‘Bit kadar kocam olsun evde direk olsun’ kızlarından taa nereye!

Arkadaşlar, bekâr hayatından boy veriyorum!

Haberin Devamı

Boyu geçiyor burası. Geçmekle kalmıyor, yeni jenerasyon bekâr kızlar sağolsun, dibini göremiyorum. Yol yakınken kıyıya doğru yüzün!

Oysa her şeyi madde madde planlamıştım. Tıkır tıkır işliyordu. Kışın ayrılık acısı çeker, iki ağlar, üç acıklı şarkı dinler, biraz kilo alır, bahara doğru toparlanırım diye planlamıştım. Baharda diyet, spor derken açlıktan aşkı unuturdum. Sonra hoop yaz geldi: Kumsallar, kaslarından su damlayan cıfırlar, ‘Çak bi selam canım baksana!’ diye dans etmeler...
O söz nasıldı ya? ‘Tanrı’yı güldürmek istiyorsan ona planlarından bahset’? Hah! Aynen! Dimyat’a pirince giderken ben yine evdeki bulgurdan oldum! Hiçbir şey bıraktığım gibi değil; her şey tersine dönmüş! Yeni nesil kızları çok fena, onlarla aşık atamayacağımız kadar fena. En son, “Kocam olursa o benim soyadımı alsın yanee, ben asla almam” noktasında elimi ayağımı çekmiştim o kızsal muhabbetlerden. Şimdiyse ‘Ne kocası, ne soyadı! Saat yönü 3’e doğru bakış at’ kızları sarmış her tarafı. Nihat Hatipoğlu’na sorsan, ‘Bakma evladım o kızlara. Orucun
bozulur’ der. O derece.
Bir bikinileri var ki... Daha doğrusu yok! Önümden her geçtiklerinde plaj terliğiyle şap şap şap, “Ananız babanız yok mu sizin ha, hadi evinize” diye vurasım geliyor. Üstelik çoğunun sevgilisi yok! Ayrıca bundan hiç şikâyetçi de değiller. “Sevgilim olsun, beni sevsin, ay millet sevgilileriyle ben yalnız” tripleriyle seneleri devirdik biz. Şimdi nerde o masum sızlanmalar... “Ya ne sevgilisi, dertsiz başıma dert mi alayım! Şu protein tozuyla iki saattir Tinder’da yazışıyorum. Hemen ‘aşkım maşkım’ demeye başladı, sildim
zavallıyı” diyorlar.
Bir de çok rahatlar, kendilerine güvenleri tam! Önce bir ortam taraması yapıyorlar. Üç- beş tanesini ayıklıyorlar. Sonra tek tek hamlelere başlıyorlar. Biz ‘İlk adımı o atsın, yok o arasın, ay şimdi mesajına cevap vermeyeyim’ diye diye ömrümüzü çürüttük! Elin kızı öyle mi? Çat gidiyor yanına! Muhabbete giremedi mi yapıyor çiftleşme dansını. Onda da başarılı olamadıysa, lisenin önünde bilardocu abiler kızları beklerdi ya, hah aynen öyle dikip gözünü çocuğu tuvaletin önünde bekliyor.
Erkekler de bi nazlı bi nazlı.... Daha doğrusu korkak. Adam bildiğin korkuyor, afallıyor, ne yapacağını bilemiyor. Senelerce “yok yabancı kızlar sıcakkanlı, vay Rus kızları kendileri geliyor, yok Türk kızları şımarık” diye başımızın etini yediler. Al işte bak, nesil nasıl değişiyor. ‘Biraz açık ol, adam için yollusun. Kendini azcık çek, Kezban’sın’ olaylarına girmiyorum bile. Kızların umurunda değil çünkü.
Eskiden, ‘ben erkeklerle daha iyi anlaşıyorum’ kızları vardı mesela. En büyük korkumuz o kızlardı. Bir erkek grubunun arasında hoşlandığı çocuğa kendini göstermek adına çırpınıp duran. ‘Kızlar çok çıkarcı abi, hayat görüşleri bana uymuyo, çok kötüler’ diye kendini kandırdığı yetmiyormuş gibi etrafındakilere de bunu inandırmaya çalışıp. “Erkek muhabbeti çok iyi, erkekler süper, erkekler çok havalı, erkek erkek erkek erkek...” Erkek hayranlığı insanı kusma boyutuna getirirdi. İşin kötüsü o gruptan biriyle beraber olacaksan, o kızı aşman lazımdı. Of ne zor günlerdi be!
Şimdi de baskın kız grupları var. Birbirlerine çok bağlılar. Zaten sevgililerinden çok whatsapp’ta kendi gruplarında konuşuyorlar.
Rahatsızmışım gibi dırdır etmeme bakmayın. Aslında bu durum acayip hoşuma gitti. “Erkeğimdir evimin eridir, bit kadar kocam olsun evde direk olsun, sevgilim askılı giymeme kızıyo” evresinden yavaş yavaş sakin adımlarla, ‘önemli olan benim, gerçekten benim ne istediğim’ durumuna geçiyoruz. İzmir Çeşme’den bildiriyorum, beyler canınız fena
yanacak benden söylemesi!

Yazarın Tüm Yazıları