Erdoğan gücünün sınırlanmasına razı olabilir mi?

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın “Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Vizyon Belgesi”nde belirsizlik gösteren, tartışmaya açık bir dizi başlık var.

Haberin Devamı

Bunlardan biri “iktidarın sınırlanması” konusunda karşımıza çıkıyor.
Erdoğan’ın Çankaya manifestosu, aslında demokratik teori açısından “olması gereken”i ortaya koyuyor. Yani, “hukuk devletinin gereği olarak, siyasal iktidar ile tüm kurumların evrensel değerlere dayalı objektif kurallar ve yasalar ile sınırlanması gerektiğini” vurguluyor.
Bu temel ilkenin altının çizilmesine kimsenin bir itirazı olamaz. Siyasal iktidarın gücünün sınırlanması denilince, öncelikle denetim ve dengeleme mekanizmalarını anlıyoruz.
Vizyon belgesi, 12 Eylül Anayasası’na dönük en önemli eleştirilerinden birini “demokratik denetleme ve dengeleme mekanizmalarına sahip olmadığı” noktasında yöneltiyor. Temel eleştiri, 1982 Anayasası’nda denetim işlevinin vesayetçi yapılara bırakılmış olmasıdır.
İşte bu noktada “Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesiyle ortaya çıkacak yeni durum, daha sağlıklı bir denge ve denetime imkân verecektir” deniliyor Erdoğan’ın vizyon belgesinde.
Nitekim Erdoğan da Cumhurbaşkanlığı adaylığını açıkladığı 1 Temmuz konuşmasında Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesinin yararlarını anlatırken benzer ifadeler kullanıp, “Erkler arasında daha sağlıklı bir denge kurulacak, daha sağlıklı bir denetleme imkânı hasıl olacaktır” diye konuşmuştu.


* * *

Haberin Devamı


Bu ifadeler, Cumhurbaşkanı’nı halkın seçmesi keyfiyetinin -sihirli bir değneğin değmesi gibi- denetim ve dengeleme işlevleri meselesine de çözüm getireceği şeklinde bir anlayışı yansıtıyor.
Ancak vizyon belgesinde denetleme ve dengeleme işlevlerinin nasıl düzenleneceğini, nasıl daha sağlıklı hale geleceğini gösteren, buradaki işleyişin parametrelerini tarif eden hiçbir somut taahhüt yok.
Galiba Cumhurbaşkanı’nın -bir başka deyişle Erdoğan’ın- halk tarafından seçilmesinin sağlayacağı meşruiyetin, bütün bu sorunlara çözüm getireceği gibi soyut bir güvenceyle yetinmek durumundayız bu belgeyi esas alırsak.
Üstelik -seçilirse- kendisinin Cumhurbaşkanı olarak yürütmeye ilişkin kuvvetli yetkiler kullanacağını hesaba kattığımızda, bizzat Erdoğan’ın yetkilerinin denetlenmesi, dengelenmesi gerekecektir. O zaman, kullanacağı yetkilerin denetlemesi hususundaki güvence yine kendisi olmaktadır.


* * *

Haberin Devamı


Oysa demokrasilerde bu tür güvenceler şahıslara değil, anayasada tanımlanmış kurumsal düzenlemelere bırakılır, başta yargı bağımsızlığı olmak üzere...
Ayrıca mevcut Anayasa’da Cumhurbaşkanı’nın icraatından dolayı sorumsuz olduğu, yargı denetimine tabi olmadığı, yani kimseye hesap vermek durumunda olmadığı dikkate alındığında, denetim meselesi iyice içinden çıkılmaz bir hale geliyor.
Kaldı ki, Erdoğan’ın fıtrat olarak “kuvvetler ayrılığı”nı daha çok “kuvvetlerin uyumu” hatta “kuvvetlerin birliği” şeklinde anlamaya yatkın olduğu, genelde denetleme ve dengeleme organlarını kontrolü altına alma yönünde güçlü refleksler sergilediği herkesin malumudur.
Başbakan’ın yargının hoşuna gitmeyen kararları karşısındaki “yüksek sesli” sicili bu konuda bizi iyimserliğe sevk etmiyor. Anayasa Mahkemesi’nin Twitter yasağını “hak ihlali” olarak gören kararına verdiği şiddetli tepki bile tek başına bu durumu göstermeye yeterlidir.
Bu haliyle vizyon belgesinde denetleme ve dengeleme mekanizmaları konusunda önemli bir belirsizliğin bulunduğunu söylemek hata olmaz.


* * *

Haberin Devamı


Tabii, yalnızca erkler ve onlara bağlı kurumlar da yeterli değildir gelişkin bir demokraside denetim ve denge mekanizmaları açısından. Aynı zamanda sivil toplumun gücü ve dördüncü güç olarak basının mutlak özgürlüğü de bu denklemin ayrılmaz parçalarıdır.
Bu açıdan, hükümet baskısından, müdahalelerinden azade olan gerçek anlamda bağımsız bir basının varlığı olmazsa olmazdır.
Başbakan’ın eleştirel sesler karşısında ne kadar tahammülsüz olduğu, ayrıca basına mikro düzeyde ne kadar müdahil olabildiği, Türkiye’nin yakın tarihinde kamuoyu tarafından da paylaşılmış bir tecrübedir.
Bu konuda vereceğimiz örneklere bu tür köşe yazılarının yüzölçümü yetmez.
Ama vizyon belgesine baktığımızda Başbakan Erdoğan “Merak etmeyin, seçilmem yeterli, denetim ve dengeleme konusunda iyi şeyler olacak” mesajını veriyor kamuoyuna.
Başbakanlıktaki icraatı Çankaya Köşkü’nde yapacaklarının teminatı ise bu alanda verdiği soyut güvencelere bu aşamada ihtiyatla yaklaşmakta isabet vardır.
Her halükarda, Erdoğan, seçim kampanyası sırasında “denetleme ve dengeleme”den ne anladığına açıklık getirmelidir.

Yazarın Tüm Yazıları