Tembel demokrat olma hali

Haberin Devamı

Türkiye’nin son 30 yıllık sivil toplum halini en iyi özetleyen söz “Demokrasi tembelliği” kavramıydı. Sözün sahibi Sıtkı Şükürer’di. Şükürer; o günlerde Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği ESİAD’ın başkanlığını yürütüyordu.
Ve şöyle bir yorum yapmıştı.
“Temel problem demokrasi konusunda bir bedel ödeme kültürünün olmayışıdır. Kendisine sunulan laiklik çerçevesinin çağdaş olmaya yeteceği kanaatiyle yaşayan demokrasi tembelidir. Kendisine altın tepside sunulan laiklik konforunu yeter şart görüp, ötesini vesayetçi bir tutumla askeri ve sivil bürokrasiye terk etmiştir.”
Şükürer; Türkiye’nin en önemli, en etkili sivil toplum örgütlerinin başkanıyken neden böyle bir açıklama yapma gereği hissetmişti.
Nedeni şuydu...
O günlerde de, sonrasında da çok konuştuk.
Herkes gibi ikimizin de ortak fikri; Türkiye’nin temel probleminin demokrasi güçsüzlüğü idi.
Çünkü çok iyi biliyoruz ki, güçlü bir ekonomi için önce güçlü bir demokrasiye ihtiyaç var.
Özgürlükleri savunmak için de, özgürlükler ülkesi olabilmek için de yine iyi çalışan bir demokrasiye ihtiyaç var.
Bugünün sorunlarının üstesinden gelebilmek için de, gelecek hayalleri kurabilmek için de daha fazla demokrasiye ihtiyaç var.
İnanıyorum ki; demokratik adımları çok önceden atabilseydik, Güneydoğu’da 30 bin kişiyi kaybetmezdik.
Demokrasi çarkları iyi çalışabilseydi; darbeler, kesintiler, müdahaleler yaşamazdık.
Herkes üzerine düşen görevi yapsaydı; ne masum gençler, çocuklar ölürdü, ne de anneler, babalar bu kadar çaresiz kalırdı.


***

Haberin Devamı


Pazar günü Fatih Çekirge’nin ortaya attığı bir kavramı yazdım.
O da Cumhurbaşkanlığı seçimlerine sayılı günler kala seçmenin ruh halini anlatan güzel bir kavramdı.
“Teşhiş: Seçmende iştahsızlık...”
Aslında birbirini tamamlayan sözler bunlar...
Masaya oturup konuşmaya başladığında mangalda kül bırakmayacaksın, hayalindeki Türkiye’yi anlatıp sonra da eleştirip duracaksın, olaylara hiç pozitif yönden bakmayıp hep negatif örneklerini göstereceksin...
Sonra da “Hadi o zaman” denildiğinde...
“Ben giremem, işlerim çok, bana gelinceye kadar, perde arkasında olurum” filan diyerek bahaneler uyduracaksın.
Demokrasiyi seçimden seçime gidilen bir süreç, kendini de demokrat ilan edip kenara çekileceksin...
O yüzden bu iki kavramı çok sevdim.
Olmadığını herkes görüyor.
Türkiye’nin böyle gidemeyeceğini herkes biliyor.
Oyunu da atacaksın, takipçisi de olacaksın.
Hatta daha fazlasını da yapacaksın.
Elini, kolunu, başını, gövdeni demokrasi mücadelesine vereceksin.
Kendin için de, yakınların için de, Türkiye’nin geleceği için de...

Yazarın Tüm Yazıları