Cennet Koyu’na ağıt

Geçtiğimiz günlerde gazetelere boy boy haber oldu, “Bodrum’da geceliği 18 bin euroya otel” başlıklarıyla...

Haberin Devamı

Cennet Koyu’nda Mandarin Otel’in açılışını duyuran haberlerin başlığıydı bu...
Magazin sayfalarında da otelin plajının bulunduğu Juju Beach’in haberlerini görmeye başladık yavaş yavaş...
Yarın akşam Juju Beach’in açılış partisi var, hafta sonu nasılsa köşelerde bolca okursunuz ne kadar harika bir yer olduğunu...
O yüzden ben başka bir şeyden bahsedeyim, otelin inşa edildiği Cennet Koyu’ndan...
Önceki gün davet ettiler gittim Mandarin Otel’e...
3-4 saat Juju Beach’te kaldım...
Harika bir otel, nefis bir beach, mükemmel bir düzen, lezzetli yemekler, dört dörtlük servis...
Otele kötü diyen taş olur zaten!
Peki ya Cennet Koyu’na ne diyeceğiz?
Bu koya tam 16 yıl önce tekneyle gelmiştim, zaten yol olmadığı için tekne dışında koya ulaşmak mümkün değildi...
Bugün gibi hatırlıyorum tekneden atlayıp ıssız koya yüzmüş, kıyıya çıkmış ve el değmemiş sahile uzanıp koyun sessizliğini dinlemiştim...
Cennet dedikleri bu olsa gerek diyerek...
Zaten adı da bu yüzden Cennet Koyu.
Yıllar önce yüzerek çıktığım koya önceki gün arabayla gidip, valelerle karşılanınca sırtıma bıçak saplanmış gibi oldum...
Boğazıma birşeyler düğümlendi...
Tamam harika bir tesisti ama benim Cennet Koyu’m bu değildi...
Geceliği 18 bin euroya otel yapmışlar, tepenin hemen diğer yamacına 100’e yakın villa kondurmuşlar...
Bazılarının fiyatı 5 milyon euroya kadar çıkan villalar...
Baktım sahilde altın sarısı kumlar, “Bu sahilde kum yoktu nerden getirdiniz” dedim...
Kumu güzel olan çeşitli yerlerden toplayıp sahile kamyonlarla dökmüşler.
Tabii bu implantı kabul etmemiş Cennet Koyu...
Dalgalar sahilden kumu çektiği için deniz bulanmış...
Bodrum’da dibi görünmeyen deniz bulmak imkansız gibidir, Mandarin’ciler bunu başarmış...
Deniz bulanmasın diye bu kez çakıl dökmüşler kumla deniz arasına...
“Bari” dedim, “kaldırın şu kumu... Deniz kenarına kadar çim yapın da, hiç değilse eski günlerin hatırına denizin dibini görelim Cennet Koyu’nda...”

Haberin Devamı


Ağıt yakmaya devam edeceğiz

Her zaman diyorum ya, “Buraya da AVM, buraya da otel yapmasanız ne olur” diye...
Şimdi Mandarin Otel’in açıldığı Cennet Koyu’na otel yapılmasaydı ne olurdu?
Ekonomimiz mi çökerdi?
Turizmimiz mi biterdi?
Hayır efendim, hiçbir şey olmazdı...
Ama yapılmasa Cennet Koyu’muz olmaya devam ederdi...
Şimdi ölseniz de, bitseniz de bir daha Cennet Koyu’nu geri getiremezsiniz...
Bitti, tarih oldu, gitti...
Gözümüzün önünde doğal ve tarihi güzelliklerimiz bir bir elimizden kaçıyor...
Ne yazık ki bunları yaşamaya devam edeceğiz...
Bu yüzden Rixos’çulara da “Phaselis’e de otel yapmayın” deyip duruyorum ya...
Ama dinleyen kim...
Bir kaç yıl sonra da “Phaselis’e ağıt” diye bir yazı yazarız artık.

Haberin Devamı


Osman Hoca’ya sordum: Cem Yılmaz kilolu mu?

Cem Yılmaz, Amerika’da ilk gösterimini yapacağı yeni gösterisinin afişinde doğum tarihini, boyunu, kilosuna da yer vererek ilginç bir tasarım yaptı...
23.4.1973 İstanbul... Boy 172 cm... Kilo 89...
Yakın zamana kadar kiloları çok gündeme gelmişti Cem Yılmaz’ın…
Son görüntülerinde kilo vermiş görüyorum onu ama afişe koyduğu bu bilgileri görünce Osman Müftüoğlu’nu aradım hemen...
Hiç Cem Yılmaz’dan bahsetmeden...
“Hocam 41 yaşındayım, boyum 1.72, 89 kilo oldum. Obez miyim” diye sordum...
Osman Hoca her zamanki nezaketiyle anlatmaya başladı...
“Obez demeyelim... Hafif yağlısın... 1.72 için 80’nin üzeri her zaman fazla kilodur... Ama tabii kas yağ oranına bakmadan kesin bir şey söylemek mümkün değil... Diyet danışmanına ihtiyacın var...”
“Hocam bu veriler benim değil Cem Yılmaz’ın” deyince de, “Yahu ne adamsın” diyerek gülmeye başladı...
Cem Yılmaz’ın bel çevresinin geniş gözüktüğünü...
Belden ve gıdıdan daha çok kilo aldığını, bunun metobolizmasıyla alakalı olduğunu söyledi...
Görünen o ki son dönemde kilo verse de Cem Yılmaz’ın hala bir diyet danışmanına ihtiyacı var...
Bunu ben değil uzmanı söylüyor.

Haberin Devamı

Çağrı merkezleri...

Büyük şirketlerin çağrı merkezleri modern insan için en büyük işkencelerden birine dönüştü...
Daha önce insansız çağrı merkezine geçen Garanti Bankası’nı yazmıştım...
Önceki gün de THY’nin çağrı merkezinde 12 dakikayı aşan bir süre bekledim.
Sonunda pes edip kapattım...
Büyük şirketler müşterilerini çıldırtmamak için çağrı merkezlerinde mutlaka şu düzenlemeyi yapmalılar...
Bütün operatörler dolu olduğu zaman bekleme süresini bildirmeliler...
“4’üncü sıradasınız 3 dakika içinde size yanıt verilecek” gibi...
THY’nin çağrı merkezine bütün dünyadan telefonlar geldiği için bunu yapmak çok zormuş...
O zaman Türkiye ve uluslararası çağrı merkezlerini ayırsalar mı acaba...

Yazarın Tüm Yazıları