Trakya’dan yüzde 70-80 çıkar

EKMELEDDİN İhsanoğlu’nun, Trakya’da önceki gün üç ili kapsayan ‘kampanya’ gezisi yaklaşık 15 saat sürdü; Siyasete giderek ısındığı görülüyor Ekmeleddin Bey’in... Buğday ve ayçiçeği bereketinin yaşandğı Trakya’nın E-5’inde, kent yollarında selam vermedik kimse bırakmadı denilebilir. Gerektiğinde yerinden kalktı öne indi; bir kadın görse dahi onu nazik bir şekilde selamladı. Ara duraklarda otellerde bir süre dinlendi.

Haberin Devamı

MODERN TÜRK AİLESİ
Çatı adayı ‘Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’ olarak giydirilen otobüsünde birkaç gazeteci, bazı milletvekilleri, yakın danışman kadrosu vardı. Karısı Füsun Hanım’ın ablasının iki kızı ve ailenin gelini de, seçim gezisinin en sempatik mensuplarıydı. Ekmeleddin Bey, eşi ve yakınları; modern bir Türk ailesinin tam bir örneği idiler. Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ güzergâhında il sınırlarına göre arkasında CHP ve MHP İl başkanları durdu; basın açıklaması yapılan yerlerde de iki yanlarında oturdular. CHP ve MHP’nin bu uyumuna ‘Aman nazar değmesin’ dileğinde olanları görünce Trakya’da beklenen ‘güçlü’ bir yapının oluştuğu anlaşılıyor. Parti temsilcilerinden aykırı bir söz duyulsa ya!... 2015 seçiminde ne olur derseniz, her şey bu seçimin sonucuna bağlıdır bize göre...
DOKUNDURMALAR
Ekmeleddin İhsanoğlu, ‘ateşin üzerine benzin sıkılmasını, kavga edilmesini ve millete tepeden bakılmasını’
istemiyor. Başbakan’a bunları ‘ince dokundurmalar’ olarak sayabilirsiniz... Gerektiğinde bazı imaları da sertti: “Ortadoğu’da pilotu, diplomatı ve TIR şoförü rehin alınmış başka bir ülke var mıdır?” Bir an geldi ki, Başbakan’ın kibrini eleştirirken, Arapça bir ayeti okudu. Bu bir dersti... Edirne’de kendisine verilen buğday demetindeki başakların eğilmesine örnek göstererek “Bu bir tevazudur” dedi; altında derin anlamları var; anlayana tabii...
Arkasından da ekledi:
“Biz tevazu yolundayız.”
Bu nedenle rasyonel düşünmek gerektiğini söyledi. Yani akıl yürütmeye davet etti herkesi...
Pek ender çıkışlar olsa da Tekirdağ İnönü Kapalı Salonu’nda “Diktatörlük istemiyoruz” diye gür bir ses duyuldu. Bu söz alkışsız değildi tabii... İhsanoğlu her konuşmasını “Cenab-ı Allah bu millete, devlete zeval vermesin” diye bitiriyor.

Haberin Devamı

Ben otobüsle geliyorum 100 korumayla değil

İHSANOĞLU, Kırklareli’nden Tekirdağ’a inerken, Muratlı kavşağı Büyükkarıştıran’da uzun bir araç konvoyu ile karşılandı. İhsanoğlu’nu bu tablo çok mutlu etti; çünkü herkes vardı; CHP,MHP dışında DP, DSP, LDP, BTP vardı... Yani herkes vardı denilebilir.
İsim vermeden... TRT’nin kendilerine 3 dakika ayırırken, bir başka adaya 500 dakika ayırdığını kaydeden İhsanoğlu, “Ben ve üçüncü adaya birer dakika, ikişer dakika, diğerine 553 dakika veriyor. Bu da adalet dedikleri, hakkaniyet dedikleri, mağduriyet dedikleri şey. Bunu sağlayan mağdur; biz gaddar oluyoruz. İndirgemeci, tekelci anlayışı istemiyor. Vatandaşların ayağına geliyoruz. 100 kişilik koruma ile değil, otobüsle geliyoruz. Devletin uçakları, arabalar, yüzlerce memurumuz yok. Biz gittiğimiz yerde vali ile görüşmüyoruz, seçilmiş insanlar bize geliyor.”
Bu arada Ekmeleddin Bey için devletin resmi bir koruma vermediği, sadece geçtiği illerde korunduğu dikkat çekti. Kendisi ve eşi için tecrübeli kişilerden oluşan özel bir korumaları var.

Haberin Devamı

10 Ağustos çaresizlik çaresidir

TRAKYA turunun son durağı olan Tekirdağ’da 6 bin kişinin katıldığı iftarda halkın yoğun ilgisiyle karşılandı.
Yemek öncesinde yaptığı konuşmasında Türkiye’nin temel niteliklerini koruması lazım gerektiğini ifade ederek adalet ve ekonomi konularına değindi:
“Türkiye’de kanun hâkimiyetinin ve kanun karşısındaki vatandaşların eşitliğin tesis edilmesi lazım gerekir. Türkiye maalesef bu konuda önemli sıkıntılar çekmiştir ve çekmektedir. Kanunların yanlış tatbikinden adaletin gecikmesinden Türkiye’de çok sayıda insan mağdur olmuştur. Türkiye’de refah belirli bir istikamette veya belirli noktalarda yoğunlaşıyor, o 5-6 seneden beri 10 bin dolar denilen kişi başına düşen milli hasıla ve milli gelir maalesef 76 milyon arasında eşit bir şekilde dağılmıyor. Sosyal refah devleti sosyal devlet insanların alınteriyle, onurlu bir hayat yaşamaları demektir. Yani sadaka ile ianeyle değil, alınlarının teriyle yaşamaktır. İşsizliği de gidermek gerekmektedir ve asgari ücretleri de yükseltmek lazım. Fert başına düşen geliri de yükseltmek lazım ve bunu adaletli dağıtım şeklinde yapmak lazım. Diyeceksiniz ki bunlar cumhurbaşkanının işi mi, icranın işi mi? Elbette icranın işi değil hükümetin işidir ama hükümetin başında hükümetin üstünde cumhurbaşkanı vardır. Cumhurbaşkanı halktan aldığı destekle güçle halkın menfaatlerini çıkarlarını gözetmesi lazımdır. Cumhurbaşkanının Anayasa’daki görevleri arasında bu var. Onun için 10 Ağustos gerçekten çaresizlik çaresidir.”

Haberin Devamı

İhsanoğlu’ndan ‘seçme sözler’

SP ve BBP’deki kardeşlerimizin desteği de geliyor.
Bu göreve ben talip olmadım, millet bu görevi verdi.
Millet bölen bir cumhurbaşkanı istemiyor.
Cenab-ı Allah bu millete, devlete zeval göstermesin.
Bu kişiyi doğru bir şekilde seçmezsek 5 sene kaybederiz ve bu beş sene içerisinde Allah korusun nelerle
karşılaşacağımız şimdiden belli oldu zaten.
İçeride ve dışarıda sorunlarımız belli. Şimdi içeride huzursuzluk var. Neden? Çünkü cepheleşmeden bahsediyoruz, kutuplaşmadan bahsediyoruz. Sen-benden bahsediyoruz. Sizlerden-bizlerden bahsediyoruz, kutuplaşmadan bahsediyoruz ve insanlar arkalarından güç alarak belli mevkilere ulaşmak istiyorlar ama arkalarına aldıkları bu güç 76 milyonun gücü değil.

Yazarın Tüm Yazıları