Irkçılık, linç kültürü ve bizim büyük riyakârlığımız...

GEÇENLERDE Suriyeli mültecilerin durumunu kamplara giderek yazan Sedat Ergin anlatıyordu. Türkiye’deki Suriyeli sayısı, resmisi-gayriresmisi toplamda 1 milyonun üzerindeydi. Ve bu insanların ülkemizdeki, şehirlerimizdeki, mahallelerimizdeki ‘misafir’likleri öyle kısa sürecek gibi de görünmüyordu.

Haberin Devamı

Farkında mısınız bilmem, İstanbul’un göbeğinde Taksim Meydanı’ndaki simit satıcılarından bazıları artık Suriyeli. Demek Taksim’deki simitçileri belirleyen bir ‘insan kaynakları’ operasyonu var; daha ucuza çalışacak Suriyeliler bulununca diğerleri işten kovuluyor. (Kavşaklardaki dilenci çocuklar nereli acaba? Onları kim getiriyor İstanbul’a ve kim dilendiriyor, sonra da ellerindeki parayı alıyor?)
Türkiye’nin dört bir yanından Suriyeli göçmenlere karşı ırkçı saldırı ve taciz haberleri geliyor. Sosyal medyada bu ırkçılığın daniskası yapılıyor, cinayet çağrısı da gördüm; ‘Bu pis Araplar ülkemize gelmesin’ diye yazan sözde ‘saygın’ ve ‘entel’ meşhur şarkıcılarımız bile var.
Geçen hafta Kahramanmaraş’ta Suriyelilere karşı ırkçı saldırı yapıldı. Polis olan biteni seyretti. Bu olay yeterince vahim değilmiş gibi biri, ‘Zamanında Aleviler nasıl yandıysa bugün de Suriyeliler yanar’ dedi.
Artık ‘ayıp’ diye bir sınır yok.
Ülkemizde ırkçılığın yegâne hedefi Suriyeliler de değil. Başta Kürtler olmak üzere her türlü azınlık her gün bu saldırılardan ve tacizlerden payını alıyor.
Sorsanız ırkçı değiliz.
Sorsanız birini sosyal medya veya klasik medya aracılığıyla linç etmek de çok ayıptır ve biz asla yapmayız, yapılmasını tasvip de etmeyiz.
Ama bakın, son olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın tanıtım toplantısına katıldı diye bazı şarkıcı, oyuncu ve ünlüler daha o anda linçe uğramaya başladı. Başbakan son birkaç konuşmasında bu linçten söz ediyor, yapılanları eleştiriyor.
Tamam eleştiriyor ama Gezi olaylarının başlangıcında bir tweet atan sonra da Gezi boyunca aktif olan oyuncu/yönetmen Mehmet Ali Alabora’yı sanki başkası kalabalıkların önüne attı linç edilsin diye. Veya Berkin Elvan’ın acılı annesine yapılanlar. Veya veya veya...
Mesele linç olunca hiçbirimizin bir diğerine söyleyecek fazla lafı yok aslında. Her fırsatta bir diğerimizi sosyal linçe tabi tutuyor; mahalle baskısıyla, mahalleden aforoz etme tehdidiyle onu aslında olmadığı birine çevirmeye çalışıyoruz.
Bize olunca kötü, başkalarına olunca iyi.
Riyakârlık ve bu kertede bir faydacılık ne zaman karakterimizin bir parçası haline geldi?

Haberin Devamı

Schadenfreude

Haberin Devamı

OKUNMASI, yazılması ve akılda tutulması hayli zor olan bu kelime Almanca. Ama nedense İngilizce diliyle yazanlar bu kelimeyi çok kullanıyor. Sebebi kelimenin anlamında gizli: ‘Başkalarının başına gelen kötü şeylerden zevk almak.’
Mesela Brezilya’nın, finalde Arjantin kaybetti diye ‘Schadenfreude’ yaşadığı yazılıp çiziliyor Amerikan ve İngiliz basınında. ‘Biz kazanamadık kupayı bari onlar da kazanamasın’ mantığı bir nevi.
Türkçede bu kelimeyi bir Temel fıkrasıyla anlatmak mümkün: Temel ile İdris idam mangasının önünde, son istekleri soruluyor. İdris, ‘Annemi görmek istiyorum’ diyor son istek olarak, Temel’in son isteği ise şu: ‘İdris annesini göremesin.’
Bir bakın etrafınıza, sizin başınıza gelse kötü olan ama sevmediğiniz birinin başına gelince ‘Oh oldu’ dediğiniz neler var?

Haberin Devamı

Tıpış tıpış...

EN azından 2012 yılından beri bu ağustosta cumhurbaşkanı seçimi olacağını biliyoruz.
Belki ondan da önceden beri Recep Tayyip Erdoğan’ın AK Parti’nin cumhurbaşkanı adayı olacağını konuşup duruyoruz.
Madem iki muhalefet partisi için Erdoğan’ı seçtirtmemek bu kadar önemli, o zaman bu partiler son iki yıl boyunca ortak cumhurbaşkanı adayını belirlemek üzere önceden kurallarında uzlaştıkları bir önseçim süreci yürütebilir; aday adaylarının il il yarışmasını sağlayabilirlerdi.
O zaman, bugün kimse bu yöntemle ortaya çıkan ortak adaya ‘tıpış tıpış’ oy verme çaresizliğini hissetmezdi.
Son dakikada şapkadan çıkan bir adaya, o aday ne kadar saygın, düzgün, seçileceği makama yakışacak biri olursa olsun, ancak tıpış tıpış oy verilir zaten.

Yazarın Tüm Yazıları