı ise ABD Dışişleri Bakanı
John Kerry’dir.


*

Haberin Devamı

Davutoğlu’na “karşılık veremedi, yuh” falan demek yerine...
ABD Dışişleri Bakanı’na “böyle de oturulmaz ki, yuh” falan diyelim.


*

“Ama Davutoğlu’nu destekleyenler, Ecevit’in Bush ve Clinton karşısındaki edepli duruşunu dillerine dolamışlardı” mı diyorsunuz?
Ben de size...
“Tepkileriniz onların tepkileri gibi olacaksa onlardan ne farkınız kalacak” derim.

Hızlı tren arıza yapınca neden sevinenler çıkar

-Sen yaptığın her hizmeti, seni eleştiren herkese “aha bu da size kapak olsun” diye yansıtırsan...
-Sen yaptığın her hizmeti, seni eleştirenleri susturmak için kullanırsan...
-Sen yaptığın her hizmeti, biraz daha otoriterleşmenin doğal hakkı gibi görürsen...
-Sen yaptığın her hizmeti, vatandaşın vergisiyle değil de babanın kesesinden yapıyormuş havasıyla takdim edersen...
-Sen yaptığın her hizmeti, sana itirazlarda bulunanların başına kakarsan...
Yaptığın tren, azıcık tökezlediğinde...
Elbet sevinenler çıkar.


*

Haberin Devamı

Yasları herkesin yası, sevinçleri herkesin sevinci, hizmetleri herkesin gururu yapamadıktan sonra...
İster isen tüm ülkeyi sekiz kat rayla döşe...
İster isen var bin hacca...
Ne kıymeti kalır ki?



İki taraf da yalan söylüyor


HÜKÜMETÇİLER, Cemaatçiler’e “İsrail ajanı” diyor.


*

Cemaatçiler ise, Hükümetçiler’e “İran ajanı” diyor.


*

Bu tür durumlarda genellikle iki taraf da birbiri hakkında doğruyu söyler.


*

Ancak bu örnek vakada...
İki taraf da birbiri hakkında yalan söylüyor.

Mazlumlar daha adil


BALYOZ, Ergenekon, Odatv, Devrimci Karargâh ve hatta KCK adı altında...
Kendilerine kumpas kurulanlara bakıyoruz...
Hepsi birden:
-“Onlar bize adil davranmadılar ama onlara adil davranılsın” diyorlar.
-“Onlar bize her türlü kumpası kurdular ama onlara kumpas kurulmasın” diyorlar.
-“Onlar bize her türlü numarayı çektiler ama onlara numara çekilmesin” diyorlar.
-“Onlar bize her türlü zulmü yaptılar ama onlara zulüm yapılmasın” diyorlar.


*

Haberin Devamı

Buna karşılık...
Zamanında bu polislerle işbirliği yapıp etrafa terör estirenler...
-“Oh olsun” diyorlar.
-“Bu kadarı yetmez, daha fazlası yapılsın” diyorlar.
-“Sürüm sürüm süründürülsünler” diyorlar.
-“Zindanlara tıkılsınlar, bir daha da güneş yüzü görmesinler” diyorlar.
Diyorlar da diyorlar.


*

Tablo budur.
Ve bu tabloda ibret sahneleri vardır.
Tabii ibret almak isteyenlere...


Artık şu tür filmler izlemek istemiyorum


-Azmetmiş başarmış sporcu öyküleri... Özellikle koşucular.


*

-Eski aksiyon yıldızları için “yaşlandı ama işi bitmedi” dedirtmeye yönelik aksiyon filmleri.


*

-Bütünüyle yanlış anlamalara odaklı romantik komediler.


*

-Büyük, tuhaf, karanlık ve uzak hastane binalarında geçen korku filmleri...


*

Haberin Devamı

-Milattan önce geçen ama oyuncuların tüm eda ve tavırlarına bakıldığında sanki bugünün New York’unda geçiyormuş izlenimini veren tüm tarihi ve kostüme filmler.

‘Türkmen’e bak’ demek, ‘Gazze’yi bırak’ demek mi?


EKMELEDDİN İhsanoğlu diyor ki:
“Gazze’yle ilgilenelim ama Türkmenlerle de ilgilenelim”.


*

Bu yaklaşım Başbakan Erdoğan tarafından şöyle çarpıtılıyor:
“Adam ‘Gazze’yi bırak, Türkmenlere bak’ diyor. Olur mu böyle şey”.


*

-Sanki Gazze’yle ilgilenince Türkmenlerle ilgilenilemezmiş gibi...
-Sanki ikisiyle aynı anda ilgilenmek mümkün değilmiş gibi...
-Sanki “Türkmenlerle de ilgilen” demek, “Gazze’yle ilgilenme” demekmiş gibi...


*

Seçim, siyaset, hırs, politik rekabet, alt etme güdüsü, seçim kazanma arzusu ne fena bir şey!
İşte bakın:
Gayet kabul edilebilir bir söz, nasıl da milyonların önünde hiç ama hiç çekinilmeden çarpıtılıyor.


*

“Siyasetin şerrinden Allah’a sığınırım” diyen bilge kişinin bir bildiği varmış demek ki...

Yazarın Tüm Yazıları