Başçı’dan yeni öykü

Bir yandan faiz indirirken, üç ayda bir yaptığınız ve yüksek olan enflasyon tahmininizi değiştirmiyorsanız bir açıklamanız, iyi bir hikâyeniz olmalı. İşte o hikâyeyi; dediğim dedik siyasetçinin hızla faiz indirimi baskısı altında olan, ama bir yandan da ‘testiyi çatlatmadan’ taşıma kaygısı olan Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı dikkatimizi şuraya çekiyor; içerideki, gıda fiyatları dışarıya göre yüksek seyrediyor.

Haberin Devamı

Gıda ve enerji, içecek fiyatlarından arındırılmış çekirdek enflasyon yüzde 10’a dayanmasını görmezden gelirseniz başarısızlıktan dikkatleri uzaklaştırmak için iyi hikâye.

Merkez Bankası yüksek seyreden enflasyonda gıda fiyatlarının etkili olduğunu söylüyor; “Yurt içi fiyat artışı sergileyen birçok üründe yüksek miktarlı dış ticaret vergileri bulunduğunu görüyoruz. Bu çerçevede, belirli tarım ürünlerinde uygulanacak aktif bir dış ticaret politikasının gıda fiyatlarındaki yukarı yönlü riskleri sınırlamakta etkili olacağını değerlendiriyoruz.”

Merkez Bankası diyor ki; eskiden uluslararası fiyatlarla harekete eden yurtiçi fiyatlar şimdi düşüşleri yansıtmıyor. Acaba kendi izlediği politikaların bir güvensizlik yaratmış olabileceğini, bu yüzden döviz kurundaki düşüşün kalıcı olmayacağı beklentisinin bunda etkili olabileceğini hesaba katıyor mu? Yoksa sadece vergi duvarı meselesi mi?

Haberin Devamı

Gıda hariç çekirdek enflasyon yüzde 10’a yakın

Ayrıca, enerji, gıda ve içecek fiyatlarındaki etkilerden arındırılmış (I) çekirdek enflasyonun yüzde 10’a dayanmış olmasına ne diyeceğiz? Merkez Bankası olması gerekeni yapıyor olsaydı; çekirdek enflasyonumuz yüzde 4-5’de olsaydı ama gıda fiyatları alıp başını gitmiş olsaydı tamamdı.
Başçı, bir yandan piyasaya verdiği paranın maliyetini düşürüyor, diğer yandan bunun çok da uzak olmayan bir zamanda geri tepeceği kaygısıyla gecelik faizlerdeki yüzde 12’lik tavanı indirmiyor. Başçı dün bunu; “sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yer” diye açıkladı.

Görev süresinin son yılına girerken bir yandan ‘tutturulmuş bir hedefi’ özgeçmişine kaydettirme arzusunu dile getiriyor, ama 2013 Ağustos ayında döviz kuru için gösterdiği ‘belini kıracağız’ kararlılığını ortaya koyamıyor.

Mevcut para politikasını ‘Ortodoks’a yakın’ olarak tanımlarken, kendisine para politikasının yumuşaklık-katılık derecesine dönük olarak sorular geldiğini “Ortodoks değiliz ama Katolik de değiliz” yanıtı verdiğini anlatırken, aslında doğru bir saptama yapıyor. Çünkü Merkez Bankası’nın para politikası, ne olduğunu anlatan bir çerçeveden çok, ‘top çevirme’ ve deneysel arayışlarda ne olmadığını anlatan bir yapıda bir süredir.

Haberin Devamı

Kabul etmeli ki; Erdem Başçı yaptığının merkez bankacılığından çok, o elbise içinde ‘jonglörlük’ olduğunun hepimizden daha fazla farkında.
Dün ilk defa “2015’de yüzde 5’i tutturamazsak yapısal bir sorun olduğunu düşünebiliriz” derken, son 4 yılda bir dizi hata yapmış olabileceğini hiç hesaba katmıyordu. Oysa Başçı’nın birkaç ayda bir toplantıya gittiği merkez bankalarının bankası BIS raporunda diyordu ki; 2008-2013 arası dönemde, Taylor kuralına göre faizi 6 puan düşük tutan Merkez Bankası aşırı ölçüde kredi büyümesine yol açmıştı. Öyle ki tüm çalkantıdan sonra henüz yeni yüzde 15’lik yıllık büyüme hızına gerileyen (ki bunun bile yüksek olduğu çok açık) kredi hacmini bize para politikası çıtası olarak yeniden sunuyor. İyi de, o çıtanın çok üzerinde seyretmesine yol açan politikayı kim uyguladı?

Haberin Devamı

Başçı hala, bankanın politika faizlerinin indirilmesini uluslararası likidite koşulları, risk iştahı ve verim eğrisinin bir bölümüne endeksleyerek enflasyon ve fiyatlama davranışından uzaklaştırıyor. Belli ki, görev süresince faizi görece düşük tutmasının hiç de ‘hora geçmediğini’ tersine siyasi baskıların arttığını görerek ‘topu taca atmanın’ güzel bir yolunu bulmuş görünüyor; kısa vadede gıda fiyatlarını, uzun vadede ise yapısal sorunları bahane ederek, aradan sıyrılmak.

Başçı’nın dün anlattıklarına bakan ve Türkiye’yi hiç tanımayan biri, faiz indirimlerinin son bulduğunu düşünür. Ama herkes farkında ki; burada ‘kitaba göre’ yürümüyor işler. Bu yüzden faiz indirimini, siyasal baskının dozu ile piyasanın onamasına bırakan Merkez Bankası’nın bir 0.50 puanlık faiz indirimi için kapıyı açık tutmasına şaşmamalı.

Haberin Devamı

ugurses@hurriyet.com.tr

Yazarın Tüm Yazıları