Demokrasi için pamuk eller cebe

CUMHURBAŞKANI adaylarına bağışta bulunmak için sadece iki koşul var:

Haberin Devamı

- BİR: Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak...
- İKİ: En fazla 9 bin 82 lira 51 kuruş yardım yapmak...

*

Üç adayın hesap numaraları şöyle:

*

- RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Ziraat Bankası Girişimci Ankara Kamu Şubesi... Şube kodu: 2533 Hesap No: 3302262 - 6009 İBAN: TR04 0001 0025 3303 3022 6260 09.

*

- EKMELEDDİN İHSANOĞLU: Ziraat Bankası Mithat Paşa Şubesi... Şube kodu: 1262 Hesap No: 68827276-5002 IBAN: TR69 0001 0012 6268 8272 7650 02.

*

- SELAHATTİN DEMİRTAŞ: Ziraat Bankası TBMM Şubesi... Şube kodu: 0903 Hesap No: 31583126 -5004 İBAN: TR68 0001 0009 0331 5831 2650 04.

*

Yüz lira, bin lira, iki bin lira...
Gönlünüzden ne kopuyorsa, keseniz hangisine el veriyorsa, hangi adayın paraya sıkışık olduğunu düşünüyorsanız...
Yapın yardımınızı.
Hem safınız belli olsun, hem şartların azıcık da olsa eşitlenmesinde payınız olsun.
İbrahim’i yakan ateşi söndürmek için gagasında su taşıyan serçe misali...

Haberin Devamı

Her durumda araziye mükemmel uyum

12 Eylül’de darbe olduğunda...
Bülent Ersoy, bir magazin dergisine verdiği demeçte şöyle demiş:
“Son derece memnunum. Ordunun böyle bir harekâta girişmesi bir vatandaş olarak beni son derece huzura kavuşturdu. Başta değerli komutan Sayın Kenan Evren Paşa olmak üzere tüm rütbeli ve rütbesiz büyüklerime ve arkadaşlarıma teşekkürüm sonsuzdur. Bu arada bir sanatçı olarak benim de bir görevim varsa hemen ifaya hazırım.”

*

12 Eylül’de darbe olduğunda...
Zerrin Özer, bir magazin dergisine verdiği demeçte şöyle demiş:
“Bekliyordum. Çok sevindim. Her gün televizyonda ölüm haberlerini dinleye dinleye çok üzülmüştüm. Halkımıza hayırlı olsun. Toplumun bir ferdi olarak da çok mutluyum.”

*

12 Eylül’de gücün ve güçlünün safında yer alan bu iki sanatçımız...
2014’te de gücün ve güçlünün safında yer aldı.

*

Bire on bahse girerim:
Yarın başka bir şey gücü elde etse...
Bunları o başka şeyin yanında görürüz.

Yeni Şafak, Haşim Bey’i neden övmeye başladı?

ÇOK değil kısa bir süre öncesine kadar...
- “Haşim Kılıç muhalefet lideri gibi” diye başlık atan...
- Haşim Kılıç’tan cüppesini çıkarıp gelmesini talep eden...
- Haşim Kılıç’a laf üstüne laf sokan...
Yeni Şafak gazetesi, dün Haşim Kılıç güzellemesi yapmaya başladı.

*

Haberin Devamı

Yazdıkları haberde...
-“Özgürlüğün hamisi Haşim Kılıç” diyorlar.
-“Demokrasinin savunucusu Haşim Kılıç” diyorlar.
-“İnsan haklarının güvencesi Haşim Kılıç” diyorlar.

*

İyi de bayram değil, seyran değil, neden öpüyorlar Haşim Bey’i?
Yoksa yoksa...
Anayasa Mahkemesi’nin önünde Yeni Şafak gazetesinin sahibinin kazandığı ihaleleri de ilgilendiren bir yasa falan mı var?
Yoksa yoksa...
“Haber” adı altında “arıza çıkarma da onayla şu bizim yasayı Haşim Abi” falan diye “mektup” mu yazıyorlar?
Ne iş?

Şaka sırası Erdoğan’da

- BİRİNCİ AŞAMA: Ekmeleddin İhsanoğlu, bir jest olsun diye rakipleri Erdoğan ile Demirtaş’ın bağış hesaplarına biner lira yatırdı.

*

- İKİNCİ AŞAMA: Selahattin Demirtaş, Ekmeleddin İhsanoğlu’na Twitter’dan şu mesajı verdi: “Hocam zahmet etmişsiniz, teşekkür ederim, yalnız öbüründe çok var ondan, hepsini bana yatırabilirsiniz, rahat olun.”

*

Haberin Devamı

- ÜÇÜNCÜ AŞAMA: Erdoğan parayı iade etti ama ben yine de ona “sizi fakirler sizi, fakirsiniz işte fakir” şeklinde bir tweet atmasını öneriyorum.

Beni Papermoon’a ancak Fehmi Abi götürebilirdi Demokrasi için pamuk eller cebe

FEHMİ Koru Habertürk’teki röportajında demiş ki: “Ahmet Hakan’ı Papermoon’a ilk ben götürdüm.”

*

Doğrudur.
Gerçekten de Papermoon’a ilk kez beni Fehmi Abi götürmüştür.

*

Zaten başka türlüsü de olamazdı.
“Papermoon” gibi...
Demode bir vitrin yerine, görülmek arzusuyla yanıp tutuşan yeniyetme heveskârların akıllarına gelebilecek ilk mekâna, insana “Buraya bir daha gelmemeliyim” dedirten bunaltıcı ve pozcu bir yere...
Fehmi Abi’den başka kimse götüremezdi beni.

*

Ben bir heveskârım, doğrudur.
Ama Fehmi Abi...
Benden daha heveskârdır.

Haberin Devamı

Demokrasi için pamuk eller cebe

‘Serpme kahvaltı’ aleyhine birkaç şey

TAMAM, artık hepimiz kabul ediyoruz, kahvaltının mutlulukla bir ilgisi var.
Ama şu neredeyse bütün şehirlerimizi ve tatil yörelerimizi istila eden “serpme kahvaltı” denilen olgunun neyle ilgisi var?

*

“Serpme kahvaltı” denildiğinde...
Benim aklıma şunlar geliyor:
- Koca masaları bazılarına hiç el sürülmeyen ve el sürülmeyeceği bilinen küçük tabaklarla donatmak...
- Birçok tabağı bir çatal bile dokundurmadan geri göndermek...
- Asla yatışmayacağı bilinen “göz doyması” adlı canavarı doyurmaya çalışmak...
- Beş muhteşem çeşitle oluşturulabilecek harika bir kahvaltıyı, araya sıradan 35 çeşni katarak murdar etmek...
- “Yiyiniz içiniz ama israf etmeyiniz” kutsal buyruğunun tam tersini yapmak...

*

Haberin Devamı

“Serpme kahvaltı” hiç olmasın demiyorum.
Hobi olarak yine olsun.
Ama hiç değilse her gittiğimiz yerde maruz kaldığımız bir kahvaltı çeşidi olmaktan çıksın.

Yazarın Tüm Yazıları