‘Yanlışlıkla’ vurulanlar

298 yolcu, Malezya Havayolları’nın uçağında, Ukrayna ordusu ve Rusya yanlısı ayrılıkçılıklar arasındaki silahlı çatışmanın kurbanı oldular. Bundan 73 yıl önce de bir Türk gemisi, tarafsız olduğu halde Akdeniz’de vurulmuş ve 168 kişi hayatını kaybetmişti.

Haberin Devamı

23 Haziran 1941, Pazartesi, saat 17:30. Almanya – Türkiye Saldırmazlık Antlaşması imzalanalı beş gün olmuş... Bir gün önce Almanya, tarihin en büyük askeri harekatlarından birini başlatarak Sovyetler Birliği’ne saldırmış... İşte böyle bir günde, 40 yaşındaki “Refah” adlı şilep, Mersin Limanı’ndan demir alıyor. Şilebin tecrübeli kaptanı İzzet Dalgakıran. I.Dünya Savaşı’nda ve Kurtuluş Savaşı’nda nice badireler atlatmış bu eski bahriye subayı, gemisi denize açılırken son derece tedirgin. Tedirginliğinin en önemli nedeniyse 20 kişilik mürettebat kapasitesi olan yük gemisinin 200 kadar yolcu taşıyacak olması. Üstelik bunlar öyle sıradan yolcular da değil: Deniz ve Kara Kuvvetleri’nden özel olarak seçilmiş yetenekli, iyi eğitimli, çoğu genç, seçkin askerler. Oysa ticari geminin yapısı ve imkanları böyle bir yolculuk için son derece yetersiz. Ne yatacak yer var, ne de tuvalet. Ama daha da önemlisi filikaların ve can simitlerinin bu kadar yolcuya yetmesi mümkün değil. Bir de tabii savaş nedeniyle Doğu Akdeniz denizaltı kaynıyor. Refah’a yolculuğunda hiçbir savaş gemisi veya botu da eşlik etmeyecek. Kaptanın ve bir kaç görevlinin “böyle bir sefere uygun değildir” itirazları karşılık bulamadığı için artık verilen emirleri uygulamaktan başka çare yok. Gerekli tedbirler alınamadığından geminin güvenliği Allah’a emanet. Yola çıkmadan önce, tarafsızlığını vurgulamak adına geminin iskele ve sancak taraflarının yanı sıra ambar kapağına büyükçe Türk bayrakları boyanıyor...

Haberin Devamı

SORULARLA DOLU BİR YOLCULUK

Çıkılmakta olan bu yolculuğun bir başka huzursuz ismiyse, askeri kafilenin başındaki Denizaltıcı Yarbay Zeki Işın. O da İzzet Kaptan gibi tüm olumsuzlukların farkında. Ayrıca nihai hedefe ulaşacaklarından da şüpheli. Son derece gizli tutulan ve biraz da apar topar çıkılan bu yolculuğun amacı, Türkiye’nin İngiltere’ye sipariş ettiği dört denizaltının, yani “Burak Reis, Murat Reis, Oruç Reis ve Uluç Reis”in teslim alınarak Türkiye’ye getirilmesi. Elbette akıllarının bir köşesinde, I.Dünya Savaşı başlayınca teslim edilmeyen Reşadiye ve Sultan Osman dretnotlarının hikayesi var. Üstelik, denizaltıların yapımını İngiltere’de takip eden heyetten gelen haberler de iç açıcı değil. Ancak Hükümet, ülkenin savunması için kritik görülen bu gemilerin bir an önce getirilmesinde ısrarlı ve aceleci. İşte yolculuk için kiralanan yük gemisinde seçkin denizcilerin bulunma nedeni bu. Onlara ayrıca İngiltere’de staj yapacak olan pilot adayı subaylar da eşlik ediyor.

Haberin Devamı

NE OLDUĞUNU ANLAYAMADAN

Geminin rotası Mısır’ın Port Said (Bur Said) limanı. 25 Haziran’da Queen Mary gemisiyle İngiltere’ye hareket edecek kafileye yetişmeyi amaçlıyorlar. İzleyecekleri rota son anda İngiliz danışmanın verdiği yeni rotayla değiştiriliyor. Refah, denize açıldıktan 5,5 saat sonra, 23.01’de Mersin’e 45 mil mesafede, gemide şiddetli bir patlama oluyor. Denizaltından atılan torpido geminin gövdesinde ölümcül bir yara açıyor. Zaten yaşlı olan geminin elektrik donanımı ve telsizi anında devre dışı kalıyor. Buna rağmen Refah, dört saat kadar suyun üstünde kalmaya devam ediyor. Gemiden ayrılabilen tek filika, 72 saatlik zorlu bir yolculuğun sonunda 28 kişiyi Türkiye’de Karataş sahiline ulaştırıyor. Ayrıca derme çatma sallardaki 4 kişi daha kurtarılıyor. Çıldırıp serap görenlerse yarı yolda kendilerini denize bırakıyor. Yüzenlerden bazıları köpekbalıklarından kaçamıyor. Faciada 168 kişi hayatını kaybediyor. İzzet Kaptan ve Zeki Yarbay ise gemiyi terk etmeyerek Akdeniz’de şehit düşüyorlar. Kurtulanların yaşadığı sarsıntı hepsinde hayat boyu silinmeyen derin izler bırakıyor.

Haberin Devamı

SARSICI ETKİLER

Refah şilebinin batırılması tüm ülkede büyük üzüntüye yol açtı. Olay, Meclis’e taşındı. Milli Savunma ve Ulaştırma bakanları hakkında bir soruşturma komisyonu açılma talepleriyse Recep Peker’in karşıt duruşuyla reddedildi. Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak da olayı duyar duymaz soruşturma açtırdı. İlgili idari görevliler de soruşturmalarda suçsuz bulundular. Üstelik II.Dünya Savaşı’nın bu karışık ortamında geminin batırılmasını hiç bir ülke üstlenmedi! İngilizler Almanları, Almanlar İngilizleri suçladılar. Yani yokluklar ülkesinde, büyük fedakarlıklarla yetiştirilen değerli subaylar Akdeniz’de kim vurduya gitti!

KİM BATIRDI?

Olaydan bir süre sonra Fransızların bir Mısır şilebi sanarak Refah’ı batırdığına dair bir istihbarat elde edildi. Olayın fazla büyümemesini tercih eden Fransızlar iki yardımcı gemiyi tazminat olarak bıraktılar. Öte yandan yıllar sonra Alman ve İtalyan arşivlerinde ortaya çıkan belgeler, Refah’ın Ondina adlı bir İtalyan denizaltısı tarafından batırıldığını gösteriyor. Torpili ‘yanlışlıkla’ veya bilerek ateşleyen kim olursa olsun, Refah Faciası’nın asıl sorumlusu Türkiye’deki yetkililerin ihmali olarak görülüyor.

Haberin Devamı

BUGÜN VE YARIN

Bu faciada hayatını kaybedenler için 1972 yılında dikilmiş olan Mersin Atatürk Parkı’ndaki Refah Şehitleri Anıtı’nı ziyaret edip, onları saygıyla anabiliriz. Bugün hayatta ve görev başında olan denizcilerimiz, pilotlarımız, subaylarımız için yapabileceğimiz ise... Ne diyelim? Hükümetlerin ve komutanların bu tip tarihi facialardan gerekli sonucu çıkarmış olmalarını ummaktır.

Meraklısına: “Refah’ı Kim Batırdı?”, Osman Öndeş, 2006.

Yazarın Tüm Yazıları