Kentin amazonlarına içerden, çok sarsıcı bir eleştiri

Güncelleme Tarihi:

Kentin amazonlarına içerden, çok sarsıcı bir eleştiri
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 26, 2014 01:37

Amazon Kadınlar Kulübü kitabının yazarı Tuğçe Özcan: Seviyorlar, söylemiyorlar... Sonra “Bu aşk neden yürümedi?”

Haberin Devamı

Sabah bir telaş uyan, gözünden uyku akarken buz gibi duşla kendine gel, arabada makyaj yap. Kahvaltı etmek yerine gömlek ütülediğin için işe aç git. Ofiste erkek egolarının kurduğu gereksiz baskıyla uğraş. İş bitince trafikte cebelleş, eve geçince ne pişireceğine karar ver; spora gitmek için televizyon karşısında keyif yapmaktan vazgeç, koşu bandı üstünde kitap oku. Ve bunu sürekli tekrarla. Sabahın ilk saatlerinde işe giden milyonlarca kadın gibi... Tuğçe Özcan, zamanla yarışan bir makine gibi yaşadığını fark ettiğinde, oturup bunun kitabını yazacağını henüz bilmiyordu. Çevresindeki kadınları gözlemledi ve herkesin aynı döngü içinde savrulduğunu görünce ‘Amazon Kadınlar Kulübü’nü yazmaya başladı.

Şehirli kadının mücadelesini nasıl tarif edersiniz?

Haberin Devamı

Kentin amazonlarına içerden, çok sarsıcı bir eleştiri

- Bir çarkın dişlisi gibi... Zincirin halkaları gibi birbirine bağlı şeyler yaşıyoruz. İyi bir okul için çok çalışıyorsun. Sonra iyi bir okulla, iyi bir işe girmek istiyorsun. Sonra o iş sayesinde, para kazanmak ve yükselmek istiyorsun. Kazandığın para sayesinde sosyalleşiyorsun. Şansın yaver giderse bir de âşık oluyorsun.

Bu kadar mı?

- Hiç olur mu? Ayrıca ilgilenmen gereken ailen, arkadaşların ve sorumlulukların var. Belki kendine de bir aile kurup sorumluluklarını sekize katlıyorsun. Hepsiyle birden başa çıkarsan, süper kahraman oluyorsun. Bu arada hem iyi görünmen hem de zamanı her şeye yettirebilmen lazım. İyi görünmek deyince, bu çok da basit bir konu değil.

Evet romandaki başkahraman da kilosuna feci takmış bir kadın. Bu, bu kadar önemli bir sorun mu hakikaten?

Kentin amazonlarına içerden, çok sarsıcı bir eleştiri

- Temelinde herkes ne kadar ayrımcılık yapmadığını söylese de, çağımızın içinde bir kilo ırkçılığı söz konusu. Dolayısıyla seni bir anlamda kilo vermeye toplum zorluyor. Kişisel olarak bunu aşmış olmanın bir anlamı da olmuyor maalesef. Çünkü tartıya her çıktığında kendini fazla bulmak kadınlığın olmazsa olmazı gibi oldu. Kilo vermek bu işin bir yerde başlangıcı. Çünkü bir kere o özgüveni yakalayınca, bu sefer başka bir yerin gözüne batıyor ve iyinin de iyisi, güzelin de güzeli olmak istiyorsun.

Haberin Devamı

Peki, güzel olma ihtiyacımızı artıran ne? Statü ya da saygınlık mı?

- Statü saygınlık üçüncü tekil şahısların gözündeki değerinle alakalı olduğundan, görünüşün de önemi artıyor doğal olarak. Ama saygınlık için güzel olmaya kesinlikle ihtiyacımız yok. Zaten güzelliğin iş dünyasında her zaman avantaj olmadığına inananlardanım.

Sizce ihtiyacımız olan ne?

Kentin amazonlarına içerden, çok sarsıcı bir eleştiri

Aşkı beklersen asla gelmiyor. Yakın çevremde yıllardır bekleyen kimseye denk gelemedi bir türlü. Öte yandan beklemeyenleri de Eros bir bir vurmaya başladı. Kızların her şeyi erkekten beklemesini anlamlandıramıyorum. Seviyorlar söylemiyorlar, flörte başlıyorlar şımarır diye ilgi gösteremiyorlar, aramak istiyorlar karşı taraftan bekliyorlar. Sonra da bu aşk neden yürümedi? Ee yürümez tabii...

Haberin Devamı


- Kendimizi mutlu hissetmek için güzel olmak. Hepsi bu. Daha iyi hissetmek için güzelleşmek, daha güzel olmak için iyileşmek...

Kahramanımız türlü badireler atlatırken karaya çıkacağına dair inancını çoğu zaman kaybediyor. Kimseye ihtiyacımız yok ama bazen buna biz bile inanmıyoruz sanki. Ne dersiniz?

- Romanın içine gizlemeye çalıştığım mesaj tam da bu. Bazen kimseye ihtiyacımız olmadığına inanmak istemiyoruz. Çünkü var olanı sürdürmek daha zahmetsiz, daha risksiz geliyor.

Neden?

Kentin amazonlarına içerden, çok sarsıcı bir eleştiri

- Çünkü bazı kadınlar taş atıp da kolu yorulsun istemiyor. Üstelik buna zaman zaman maddi gücü çok yerinde, kariyerinin zirvesinde olan güçlü kadınlar da dahil. Bu yüzdendir ki bazı kadınlar kangren olmuş evlilikleri bitiremiyor ya da kendini mutsuz eden ilişkilere nokta koyamıyor. Hayatını altüst eden işe, çok az kadın rest çekebiliyor. Oysaki yarına çıkacağımızın garantisinin olmadığı bir hayat yaşıyoruz.

Haberin Devamı

Sizce en büyük savaşı kime, neye karşı veriyor kadınlar?

- Bazı kadınların savaşı kendiyle, bazılarının işiyle ya da sevdiği adamla.

Erkekler peki?

- Erkeklerin savaşı her zaman için daha kariyer odaklı. Onların dünyasında bizimki kadar değişken ruh hali yok. Yoktur yani, değil mi? (Gülüyor) Bence onlar daha net. Kadınlarsa daha komplike ve kırılgan. Ben kadın ve erkeği hep iki puzzle parçası gibi düşünürüm, iki parça da birbirine benzemez. Ama onları mükemmel şekilde tamamlayan farkları olur.

ERKEĞİN SAHİPLENİCİ TAVRINI SEVİYORUM

Kentin amazonlarına içerden, çok sarsıcı bir eleştiri

Kadın olmak bendeki en genel anlamıyla güç ve zarafet demek. Çünkü kadın yıllardır sanatın ve edebiyatın ilham kaynağı olmuş. En çok da gücünden ve zarafetinden etkilenilmiş. Kadın olmak, hangi işi, nerede ve ne koşulda yaparsan yap evine gelip aynaya baktığında yansımana hafifçe tebessüm edebilmektir bana göre. Hem erkeğin sahiplenici tavrına mest olan hem de kendi kendine yeten olmaktır. Ben ilişkilerde erkeğin bu koruyucu ve sahiplenici tavrını çok seviyorum ve bunu sevmenin güçsüzlük olduğunu düşünmüyorum. Çünkü sahiplenilmek değer gerektirir, kimse sevmediği bir şeyi sahiplenmez.

Haberin Devamı

Kentin amazonlarına içerden, çok sarsıcı bir eleştiri


‘Erkek Dedikodusu’ serisinin yazarlarından Tuğçe Özcan bu sefer şehirde var olma savaşı veren tüm kadınlara ayna tuttuğu yeni romanı ‘Amazon Kadınlar Kulübü’ ile karşınızda. Aslında romanın kapağı içeriği hakkında çok şey anlatıyor. Kahramanımız hem kendi ayakları hem de yüksek topukları üstünde durmaya çalışıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!