Davulun sesi nereden hoş gelir?

Haberin Devamı

ATASÖZÜNÜN öyküsü, kuşaktan kuşağa şöyle naklediliyor:
Kızcağızın birini zorla sevmediği bir adama veriyorlardı... Oysa kızın gönlü başka birinde idi. ‘Gitmem, istemem’ diye dövünüp ağladığı adam; yaşı geçkince, fakat hayli zengindi. Zavallı kız, ne kadar dil döktü ise, derdini dinletemedi.
Söz kesildi ve düğün günü geldi çattı...
Kız evinin kapı önünde, zurnalar çalıyor, davullar, dağı taşı inletiyordu...

Davullar gümbürdedikçe,
Gelin kızın azcık evde kalmış arkadaşlarından bir tanesi, derin bir ah çekti.
‘Aaaaah! Şu davul sesleri nasıl hoşuma gidiyor. Acaba bir gün gelecek, bizim evin kapısında da, böyle çalacaklar mı?’
İki gözü iki çeşme ağlayan gelin kız, hıçkırıklarına ara verip:
‘Davulun sesi uzaktan hoş gelir’ dedi; “Sen o sesi bir de bana sor...”

Haberin Devamı

Gazetelere bakıyorum,
Her kafadan bir ses çıkıyor:
“Gelenektir, korunmalı” diyen de var, “gürültüdür, engellensin” diyen de...
“Yasal zeminde boş, hattâ başıboş bir saha.”
Gerçeği, sahtesi, kimliklisi , mafyası, kaymakamı, belediyesi, bahşişi, tacizi... Hepsi mevcut.

Geleneğe de saygılıyım,
Davulcu arkadaşlarla da bir alıp veremediğim yok!
Sadece, bütün tarafsızlığımla, “Ramazan davulu uygulaması”nı savunanlara sorulacak soruları, tek bir örnek olaya ve basite indirgemek istiyorum:
“KPSS sınavının öncesindeki gece, sınava gireceklerin, penceresi altında çalınan davullar”,
Hangi gelenekle açıklanabilir?
Hangi vicdana sığar?
Hangi hukukla uyumludur?

Öyle anlaşılıyor ki,
Uygar dünyanın dinamikleriyle bağdaşmayan bu “zorbalık”,
Sessiz çoğunluğun, huzur hakkını gasp eden bu “utanç”,
Ve mahalle baskısının gölgesinde yaşayan bu “pervasızlık”,
2014 Türkiye’sinde, buna “dur” diyecek öngörü ve cesarete sahip bir kamu otoritesi, bulunmadığı için, uzaktan, yakından, kısaca her mesafeden,
“hoş gelmek” zorunda...

Peki, kimse farkında değil midir ki, işin hakikatinde...
Gelenekler bile,
“Edep Ya Hû” dediğimiz demlikte demlenmek zorundadır...

Yazarın Tüm Yazıları