Ben çok safmışım, onlarsa çok gerçekçi

O üç Yahudi çocuğu öldürüldüğünde hayal etmiştim.

Haberin Devamı

Filistinliler çıkıp “Kim yaptıysa Allah belasını versin” diyecekti.
Hatta diyecekti ki, “Gelin birlikte araştıralım. Kimse bu 3 çocuğu öldüren caniler bulup cezalandıralım...”
Çıt çıkmadı...

***

Yine ummuştum ki, İsrail’den bir ses yükselecek.
Vicdanlı, cesur, mert ve insani bir ses...
Diyecekti ki:
“Evet 3 çocuğumuzu kaybettik. Ama zaman kan davası zamanı değildir... Gelin bu çocuklarımızı birlikte kalbimize gömelim. Ağıdını birlikte yakalım, yasını hep birlikte tutalım.”

***

Ummuştum ki, o 3 çocuğun cenazesi başında intikam yemini edilmeyecek, barış andı içilecek...
Yakışırdı Musa’nın kavmine... Kendileri, dünyanın en büyük soykırımına uğramış insanların çocuklarına, torunlarına...
Bir insanlık dersi olurdu.
İsrail’i bütün dünyanın gözünde büyütürdü.
Ummuştum... O gün... Yani İsrail’in çocuklarının matemini tuttuğu o günlerde ummuştum.

***

Heyhat bir kere daha unutmuşum ki, burası Ortadoğu...
Burası bütün büyüklerin, birer akbaba haline gelip, kendi çocuklarının cenazeleri üzerinde daireler çizdiği uğursuz bir coğrafyadır.

***

Hafızam kapanmış, unutmuşum ki, çocuk denen varlığın zerre kadar kıymeti yoktur bu bölgede...

***

Büyümüştür ama adam olamamıştır...
İşine geldimi kendi evladını canlı kalkan yapar, kalleşçe arkasına saklanır.
Canlı kalkan yapmadığını, canlı bomba yapar, sırtını okşaya okşaya ölüme gönderir.
Sonra silahlar susunca, onun ölüsü üzerinde vuvuzela uğultuları arasında ölüm dansı yapar, dünyanın en pespaye rantlarını toplar...
Bunun adına da “Mukaddes Savaş” der...

***

Bakmayın öyle boylu boslu, kelli felli olduğuna...
Bakmayın ki, adam sanmayasınız...
Onun da işine geldi mi, kendi 3 çocuğunun intikamını alacağım diye, komşusunun yüz, iki yüz çocuğunu boğazlar...
Öylesine gözü dönmüştür ki, asıl öldürdüğünün kendi insanlığı olduğunu bile fark etmez.
O da buna “Askeri zafer” der.

***

Bir de ötekiler vardır...
Ne savaşırlar, ne sıvışırlar..
İşine geldi mi, cennet bahçesinin ölmüş çocuklarını seçim meydanına çağırır, mezesi yapar, tabutlarını seçim sandığına çevirir, oradan atar da atar...
O da buna “Başarılı siyaset” der...

***

Bana bak arkadaş, kulak ver bana...
Burası Ortadoğu’dur...
Burada çocuğun üç paralık kıymeti yoktur.
Burada çocuk taneyle sayılır.
Üç tane yaparsın, beş tane daha yaparsın, ondan sonra kaybettiğin çocuğunun üzerinden siyasi parsa toplarsın.
Bu coğrafyanın batasıca örfüdür, kahrolası âdetidir...

***

Yazık...
Hayalperest çıkan yine ben oldum...
Onlar ise yine haddinden fazla gerçekçi...
Filistinli, İsrailli, Suriyeli, Iraklı demeden o çocukların hepsine ağlayacağım...
Ağlayacağım da, öldüre öldüre hepimizi o kadar ağlattılar ki, gözümüzün pınarları kurudu, akacak tek damla yaşımız kalmadı...
Meydan timsahlara ve o timsahların tiksindirici gözyaşlarına kaldı...
Ne diyeyim...
Bölgemize hayırlı olsun...
Bizi hâlâ bu bölgeye mahkûm eden diplomasimize, bu küçücük bedenlerden hâlâ oy çıkarmaya çalışan belagatimize, bu şehvetli siyasetimize de hayırlı olsun.

***

Ben de “Eyy” diyeceğim...
Ey sen sen İsrail hükümeti, hiç durma, devam et öldürmeye, yok etmeye.
Çoluk çocuk deme, ez, imha et, parçala...
Ey sen sen Hamas militanı, hiç durma yolla füzelerini, çocuklarını canlı kalkan gibi önüne dizmeye devam et.
O küçücük bedenlere dinamitleri bağlayıp, daha beş-on yıl yaşamadan onlardan birer canlı bomba imal etmeye devam et.
Ey sen, siyasetin muktedir sesi, şehvetli belagati, hiç durma, devam et, haykır.. haykır ki başkası duymasa bile, oy verecek vatandaş duysun.

***

Nasılsa daha öldürecek çok çocuğumuz, öldürtecek çok evladımız var...
Masum küçükler azalsın ki, bu dünya günahkâr büyüklere kalsın.

Yazarın Tüm Yazıları