IŞİD sorunu

FİLİSTİN faciası, özellikle dindar Müslümanlara IŞİD dehşetiyle ortaya çıkan ağır ve derin sorunları unutturmamalıdır.

Haberin Devamı

Taliban, El Kaide, IŞİD, yeni adıyla İD ve kanlı mezhep çatışmaları İslam dünyasında korkunç bir taassup problemi olduğunu gösteriyor. Sadece Irak ve Suriye olayları değil, Pakistan’da yıllardan beri kanlı mezhep çatışmaları ve zaman zaman kiliselere bombalı saldırılar yaşanıyor.
Taassup ve çatışma istikrarı, kalkınmayı ve demokrasiyi engelliyor.
Bunlara Müslümanların şuursuzluğu, dış güçlerin oyunu falan diye bakmak, asıl sorunun üzerine kafa yorulmasına fırsat vermiyor.

MESELA RECM

Geçenlerde Sayın Hayrettin Karaman yazdı, fıkıh tarihi uzmanı Muhammed Ebu Zehra, İslam hukukunda “recm” (taşlama) cezasının olmadığını, bunun Tevrat’tan geldiğini, İslam’da ise “Nur suresi ile recmin kaldırıldığını” fark ettiği halde bu görüşünü yirmi yıl süreyle açıklayamamış! Taassubun tepkilerinden çekindiği için.
Nihayet vefatına yakın, manevi mesuliyet duygusuyla açıklamış bunu.
Hayrettin Karaman’ın kendisi yıllardan beri İslam hukukunda recmin olmadığını yazmaktadır.
Fakat genelde din adamları suskun kalınca, hele de bazıları bu gibi uygulamaları savununca... IŞİD, Suriye’de zina yaptığına karar verdikleri bir kadını taşlayarak öldürdü!
Taliban da yapıyor bunu.

Haberin Devamı

IŞİD VE HIRİSTİYANLAR

IŞİD, Musul’daki Hıristiyan Keldanilere üç seçenek sunmuş: Ya Müslüman olursunuz, ya fıkıhta Hıristiyan ve Yahudilerden alınan cizye vergisini ödeyerek yaşarsınız... Ya da öldürülürsünüz!
Avrupa tarihinde farklı dinlere mensup olanlar katliama tabi tutuldu veya sürüldü. Mesela Endülüs’te ne Müslüman bırakıldı ne de Yahudi.
İslam fıkhında ise kimse din değiştirmeye zorlanamaz. Ancak Müslüman olmayanlar, cizye denilen özel bir vergi öderler. Fıkıh kitaplarında bu, devlet tarafından korunmalarının karşılığı olarak izah edilir. Din ve vicdan özgürlüğüne sahiptirler fakat siyaseten ikinci sınıftırlar.
Eski fıkıh kitaplarında böyle yazıyor, canavar IŞİD de aklınca bunu uyguluyor!

ZİMMİ STATÜSÜ

Fıkıhta “zimmi” statüsü denilen bu cizye vergisini alarak hayatlarına dokunmamak, din ve vicdan özgürlüğünü tanımak elbette tarihte pozitif ve ileri bir gelişmenin ifadesidir. Bunun en iyi örnekleri Osmanlı tarihinde görülür. Fakat iki yüzyıldır insanlıkta eşitlik fikri gelişiyor.
Modern hukukta “din ve ırk farkı gözetmeden eşit vatandaşlık” çok temel bir ilkedir.
Tanzimat’la bizim hukukumuzda eski “zimmi” statüsü yerine “eşit vatandaşlık” kavramı gelişmeye başladı. “Din ve ırk farkı gözetmeden eşit vatandaşlık” ilkesini, Abdülhamid de Meclis’i açış nutkunda vurguladı. Lozan’da kapitülasyonlar bu ilkeye dayalı olarak kaldırıldı, yeni Türkiye hukuki olarak “eşit vatandaşlık” kavramı üzerine kuruldu.
Çağımızda din ayrımına dayalı “zimmi” statüsü düşünülemez.
Fakat fıkıh kitapları böyle yazmaya devam ettiği için, IŞİD’li fanatikler bunları uygulamaya kalkıyor!
Suriye ve Mısır’da da Hıristiyanların zimmi sayılma korkusu vardır.

Haberin Devamı

ZİHNİ FAALİYET!

Recm ve zimmi konuları, İslam toplumlarındaki zihniyet sorunlarını simgeleyen iki örnektir. Pakistanlı âlim merhum Fazlur Rahman’ın önerdiği “tarihî olanla dinî olanı ayırmak”, böylece İslam ilahiyatını tarihi örflerden ayrı düşünebilmek, muazzam bir zihnî faaliyet gerektirir.
Fakat maalesef aşırı siyasallaşma zihinleri siyasete bağlıyor.
Bu konularda Diyanet İşleri eski Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu hocamızın “İslam ve Demokrasi” adlı tebliği ile “Türkiye’de Din ve Diyanet” adlı iki ciltlik eserini tavsiye ederim.

Yazarın Tüm Yazıları