Ayşegül Domaniç Yelçe
Ayşegül Domaniç Yelçe
Ayşegül Domaniç YelçeYazarın Tüm Yazıları

Hak sahipliği mi, muhtaçlık mı?

Merhabalar sevgili okurlar.

Haberin Devamı

Bundan bir süre önce Abdullah Atakul adlı okurumdan “kampanyamıza sizde destek verir misiniz?” sözleriyle başlayan bir e-posta aldım. Abdullah Bey, mesajında;

“Ben görme engelli bir vatandaşım. Yeni düzenlenecek engelli maaşlarında bizler mağdur oluyoruz. Üyesi olduğum engelliler.gen.tr platformundan aşağıda alıntılanan mail geldi. Bu maili Face’den ve Twitter’den yaymamızı istediler. Ben de elimden geldiği kadar yaymaya çalıştım. Sizlerin de engellilerin sorunlarını dile getirdiğinizi duyduk ve biliyoruz. Sizden ricamız bu kampanyaya gazetenizde yer verip anlatmanızdır.”diyor. Engelliler.gen.tr platformu’nun okuyucumun sözünü ettiği maili ise, özetle, şöyle:

“ 25/3/2014 tarihinde yürürlüğe giren 2022 engelli maaşı yönetmeliğindeki değişikliğe göre bundan böyle evde bakım ödemeleri 2022 maaşı başvurularında “kişi başı gelire dahil” edilecek. Bu şu anlama geliyor. Halihazırda 2022 maaşı alan yüzbinlerce engelli yönetmeliğin uygulama tarihi olan 2015 yılından sonra artık maaş alamayacak. Bu haksızlığa dur demek adına kampanya başlatmaya karar verdik. Sizden ricamız bir dakikanızı ayırarak gerekli yerlere e-mail göndermeniz, konuyu sosyal medyada paylaşmanızdır. Change.orgda da imza kampanyası başlatılmış durumda. Kampanyasının linki:
http://www.change.org/tr/kampanyalar/okan-turan-maaşımıza-dokunmayın?recruiter=91712434&utm_campaign=signature_receipt&utm_medium=email&utm_source=share_petition

Kamuoyunda 2022 maaşı olarak bilinen destekten hiçbir geliri bulunmayan 65 yaş üzeri kişiler ve hayatını başkasının yardımı olmadan devam ettiremeyecek durumda olan engelliler faydalanabiliyor. Söz konusu destek Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları tasarrufunda olup 2022 numaralı kanunla belirlenmiş durumda. Üç ayda bir ödenen bu destek, halihazırda, yaşlılar için ayda 142 TL, ağır engelliler için aylık 425 TL, 18 yaş altı engelliler için aylık 283 TL civarında. Çalışan, emekli, nafaka alan yaşlı ve engelliler bu destekten faydalanamıyor. Bu desteğe hak kazanmak için kendi geliri olmamak yetmediği gibi, kanun uyarınca kişinin yaşadığı hanede “kişi başına düşen ortalama aylık gelir tutarı 16 yaşından büyükler için belirlenmiş olan asgari ücretin aylık net tutarının 1/3’ünden fazla” ise aylık bağlanması mümkün olmuyor. Basit bir örnek verelim:

Diyelim ki: Ahmet Bey ve Esra Hanım asgari ücretli olarak çalışıyorlar. 19 yaşında bir oğulları var. Esra Hanım’ın hiçbir geliri olmayan yaşlı annesi Fatma Hanım da onlarla birlikte oturuyor. Fatma Hanım 142 TL civarındaki muhtaçlık aylığını hak edemiyor çünkü kızının ve damadının geliri Temmuz 2014 sonu itibariyle 1.782 TL, dolayısıyla dört kişilik bu hanede kişi başına düşen gelir 445 TL. Asgari ücretin üçte biri ise 297 TL. Örnek olarak ele aldığımız bu tür bir aile Türkiye’de kazanılabilecek en düşük parayı kazanan ailelerden oysa. Açlık sınırı ile yoksulluk sınırı arasında bir yerde, hatta açlık sınırına daha yakın bir yerde duran bu ailedeki Fatma Hanım’ın o 142 TL’yi hak etmediğini söylemek mümkün mü?

Konuyu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın ilgili birimleriyle görüştüm. Kendileri yapılan bu yeni düzenlemeyle daha fazla sayıda yaşlı ve engelliye ulaştıklarını söylüyorlar. Konu ile ilgili olarak savundukları bir diğer husus ise bu düzenlemenin aile bağlarını güçlendirmesi. Yetkililerin tasavvuruna kalırsa, ailenin yaşlı anne veya babanın ya da engelli yetişkin evladın mali giderlerini de üstlenmesi aile bireyleri arasındaki yakınlığı artırarak aile müessesesine katkıda bulunacak bir durum. Oysa rakamlar pek de öyle söylemiyor. Fatma Hanım kendi ihtiyaçlarının en azından bir kısmını kendi karşılayabilse, bayramda torununa kendi parası ile harçlık verebilse, arada bir iki kilo domates alıp evin bütçesine katkıda bulunabilse kendine güveni artmaz mı, ailesine bir nebze destek olmaz mı?

Manzaranın bir tarafı böyleyken, bakanlık yetkililerinin dile getirdikleri hiçbir şekilde yadsınamayacak bir diğer husus var. Her tür bütçe gibi bu iş için ayrılmış bütçenin de bir limiti var ve yetkililer ödemelerde bir sınırlama yapılmasının kaçınılmaz bir gerek olduğunu düşünüyorlar.

Sosyal Güvenlik Uzmanı Ali Tezel ise, konuyu; “Yapılan yasa değişikliğinden sonra devletçe muhtaç sayılıp aylık alan engelli bu değişiklikten sonra ailenin içinde muhtaç hale geldi. Önceleri engellinin parası veya aylığı olduğu için gördüğü itibar gitti, aile bireylerine karşı muhtaç durumda kalan engelli aile içinde daha da yalnızlaştı.” sözleriyle özetliyor. Sayın Tezel’e göre; “Çözüm eskiye dönüşle olur. Şimdi TBMM yeniden durumu ele alıp, “hane başına düşen gelir” uygulamasından vazgeçip, kişisel gelir uygulamasına geçmelidir.”

Konuyu araştırmaya başladığımda, CHP Manisa Milletvekili Sakine Öz’ün Engelliler Haftası’nda bu sorunun çözümü için yeni bir kanun teklifi vermiş olduğunu gördüm. Sayın Öz, yapılan kanun düzenlemesinin 2022 Sayılı Kanun kapsamında verilen “engelli” ve “yaşlı” aylığının kesilmesinin büyük mağduriyete neden olduğunu ve sosyal devlet ilkesine aykırı düştüğünü savunmuş. Değerli milletvekilimiz, verdiği kanun teklifiyle; aylığa hak kazanmak için “haneye giren toplam gelirin, asgari ücretin 1/3’ünden az olmasını” şart koşan hükmün kaldırılmasını ve engellilerin alacakları sağlık raporlarının devlet yardımı için değerlendirilmesini önermiş.

“Biz, engellilerimiz için ayda 280 ila 420 Lira arasında değişen maaş için yaşatılan bu mağduriyet karşısında, kanunda değişikliğe gitmeyi öneriyoruz.” diyen Sayın Öz, söz konusu kanun teklifi ile;
- Engelli ve engelli yakını olan, yaşlı, güçsüz, kimsesiz olduğu gerekli raporlarla belgelenmiş vatandaşların devletin sağlayacağı aylıkları almaya devam etmesini
- Bunun için de haneye giren gelire bakılmamasını, sağlık raporu yeterli olduğu sürece, engellilerin kanunun eski halindeki gibi yardım almaya devam etmelerini istemiş.

Değerli milletvekilimizin konu ile ilgili olarak söylediklerinin tümünü aktaramıyorum. Ancak, bir şekilde biz engellilere de verilmiş bir söz olarak aldığım aşağıdaki cümleleri paylaşmadan geçmek de istemiyorum.

“Devlet, engellilerimizin harcamalarını ve bakım masraflarını ailelerimizin sırtına yüklememelidir. Sosyal devlet, yükü aileye ve yakınlarına değil, kendi üzerine alabilen devlettir. Devletin, “eğer o eve ayda 300 Lira giriyorsa ben engelliye yardım yapmam” demesi, asla kabul edilemez. Hane geliri yerine engellinin kişisel gelirini, bireysel haklarını ve masraflarını temel alan bir sosyal güvenlik politikası geliştirmek, Meclis’in temel duruşu olmalıdır. Konuyu ayrıntılı ele alan kanun teklifimizin Meclis tarafından gecikmeksizin gündeme alınması yönünde ısrarcı olacağız.”

Umarım hesaplama yöntemini bir türlü içime sindiremediğim bu konu, en kısa süre içinde ve muhataplarının hiçbirini mağdur etmeyecek bir biçimde çözümlenir.

Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...

Yazarın Tüm Yazıları