Bir babanın evladına bırakacağı en büyük servet adıdır, itibarıdır

Ekmeleddin İhsanoğlu’nun aile hikâyesi de ilginç. Annesi Rodoslu Türklerden. Savaş sonrası savrulmalardan yolu Mısır’a düşüyor. Ve orada tahsil için gelen Mehmet Akif Ersoy’un yakın arkadaşı bir Türk gençle tanışıyor. Evleniyorlar, oğulları Ekmeleddin İhsanoğlu 1943’te doğuyor. İngilizce, Arapça eğitim alıyor, Türkçeyi evde konuşuyor. Babası öldükten sonra ise ver elini Türkiye...

Haberin Devamı

Adaylığınıza yapılan itirazlardan biri, ‘Dindar adaya karşı, dindar aday olmamalı’ noktasındaydı. Siz bu görüşe ne diyorsunuz?
- Mesele dindarlık yarışı değil. Dindarlık, insanın kendi inancıyla, dinini icra etmesi, vecibelerini yerine getirmesiyle ilgili. Bu yarış başka türlü bir yarış. Vizyon yarışıdır, misyon yarışı... Yoksa ‘Biri, şu kadar rekat namaz kılıyor, diğeri şu kadar!” değil. Bu doğru bir yaklaşım değil.

Siz kendinizi ‘dindar’ olarak mı tanımlıyorsunuz?
- Ben kendime yafta takmak istemem. Özellikle de ‘-ci’ yaftasını...

‘Dinci’yi mi mesela...
- ‘Ci’yi nereye koyarsanız koyun. Ciğerci, kebapçı...

Ama siyasetçi diyoruz?
- Siyaset adamıdır aslı. Bilimadamıdır. Eklenen o ‘-ci’ ideolojiyle alakalı bir şey. İdeolojilerin siyasete karışması bence iyi değil. Bunun iflasını, siyasi tarihlerin çok değişik örneklerinde görmüşüzdür. O bakımdan ben neysem, oyum.

Haberin Devamı

Gezi’yle ilgili neler söylemek istersiniz...
- Çok masumane bir hareket olarak başladı. Gençlerinki bir çevre hassasiyetiydi. Vatanını seven insanların takınacağı bir tavırdı ama farklı bir tepkiyle karşılaştılar. Olmaması gereken şeyler yaşandı.

Her yerde soru soruyorlar size. Bitmiyor. Sürekli bir sınav gibi...
- (Gülüyor) Ben 9 sene dünyanın en büyük ikinci teşkilatının başındaydım ve New York’tan Washington’a, Londra’dan Paris’e, Pekin’den Nairobi’ye, Kambera’dan İslamabad’a kadar gittiğim her yerde suallerle karşı karşıyaydım. Ben alışığım.

Bir babanın evladına bırakacağı en büyük servet adıdır, itibarıdır

İngiltere’de öğretim üyesi olarak çalıştım

Siz İngilizceyi Mısır’da mı öğrendiniz?
- Evet, Mısır’da İngilizce okudum.

İngilizceniz diğer siyasetçilere göre daha mı iyi?
- Bilmiyorum ama bu önemli değil. Sonra İngiltere’de bir-iki sene öğretim üyesi olarak çalıştım.

Şerif Mardin bir röportajında ‘İmam-öğretmen savaşını, imam kazandı’ demişti. Katılıyor musunuz bu değerlendirmeye?
- Koskoca Şerif Mardin’in değerlendirmesini tek bir cümle üzerinde kuramam, metni okumak lazım. Çünkü çok ciddi bir bilimadamıdır.

Haberin Devamı

FARKLI BİR ELEKTRİK

Oğlunuz bana dedi ki, ‘Babam gelince, siz de fark edeceksiniz, o bir yere girdiğinde varlığı hissedilir...’ Gerçekten de başka bir elektriğiniz, enerjiniz var. İnsan kendine bir çekidüzen veriyor...
- Estağfurullah! Ama bunu ilk kez duymuyorum, bu bana biraz babamdan miras...

Gençliğinizde de mi böyleydiniz?Bir babanın evladına bırakacağı en büyük servet adıdır, itibarıdır
- Hep böyleydim. Yaradılış.

Annem Rodos’tan Babam Türkiye’den Mısır’a gelmiş

Mısır’daki çocukluğunuz nasıl geçti?
- Mısır, 1914’e kadar eski Osmanlı vilayetiydi. Babam 1924’te gidiyor. Ben 1943’ün 26 Aralık’ında doğuyorum. Yani Osmanlı’nın bitişinden 20 sene sonra. Mısır zengin ve büyük bir ülkeydi. O dönemde bir Türk muhiti de vardı.

Haberin Devamı

Babanız ne münasebetle gitmiş Mısır’a?
- Tahsile gitmiş. Ama teyzelerim de Mısır’daydı...

Onlar da tahsil için mi?
- Hayır, annem ve teyzelerim Rodoslu. Annemin ailesi fetihten sonra, Aydın’dan Rodos’a gitmiş. Hacıoğlu ailesi olarak biliniyorlar. Rodos’taki meşhur caminin karşısındaki ev, anneannemin evi. Osmanlı 1’inci Dünya Savaşı’nı kaybedip Rodos İtalyanların eline geçince, Türkler sıkıntıya düşüyorlar. Annem, ve kız kardeşi, 3 kardeş, teyzelerinin yanına, Kahire’ye geliyorlar. Teyze Türk asıllı bir Mısırlı paşayla evli, bizimkileri davet ediyor. Orada bir Türk muhiti var. Türkiye’den Mısır’a tahsile gelen genç Türkler vardı. Annemle babam böyle tanışıyor...

Haberin Devamı

Siz babanızı erken kaybetmişsiniz...
- Evet, üniversite 1’inci sınıftayken babam vefat ediyor. Bütün gelirimiz birdenbire kesiliyor. Çünkü babam Mısır vatandaşı olmadığı için emekli maaşı falan yoktu. Gerçi rahmetli annem çok tedbirliydi. Mevcut parayı çok iyi idare etti. Ama ben çalışmak zorunda kaldım. Bir taraftan tahsilimi tamamlarken, bir taraftan çalıştım. Masterımı da bitirdim. Sonra annemle beraber kalktık, Türkiye’ye geldik.

Babanız bilimadamı mıydı?
- Evet.

Mehmet Akif Ersoy’un yakın arkadaşı olması sizde nasıl bir duygu uyandırıyordu?
- Gurur vesilesi ve manevi zenginlik.

Bütün eğitiminizi Arapça ve İngilizce mi aldınız...
- Evet.

Peki Türkçe?
- Türkçeyi evde babamla konuşuyordum. Babam bana genç yaşta Türk dili ve edebiyatı hakkında bayağı bilgi verdi.

Haberin Devamı

Babanız sizin rol modeliniz anladığım kadarıyla. Kaybedince ne hissettiniz?
- Çok büyük bir kayıp. Tabii ki çok üzüldüm. Boşluğu da doldurulacak gibi değildi ama böylesine büyük kayıplar da insana, kendisine güvenmesini öğretiyor. Yani ateşte olgunlaşıyorsunuz. Bir de tabii iyi bir isim bırakmanın ne kadar önemli olduğunun farkına vardım. Bir babanın evladına bırakacağı en büyük servet, adıdır, itibarıdır.

70’te dönmeye neden karar veriyorsunuz?
- İhtisasımı bitirmiştim. Orada durmanın manası yoktu. Geldim, askerliğimi yaptım, üniversite kariyerime başladım.

42 yıldır Füsun Hanım’la evlisiniz. Birbirinize çok düşkünsünüz. Üstelik aynı gün doğmuşsunuz. 26 Aralık’ı nasıl kutluyorsunuz?
- Havai fişeklerle!

Gönüllülere çağrı

CUMHURBAŞKANINI ilk kez halkın seçeceği ve iki turlu yapılacak olan bu seçimde, herkesin oyuna sahip çıkması gerekiyor. Sandık müşahitliği alanında yapılan başarılı çalışmalar bu seçimde de belirleyici olacak. Cumhurbaşkanı adayları da sandık başlarında müşahit görevlendirebilecekler. Müşahitler seçim gününe kadar belirlenebiliyor. Müşahit olmak isteyen gönüllüler gonulluyum@ihsanoglu.org adresine mail atarak bize ulaşabilirler.

Yazarın Tüm Yazıları