Boykot kendi ayağımıza kurşun sıkmak demek

Son yıllarda siyasi alanda hamaset ve duygusallığı, ideolojik yaklaşımı zaten derinden yaşarken, artık ekonomide de aynı söylemin geçerli olduğunu görüyoruz. Oy almak için içeriye dışarıya hamasi bir dille atıp tutabilirsiniz ama bunu ekonomik alanda da uyguladığınız zaman, sonunda döner size zarar verir.

Haberin Devamı

Son olarak İsrail mallarına boykot adı altında, ilgili-ilgisiz, yerli-yabancı şirketlere ilişkin spekülasyonlar yapılıyor. Birilerinin kızgınlıklarını bağırarak dile getirmeleri doğal olabilir çünkü kişinin kızgınlığı ve öfkesi kendini bağlar. Ancak işin çivisi çıktı; AKP’li belediyeler açık açık boykot gösterileri yapıyor, sosyal medyada şirket listeleri yayınlıyorlar. Yani resmi sorumlulukları olanlar hamaset ve öfke içinde davranıyor. Yetmiyor; halkı bu öfkeli tavırlara doğru sürüklüyorlar.
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, bazı şeyleri karıştırmamak gerektiğini, bu ülkeyle ticaretin tümüyle bitemeyeceğini söylemiş ama, ardından da “eğer herhangi bir markanın İsrail terörünü desteleyen bir açıklaması varsa onun boykotunu sonuna kadar yapmak lazım” demiş.
Zeybekçi tek başına davranma lüksüne sahip bir vatandaş olsa da söylese neyse.. Ama bir bakan olarak böyle sözler söylemesinin yanlışlığı ortada. İşte bu hamasetin ve öfkenin, ideolojik yaklaşımın ekonomik alanda da geçerli olması anlamına geliyor.
Bir yandan AKP’li belediyeler öte yandan Bakanlar bu söylemlere girerse, bu resmi söylem halini almış demektir. Unutmayalım ki; devlet adamı olması gerekenlerin hamaset, öfke gibi duygularla hareket etme lüksü yoktur. Bu duygularla hareket eden yönetici, yönettiği halkına zarar verir. Halk, ilkel duyguları kaşındığı için memnun olup oy verebilir ama aslında böyle davranmak aynı halkın orta ve uzun dönemde zararı anlamına gelir, faturayı sonra keser.
Kısaca; bunun adı popülizmdir. Faizleri zorla indirtmek gibi, oy için hamasetle boykot söylemine girmek de, ideolojik yaklaşımı ekonomiye sokmak demek…

Haberin Devamı

TOBB’DAN ÖRNEK TAVIR

Bu hamaset eğilimine karşı sağduyulu uyarılar gelmesi ise umut verici. Yazının başlığında tırnak içindeki sözler Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) nin dün yaptığı açıklamadan alındı. TOBB yönetimi, bazı şirketlere dönük boykot çağrıları konusunda duyarlı ve örnek bir tavır alarak, “Yanlış bilgilerle ve iftiraya varan suçlamalarla bunu haksız bir kampanyaya dönüştürmeye çalışmak öncelikle Türkiye ekonomisine zarar verecektir” dedi.
Bir markayı ya da bir ürünü tercih etmemenin herkesin en doğal hakkı olduğu hatırlatılarak, iftiraya varan suçlamalarla bunu haksız bir kampanyaya dönüştürmeye çalışmanın önce Türkiye ekonomisine zarar vereceği hatırlatıldı. Uluslararası şirketlerin, ülkemizde yatırım yapıp, istihdam sağladığı, ihracat yaptığı ve ödedikleri vergilerle ülkemizin geleceğine katkı sağladıkları hatırlatılarak, “Ülkemizde üretim yapan, istihdam sağlayan, vergi veren her şirket bizim değerimizdir. Bu şirketlerimizi siyasi tartışmaların dışında tutmalıyız. 2023 hedeflerine doğru ilerlerken, şirketler hakkındaki bu tür dedikodular ve yanlış bilgilerle kendi ayağımıza kurşun sıkmayalım” denildi.
TOBB açıklamasında geçmişteki benzer hareketlerin sadece bu şirketlerin Türk çalışanlarına zarar verdiğini yaşayarak tecrübe edildiğinin de altı çizildi.
Türkiye’nin tasarruf açığı var; büyüme ve istihdam için yabancı sermayeye ihtiyacı var. Cari açık hala çok büyük ve çarklar yabancı sermaye ile dönüyor. Bu gerçeklik ortadayken yabancı sermayeyi Türkiye’ye gelmekten caydıracak tavırlara girmek, ülke ekonomisini bilerek tehlikeye atmak demektir.

Yazarın Tüm Yazıları